her sabah tarlalara giderdik baharla otunu ayýklardýk ekinin önceleri sonra bir litre alana bir de bedava ot ilacý devri katýrdüðmeleri, yavruaðzýlar, cýðcýklar boynunu büküverdi... içimizi burktu manzara
oysa ayný zamanda, Çamýrlýk’daki ekin ekilmedik yerlerde, anlarda ot biçerdik nadas öncesi, dilfil , ulama, sirken, kýzýlbacak, kazayaðý, cýðcýk, nohut, mercimek tarlalarýnda, nadaslarda ayrýk, acýmýk yavr(u)aðzý, ballýbaba, arapdaþþa, bobaçça,
güneþte ölgünleþmiþ otlarý eþeklere sarar köyün yolunu tutardýk kimi tatar arabasýyla, kimi kanatlý kaðnýyla bir de türkü tuttururduk ki eski türkü, uzun hava olmadý ýslýk “çilenger attým baða, vardý deðdi yapraða gýz ben seni almazsam, girmem gara topraða” babam söylüyorsa susardýk ya da içimizden ona uyardýk haççam çýkmýþ güldalýna” öðendireyi sapa saplar oynardýk
evde dama sererdik, kuruyunca otlarý otluða ot tolunun tepesine yýðardýk yer açýlmasý gerekirdi yeni saplara ya harman sonu düðen altýna, ya da tahrayla kýyarak saman yapardýk keçilere koyunlara kýþlýk yem hazýrlardýk
“Mart martlýðýndan vaz mý geþcek” “mart dedimde ay yavrýmm bu yaþa geldik emme neler gördük mart dokuzu (Nevruz) olur da gar gakmayvýdý mý, davar gar mý eþeleycek” “hayvan-haþat ne yeycek?” iþin-gücün yoðusa gari bi telis çuval al goluyun altýna, saman dolaþ gari evcek-evcek kimin fazla samaný var da sana verecek öyle deme? sakla sarý samaný gelir martta zamaný kendine ilaf annadýn emme ilafýna doyuraman hayvan-haþatý..