Kenar mahalle çocuklarýydýlar.
Özdeþ okullarda farklý hayallerle okurlardý,
genelde doktor olacaklarýný söylerlerdi,
kimisi de öðretmen olacaðýný.
Sonunda bir toptancý halinin önünde hamal olabilirlerdi,
ya da bir inþaatta amele.
Kimileri Karl Marks’ý okurdu,
kimileri dokuz ýþýk dokuz doktrini.
Bir dönem birbirleriyle dalaþýrlar,
emperyalizmin oyuncaðý olurdular.
Bir dönem ayný sevdalarýn peþinde;
“Avrupa, Avrupa, duy sesimizi,
bu gelen Türklerin ayak sesleri!” diye haykýrarak
inletirdiler ortalýðý.
Ne güzel kýzlardý sevecen,
ne güzel oðlanlardý býçkýn,
birbirlerini ne güzel severlerdi çaresizce.
Mektepten beri sevdiklerini istemeye biraz mahçup giderlerdi.
Baþkalarý sevmese de;
oðlanlar da, kýzlar da, hadlerini aþamadan,
eþ deðerli çocuklarýydýlar kenar mahallelerin…
Saygý duymazlardý kýsa dönemlilere,
hor görürlerdi bedellileri ya,
þehitler hep kenar mahalle mezarlýklarýnda gömülürdü.
Düþmanlarý farksýzdý.
Sekizi Hakkari Daðlýca’da vurulurdu,
yirmialtýsý Çukurca’daki pusuda…
Pususu hiç bitmeyen mayýn tarlalarýna,
kollarýný, ayaklarýný ekerdiler tohumluk.
Sevdikleri göz yaþlarýyla sulardý köklerini.
Bire on Mehmetçik ürerdiler yeniden.
Bir deli fiþek gibi patlardýlar,
vururdular, vurulurdular.
Acýmasýzdýlar eþkýyaya.
Deli dolu çýrpýnýrdý yürekleri.
Heyecanlýydýlar,
hepsi ayný aþkýn tohumlarýydýlar…
“Þehitler ölmez, vatan bölünmez!”
Þehitlik makamýna uðurlanýrdýlar eller üstünde.
Ayný eller onlara nispet edercesine
vatan bölücülerini de iktidara taþýrdý.
Benzer korkularý vardý hayata dair,
ortak düþmanlarý açlýktý.
Bütçeleri somun sayýsýna yeterdi ya,
zeytin, peynir hep katýk kalýrdý.
Akýllý olmayý birkaç paket makarnaya satmýþtýlar.
Ayný olmasa da hayalleri,
hepsi ayný kenar mahallelerin
eþ deðerli çocuklarýydýlar…
KYP