Gecenin ölgün sessizliði çökünce cana
/korku oluþur,/
bir ömür gibi kendini tüketirdi zaman.
Gidilecek yönü belirlemek için,
günün sonuna yaklaþtýkça
ve gölgeler uzadýkça ruhlar daralýrken.
kanatlarýnda göçmen kuþlarýn yorgunluðuyla,
gizlerdi umutlarý yüreklerden endiþeler.
Derman dilerdi dizlerine hayalsiz yolcular
ve sanrý hayalcileri,
arsýz sümbül otlarýydý bahçelerinde.
Dilinin zehirinde sancýyordu cehalet
ve hala bildiklerini sanýyorlardý
bilmediklerini…
Bir kambur gibi sýrtýmdan atamadýðým
yoðun bir tasanýn abis karanlýðýydý
ruhuma ilenmiþ kasavet.
Uçuramýyorlardý barýþçýl kuþlarýný
ve zeytin dallarýnda kuruyordu kanlarý,
silah tetiklerine bastýkça parmaklarý…
Þerefsiz bir ihanetten doðdu gecenin ölgün sessizliði;
meyus ve suspus.