Ah Asuelâ !
Çatlamýþ damarlarýmýn berrak kaný,
yüzüme vuran ayýn parýltýsý,
Gözümü alan þimþeklerin etkisi kadar Asuman’sýn.
...
Belki bir gün yolum,
belki bir gün yolun aþka çýkacak
ve biz tekrar karþýlaþacaðýz,kim bilir
deðil mi ?
Islýklar tutuþacak dudaklarýmýzda,
Seni Seviyorum derken, Rum gibi yumulacak dudaklarýmýz.
Saklama yüzünü benden,
Eteðin eskimiþ ne var ki bunda?
Papatyalar çizeriz, kapatýrýz açýk yarayý...
Utangaçlýðým, utangaçlýðýndýr.
Bak, görüyor musun?
beni de kendine benzettin.
Gülme, eðme baþýný
Gülüþünü görerek mutlu olmak;
’’ Bizimle çalýþýr mýsýnýz? ’’
Etiketini görüp, maðazaya girerek;
Hayýr, demek gibi bir þey...
Ýþte böyle çýlgýnca seviyorum seni.
Eskiden bu köprü, Drama köprüsü idi
Bre Hasan! diyerek geçerlerdi.
O hoþ sevgiler eskiyen evlerde,
köprülerde, taþlý sokaklarda kaybolup gitti.
Geçmiþi severek sevmek seni
Yeniden bir Viyadük inþa etmek gibi
Aþýklar Viyadük’ü
Bre Asuelâ!
Sende mi sevmediðin kadar sevildin?
Bir elimde kaðýt kalem,
Bir elimde bahardan kalma kýr çiçeði fotoðrafýn
O eskiyen eteðini tutan ellerin,
bir karýncayý okþuyor gibi, narin..
Hani diyor ya, üstad Sezai Karakoç:
’ Ellerinden belli olur bir kadýn,
ellerin ve parmaklarýn
bir nar çiçeðini eziyor gibi’...
Bana böylesi bir þiir ezberlettiren sen
Ah ne de güzel ince kaþlarýn,
kývrýk kirpiklerin..
Ne makamýsýn sen böyle
Adýna ne demeli senin; Hayret mi?
Belki yolun,
Belki yolum,
Aþka düþecek
ve biz tekrar karþýlaþacaðýz
Öyle ya,
Tevafuklar bizi hiç býrakmasýn.
Ah Asuelâ!
Ela gözlerine beni de götür.
Kaybolayým denizinde,
denizinde dehlizin olayým...
Kurbanýn olayým,
Kýyýya vuran kayýk yapma beni
Rum’lar peþimize takýlsýn,
Seni Seviyorum.
Seni Seviyorum.
---Pervaneha---