fi tarihinden miras bir hastane odasýnýn
çürüyen et kokusuyla dolu karanlýðýnda
yorgun ve yaralý bir o kadar umutsuz,
epey zamandýr inme inmiþ gibi kýpýrtýsýz,
yaðmurlu bir günde ne kadar da olanaksýz görünüyordum
alabildiðince masum ve hüzün verici
*
hareketsiz ve sessiz bütün hastane
karanlýk tarafýndan yutulmuþtu sanki
zaman tarafýndan yutulmak gibi bir þey
sonsuzmuþ gibi görünen.
etrafý hayaletler sarmýþ,
eþiklerinde ölmek üzere olduðu zamandan beri
bir ýþýk sýzýyor merdivenlere doðru
odalarda istirahat eden sükut içindeki gölgeler
pencerelerde ki tuhaf hareketlerin yürüyüþünü seyrediyorlar
uzaktaki sönük ýþýða doðru usulca
*
hafif bir küf kokusu veren cinsten
aksam ateþi için çatýlmýþ odunlar bile
ateþimin alevleriyle yanýyordu bedenimde
bir fýsýltýya dönüþerek belli belirsiz
titreyerek öksürükler dökülmeye devam ediyor
acayip ve derin bir sessizlik çökmüþ
zamandan arýnmýþ karanlýk nereye gidiyordu
yüzyýllar boyunca kilitli kalmýþ bir mozole gibi
*
gömleðimde kuruyup kalmýþ kan lekeleri
donakalmýþ kehribar ýþýltýlý bir çift kan damlasý
heyecan ve acýnýn çözülmesiyle akýyor gözyaþlarým
bedenim uyanýk düzenli soluduðumu duyuyorum
yeni baþtan tasarlanmýþ biçimde
her yer ve her þey terk edilmiþ, bomboþ
nesneler zavallý ölümün gerçekliði içinde
çýnlamalar, yakýnmalar ,hýrslar ve acýlar da öyle
piþmanlýk duymam, kaybettiklerimi özlemek kadar nesnel
*
uysal gelgitlerle sürdürüyorum kendi serüvenimi
sonsuz bir sabýrla günün doðmasýný beklerken
çýlgýnlýk, , þiddet, kargaþa dolu
bu yüzden yorgunluðum direnmem ayný
ýstýrabýmý tanýmlayacak acýlar kof ve sýnýrsýz
sonra her yandan çýðlýklar, haykýrýþlar
neyin ne olduðu kimin nereye gittiði belirsiz
*
sonbaharýn son geceleri kadar mutsuz
elleri kucaðýnda kavuþmuþ bekleyen buz gibi bir hava
bozulmamýþ saf güzelliðini yansýtmakta
ne kýpýrdýyor, ne iç çekiyor, ne de nefes alýp veriyor
soðuðu kuytu köþelerde kalmýþ
daðlarýn tepesindeki karlarda griye boyanmýþ
bir hüznün gelip geçmesiydi baþýndan
zaman aletinden damlayan suyun sesiydi
damlalarýn akýþýný durdursa bile devam ediyordu zaman akmaya
saatler, gece vakti görünen durgun deniz suyu kadar siyahtý
ezilmiþ kiraz sularý kadar toz pembe
*
binalar üzerinde mehtaptan daha fazla beyaz
ýþýltýlý renkli ayýn ýþýnlarý altýnda
nefes kesen bir güzellikte parlayan þehir
mermer taþtan kuleleri çarpýlmýþ ve üþümüþtü
kan kýrmýzýsý bir renkle ýþýldýyor
kutsallýðý bozulmuþ bir cennetten çýkan,
günahkar havanýn anadan üryan bedeni gibi
*
tahrik edilen hayal gücümü çalýþtýrarak
iþsizliðin kesif bir sis gibi çöktüðü uzun kýþ gecelerinde
el ayak çekilince loþ koridorlarýnda
cadýlarýn, cinlerin dolaþtýðýný.
gürültülerin denizden esen rüzgarlarýn öfkesi olmayýp
gece yaratýklarýnýn kavga ederken çýkardýklarý söylenir
zamanla tuhaf takýntýlar edindim kendime
can sýkýntýsýndan kaþlarý daima çatýkmýþ gibi duruyorum
*
karanlýkta ki tek ýþýk , hiç ýþýk vermeyen aydý
hiçbir ölümün yaklaþmaya cesaret edemediði
zaman gibi soðuk bir büyüyle karþý karsýya
lanetli çam aðaçlarý son nefesini verirken
bir daha hiç bir kimse görmedi gecenin gölgelerini
bir þairin kaybolup gittiðinden beri
hastahane odalarýnda
redfer