gýþýn gece gezmelerinde; yüzzük oynanýrdý bez, peþkir, çaput fanila altýnda yüzzük, düðme, deve boncuðu ya da para, yüz devesi olan taraf kazanýrdý. deve çobanlýðý çocuklara büyüklerinden en büyük armaðandý.
diðer tarafta, biraz büyük olanlar karþýlýklý bilmeceler sorarlar
veyahut da közlenirdi, emme býça(ðý)n ucuynan dýkgaklamak, çentiklemek gerekti deðilise valla fýldýrar geder, zobanýn üsdünden nere ðeddiði belli deði(l) Allah mafaza, gözünüze, baþýnýza olmadýk bi yannýnýza geli(r)di”
“-len gardaþým; “falannar bayramda ilokum da(ðý)tcamýþ” dediler deee böyük-güçcüg akýþdýk getdik kesdeneyi, þekeri, ilokumu filen bilen mi varýdý nohut, mekke gavýrka neyine yetmedi “daklý” dedin miydi bekmez, o da anamýn sandýðýnýn dabanýnda her bi þeye çaya, havlaya, aþýr’a çalardýk gaþþýðý bulgur aþýna toptasda ayraným da varýsa deðme keyfime”
“-çentikle endekini Allah mafaza çoluk çocuðun gözüne-mözüne ðeli nem(el)inazým, çentivi(er) elinde mi galcak ay gýzým”
mekke patlatmasý, guru gara üzüm nohut kavurgasý ýslak nohuttan pollunpos "tek mi- çift mi" oynanýrdý ikiye ayrýlan ahali –yüzzük- saklardý
dýðan dibini kazýmak için illa da fosfos. “düðününde kar yaðar” derlerdi dýðan dibini sýyýrana, amma fosfosun en güzel yeri dýðanýn dibiydi iþin aslýnda ne yalan sö(y)leyen hinci oldu bitdi aklýma ðelse lafý edilse aðzýmda dadý vallahi..
“- olur, gar yaðar, yaðmýr yaðar ben alayýn da havas olduðum gelini nayeti gýþýn ardý bahar kimseye býrakaman fosfos dibini”
“-düðününde oynarým, su çekerim, ekmeð ederim” diye eklerlerdi iþ yaptýracaklarý çocuklara ne güzel günlerdi”
elden gelen esirgenmezdi þimdiden bazý meseleleri halletmiþ olmak adýna “o ðün gelsinde kim öle, kim gala” nasýl olsa “adamayla mal tükenmez”di
biri þimdiden her þeyi hallettiði düðün telaþýnda (hulyalarýnda) öteki senetsiz kefilsiz üstelik en az on yýl ödemesiz nasýl olsa birileri tarafýndan ödenecek borç altýnda imzayý basar geçerdi..
karda iz avýna çýkanlarýn gözlerine sürme yaðlý dýðan karasý ilk av daðýtýlýrdý, köz konulup toptasdaki “topalak” içine konu-komþu duasý alýnýrdý bereket gelsin diye..
“hey anam heeyy ne güzel þey”
tüfek “tutukluk” yaparsa yeniyetme bir kýzýn ayaklarý arasýnda av nasibi açýlsýn diye avsýnlanýrdý tavþan eti bulgurla (yoðrularak) topalak yapýlýrdý
tavþan ayaðýyla süpür soba altýný ve karagöz kekliðin kan kýrmýzýsý dýggaðý
“keklik gibi kanadýmý süzmedim• murat alýp doya doya gezmedim bu kara yazýyý kendim yazmadým alnýma yazýlmýþ bu kara yazý kader böyleyimiþ aðlarým bazý gönül ey, sebebibim aman
geceleri uyku girmez gözüme zalým yastýk diken oldu yüzüme uyma dedim uydun eller sözüne alnýma yazýlmýþ bu kara yazý kader böyleyimiþ aðlarým bazý gönül ey, sebebibim aman”
DÝPNOTLAR deve. Kazanýlan puanýn karþýlýðý, ya da puan tabut kedi kapý hoyuk, korkuluk gömü: yere/topraða gömülen þey balamýt: palamut aþýr / aþýr aþý : aþüre pollunpos: önceden ýslatýlmýþ nohut soba üstünde piþirilirken pooss! sesi çýkarýr dýðan dibi: özellikle fosfosta tancerenin tabanýnda oluþan daha katý, toryulu kýsým, kazmýk, çocuklar çok severdi fos-fos: un çorbasý piþmesine yakýn fos sesli kabarcýklar çýkarýr tutukluk: avda ateþ almamak, patlamamak ya da isabetsizlik avsýn/afsýn: týlsým, efsun, büyü ancak burada kasýt iyi güzel hoþ anlamýyla kastedilmektedir, asla birine zarar vermek deðil bilakis kötülüklerden korunmak, kötü amaçlý güyü ya da nazarý def atmek anlamýndadýr týkmak: didgak/dýdkak/dikkak: gaga • Erzincan-Salih Dündar-Muzaffer Sarýsözen
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Çelikli. Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.