Çok mu oldu? Gözlerimizi bulutlara arkadaþ etmeyeli, o su dolu pamuklarý Benzetmeyeli zürafalara, koyunlara, kangurulara, ‘’Bak Mehmet sanki bir ev, bahçesinde de uzun kavaklar’’ demeyeli Çok mu oldu? Top oynarken düþüp, dizlerimizi acýtmayalý? Erik aðaçlarýna çýkýp, cebimizi ve karnýmýzý týka basa doldurmayalý, ‘’ Son gelen kaleye geçer ‘ diye baðýrýp, Ömrümüzün en bahtiyar yolunu, Yüzümüzü yalayan rüzgârý karþýmýza alarak Tüm gücümüzle koþmayalý çok mu oldu?
Bizim evin arkasýnda kumdan misket sahalarýmýz vardý, Kuyu oynardýk en çok biz. ‘’Zehir’’ derdik, sonra bir karýþ alýr, atardýk; Küçük yüreðimize oturttuðumuz o cam yuvarlaðý Karýþlarýmýzý çok mu fazla aldýk o günlerden sonra? Yoksa koþarak, bilerek mi uzaklaþtýk. Þimdi bizim evin arkasýnda beyaz betonlar var. Ve kimse artýk ‘’zehir’’ demiyor, Kimse artýk misket oynamýyor…
Biliyor musunuz? En çok solucanlar çayýrlarýn orada olur. Bir keresinde bir taþý kaldýrmýþtým da; saydýk Mehmet’le; Tam on tane vardý. Biz eskiden misinalarla balýk tutardýk, O solucan gününde tam on tane balýk yakalamýþtýk Hiç boþ yoktu anlayacaðýnýz. Yolda gelirken herkes elimizdekilere bakmýþtý. Her yaþýmýza bir balýk düþüyordu. Annem ‘’aferin benim oðluma ‘’ demiþti, Gururlu bir tebessüm takýnarak yüzüne Komþumuz Ayten Teyze bile þaþýrmýþtý… Ýnanýr mýsýn o gün yediðim balýk kadar lezzetli bir tane daha yemedim O gün, ben yaþamý en tatlý yerinden enselemiþtim.
Sokaklarýmýz taþlýydý bizim, týpký kaldýrýmlarýmýz gibi Yorgun bir yolcu gibi serilmiþ beton kiremitlerin aralarýna sýkýþmýþ olan Kum tanecikleri deðildi aslýnda, Onlar, bizim yarým kalmýþ çocuk düþlerimizdi. Ne zaman bir hayalimiz sýkýþsa hayatýn bu karmaþýk yoluna Bisikletlerimiz alýr, inadýna pedal çevirirdik tüm hýrsýmýzla Yaþamýn kalbinin tam ortasýna Sonra Harman Tepeye çýkardýk; Þehrin oyuncak bir kent kývamýný bulduðu tek yer. Baþýmýzý kaldýrdýðýmýzda boyu sanki gökyüzüne çýkan çam aðaçlarýna inat Yere yayardýk, yamacý çýkarken soluk soluða kalmýþ minik bedenlerimizi. Bir keresinde yine böle yatarken, Bir arý geldi kondu Mehmet’in burnuna Yavaþça kalkýp gözlerimi yumarak güçlüce savurmuþtum elimi, Kovmak için kýçý iðneli uçan böceði de… Gözlerimi açtýðýmda arý çoktan uçmuþ, Ortada Mehmet’in kýrmýzý burnu kalmýþtý sadece Mehmet o gün beni eve kadar kovalamýþtý, o gün küs kalsak da Ertesi gün tekrar barýþmýþtýk… Ýnanýn! Mehmet benim en sevdiðim arkadaþýmdý.
O günler benim en mutlu olduðum günlerdi Ogünler en çocuk günlerimdi O günler bir daha hiç gelmedi Ansýzýn taþýndýðýmýz o günden beri Bir daha öyle bisiklete binmedim Bir daha solucanla hiç balýk tutmadým, o günden sonra hiç; Mehmet’i görmedim.
Sosyal Medyada Paylaşın:
tiryaki__ Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.