KAYIP GÜL (8)
Ey Sevgili;
Zannedermisin ki,
Kýskançlýða neden olanýn yanaðýndaki renksiz mum,
Senin; o dolunay kadar parlak ýþýðýný görüp
Sana yanmasý, senin fýtratýna yakýnlaþmasý,
Darbeler karþýsýnda bile, yýkýlmadan ayakta kalýþýna
Hiç reva mýdýr?...
Sana kavuþma gecemde, hani o þeb-i arus saatlerimizde
Sana pervane olacak, kelebekler gibi etrafýnda
Pervane olup en güzel renklerini sana izhar edip
Renk cümbüþüyle gözlerini kamaþtýracak
Yine benim bu gönlümdür….
Acaba sarhoþluðumun sebebi,
Senin güzelliðinin kadehimidir söylesene.. Ve
Ey sevgili;
Gönlümün kan dolu olmasýnýn sebebi
Kýrmýzý dudaðýn mýdýr? Hangisi sence?
Dudaðýnýn kýrmýzýlýðýnýn özlemiyle
Yolunu bir Veda Tepesindeki o kutlu zaman dilimindeki
Bekleyiþ türküleri gibi ahu zarým içten yanýk bir iniltiyle
Mýrýldanýrken o suskun halinin ardýndan;
Gözler hep kan oldu
Senin o SOÐUK esen,
Hem kokusuz hem de renksiz rüzgarýndan….
Ey Sevgili;
Gözümdeki, günahkar ama
Bir o kadar da samimi gözyaþým var ya;
Gönlümdeki kýrmýzý renginin madeninin
Yakut ile donatýlmýþ mücevheri oldu hep.
Sensizliðin girdabýnda sessizce
Sükut çýðlýklarý attýðým o daracýk yüreðimde
Geceleri kendime yazdým, adadým yalnýzca
Seninle geçecek tüm gecelerime…
Öyle ki bu gece;
O zulmedici gecenin Padiþahýna çok yalvardým
Ver Rabbim þu kýtmire de bir ferahlýk diye.
Sözüm kabul gördü mü bilmem amma
Bu yüzden bu gece, o beyaz renkli gerdanýnda
Dokunma þerefiyle þerefyab olduðum benlerini seyrettim
Ne kadar âlem ve gezegen varsa kâinatta özlemle yandýlar.
Bu gece, o kartala benzeyen sevgiliyi gördüm
Þaþkýnlýktan dilim tutuldu,
Kelam edecek kuvvetim kalmadý.
Mecazi güzelliðin yanaðýndan da öte
Hakikat yüzünü göstermekte ve gönlüm
Senin özel oluþunun rengiyle
Sakinleþmekte….
Sen benden vazgeçmezsin bilirim,
Sen ki Babil kulelerini kapsayan asma bahçelerinden
Ve Yeryüzünde bugüne deðin yapýlan
Ve yýkýlmaz zannedilen Ýrem bahçesinden vazgeçersine
Periþaniyetini o gül kokunla giderir,
Sertliðinin mizacýyla yoðurur ama
Yine de; ben bir kayýp gül edalý Suskun Prensesim diyerek
Vefakar namýný bir kez daha yenilersin..
Ey süzgün bakýþýna ram olduðum Sevgili;
Hani geçenlerde bana Üstü kapalý bir þey söylemiþtin de
Sert esen rüzgarlar yerini tipi ve fýrtýnaya býrakmýþtý
Yaz gelmesinden ziyade kalplere hala kar yaðarken
Düþünceler harap bir halde donakalmýþtý.
Ne olur bir kez de gel, gel ki
Bu dert ve gam dolu göðsümden geçiver.
Ayrýlýk estiren gül bahçesi gezintisine hiç meyletme
Gönlünü sakýn akýtma.
Aþk ýzdýrabýmýn tabibi, hasta gönlümün nabzýna baktý
Sinemin üzerine yanýk yaralarý açarak iyileþtirmeye çalýþtý.
Ama senin yokluðundan olsa gerek
derdime derman olamadý….
Ey bu en güzel günlerde çaðlamakla meþgul iken
Bilinmezlik yüzünden aðlayan aþýk;
Sen onun Everest’e benzeyen saçlarýna baðlandýn
Kalp Hücresi okulunda sana mecnun dediler
Ve
Ey gönül kuþum; senin güzellik baðýnda avlanman için
Saçýnýn tuzaðýnda, tenindeki ben,
O Gül kokuna bir yem olarak imdada yetiþir.
Aðlayan Muradýn, senin bulunduðun her bir yerin gedasýdýr
Her bir köþe baþýndaki sokak lambasýdýr ve
Sensiz geçen zamanlarýn zekatýný almak için
Ah dilenmeye gelmiþ, kapýndadýr.
Zayýf ve yordun bedenim,
Senin gelip geçeceðin yola döþenmek için yýpranýp durmuþken,
Bir ses versen….
Ey suskun prensesim!
Aþkýnýn ateþinin açtýðý yanýk yaralarý, bir Nilüfer gibi,
Sinemin içinde saklý ve de gizli.
Kemane kaþlarýndaki cezbe, intizamýn heybeti ile
Tamamen ortaya çýkýverdi.
Gözyaþým ki, ben’inin özlemiyle deryalara dönüþtü.
Ve Ey Kayýp Gülüm;
O sütten beyaz gerdanýnýn hayaliyle
Yeniden bizim þarkýmýzý söyle.
Rüzgâra sözünü dinletip gel þu sineme tohum ek
O bal dudaðýna talibim ve zehrini içmeye geldim
O bal dudaðýn þarabýndan
Kendimden geçmeye geldim.
Sen de benimle bu aþk zehrini kana kana içmeye
Gelir misin….
Murat AYDIN
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.