- 5112 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ELEŞTİRİ
Eleştiri ya da eleştirmek geleneksel olarak, eleştirilenin eksiklerini, yanlışlarını, aksayan yönlerini belirterek hakkında olumsuz bir yargıya varmak olarak tanımlansa da güncel olarak daha çok onu her yönüyle değerlendirmek; çözümleyici bir tutumla, tüm ayrıntılarıyla incelemek olarak görülmektedir. Bir anlamda eleştirileni geniş açılı bir perspektif içerisinde analitik değerlendirmedir. Yansızlık, çıkarsızlık, objektiflik gibi olmazsa olmazlarını yazmanın zamanının çoktan geçtiğini düşünürsek, artık daha çok bir yönelimi ifade etmekte olduğu bile düşünülebilir.
Bir Hint öyküsüyle devam edelim. “Hindistan’da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş. Ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısalar da; kısaca Ranga Guru derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru’ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru ise;
- Sen artık ressam sayılırsın Racaçi. Artık senin resmini halk değerlendirecek, diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarım rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor... Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki.. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru’ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru’ya götürmüş. Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru...
Ama bu defe yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte...Ve yanma insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış...
Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru’ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Ranga Guru ise; Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci konum da onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi. Sevgili Raciçi Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın... Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur... Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma...”
Günümüzde politik, kültür, sanat ve bilim alanlarında, yine gündelik yaşamda yapılan eleştirilerin bu tanımlamalarla yakından uzaktan ilgisi olmadığını üzülerek gözlüyoruz. Belden aşağı vurulan bu belirsizliği boğma, yok etme, tüketme, küçük düşürme, etkisizleştirme vb. olarak daha tanımlamak daha doğru olabilir. Bir iktisatçı biyoloji ve evrim konularında (ne kadar ilginç hem teori diyorlar hemde çürütüldü diyorlar) , bir mühendis sosyal konularda, bir ilahiyatçı yer hareketleri konularında, bir sanatçı politik konularda sadece ahkâm kesmemekle kalmamakta, bu tür çalışmaları, çalışanları bile eleştirmektedir. Hem de hiçbir sakınca görmeksizin, hem de kimlerin bu eleştirilerden nasıl etkileneceğini bilmeden, hesap etmeden. Sanki hiç yararlı eleştiri yokmuşçasına, sanki yok etme, hiçe sayma temel alınıyormuşçasına. İnsanlar çok farklı şekillerde güdülenmekte, yönlendirilmektedir.
Aslında bu türden eleştirilerin birikimsizlik, emeksizlik, kültürsüzlükten kaynaklandığı kolaylıkla görülür. Çünkü eleştiri geniş bir kültürü ve bilgiyi gerektirir. Kant eleştiriyi “akılsal bilginin, gücünün ve sınırların bilimi” olarak tanımlamaktadır.
YORUMLAR
Toplum olarak eleştiriye fazla açık olmasak da;
Doğru zamanda, doğru kelimelerle, yapıcı eleştiriler yapmalıyız diye düşünüyorum.
Yazınızdaki örneği çok beğendim, eleştiri konusundaki gerçeği tam anlamı ile ifade etmişsiniz tebrikler...
Sevgilerimle...
AyşegülTezcan tarafından 1/24/2008 10:55:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eleştiri denildiğinde ilk akla gelen "bir yanlışı bildirmek" olmakla beraber, eleştirinin sözlük anlamı “yapılan bir işin doğru ve yanlış olan yönlerini değerlendirmek" tir. Bir şeyi eleştirirken sadece yanlış yönlerini belirtmek, eleştiri yapılan kişi ve emeği olumlu yönde etkilemeyeceği kesindir. Herkesin her konuda eleştiri yapma hakkına sahip olduğunu düsünüyor olmakla bereber, eleştirinin kuralları olduğunu da unutmamak gerekmektedir. Öykünüzdede belirttiğiniz gibi yanlış insanlara sizi ve emeğinizi eleştirme hakkını verilince ortaya çıkacak sonuç bellidir. En doğru eleştirilerin, eleştirilen şeyin eğitimini almıs veya o konu hakkında bilgi sahibi olan kişilerden geleceği fikrine katılıyorum. Eleştirinin en önemli kurallarından biri; eleştiriyi yapan kişi neden bu elestiriyi yapıyor? eleştiri yaptığı şey nasıl olsa daha iyi olurdu? ve bunun için önerileri nelerdir? sorularına cevap verebilmelidir. Unutulmaması gereken şey eleştiride amaç; doğru ve yanlışlar bulunup değerlendirerek ortaya daha iyi bir malzeme çıkarmaktır.
Evet , eleştri yapabilmek için o konu hakkında bilgili olunması gerekiyor elbette sizin de dediğiniz gibi ama ben daha değişik bir şey söylesem mesela elestireceğine , konu ile ilgili sadece kendi düşüncelerini söyleseler sizce daha iyi olmaz mı ? Benim dediğime Hintli örneğiniz biraz uysada ona yakın bir düşünce gibi aslında ama tam değil çünkü Hintli örneğinde eğer sanattan anlamıyorsan hiç konuşma gibi bir şey çıkmakta ama ben de diyorum ki kişiler konussun ama bildikleri kadar konuşsun , bilmem anlatabildm mi ? :))
Güzel bir yazıydı , kutlarım sizi , sevgilerimle .......
<<bir sanatçı politik konularda sadece ahkâm kesmemekle kalmamakta, bu tür çalışmaları, çalışanları bile eleştirmektedir.>>
Sözünüzde çok haklısınız.
Bilhassa ülkemizde,
Şarkıcıların MİLLETVEKİLİ yapılmaları...
Meşhur Semra kaynanaların BELEDİYE BAŞKANI ADAYLIĞINI TV lerden bangır bangır ilan etmeleri.....
Siyasete, en alakasız kişilerin bu kadar kolay girip yükselebilmeleri normal değil değil mi ?
İtalya da bir zamanlar PORNO YILDIZI milllet vekili seçilmişti. Buna demokrasi diyorlar ....
Bu demokrasi mi gerçekten.
Boris Yeltsin gibi bir alkolik başkan seçilmişti.Kadınlara kameralar önünde sarkıntılık yapan bir adamdı bu herif.
Bu demokrasi mi ?