- 577 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KENDİNE GEL!
KENDİNE GEL
Gecenin bir yarısı. Kör karanlık.Nereye gittiği bilinmeyen bir yolun ortasındayım.Uzaktaki sokak lambasından yayılan puslu ışığa doğru ilerliyorum. Hava soğuk. O bir an gelip geçen ürpermelerden değil üzerimdeki. Sonsuza dek sürecekmiş gibi, tüylerim havada yürüyor, korkuyorum.
Işığa yaklaştım; burası bir koridor. Şimdi hatırladım; su içmek için kalkmıştım, kendimi bu karanlık yolda buldum. Acele etmeliyim. Biri var arkamda. Nefes alışını duyuyorum. Nefesim kesiliyor. Mutfağa ulaştım tanımıyorum burayı. Pislik içinde , içecek bir bardak su yok. Boşverip koşarak geldiğim yoldan geri dönmeye, bir an önce yatağıma ulaşmaya davranıyorum.
Dönüş azap yolu, titriyorum.Beton zemin ayaklarımın altından kayıyor. Işığın olduğu yerde üç basamak var, parmak uçlarımla dokunup geçiyorum. Üç de iniş, onlara değmiyorum bile. Havada koşan ayaklarıma bakıp rüyada olduğumu anlıyorum.
Süzülerek yatağımın üstüne geliyor, kuşbakışı aşağıda yatan kendimi izliyorum. Uyanmak için çırpınan, inleyen bu zavallıya merhamet, sevgi, şefkat karışımı şeyler hissediyor ama bir şey yapamıyorum.
Havada asılı kalıyorum ne yapacağımı bilemeden bir süre. Sonra çaresiz, kendi yanıma uzanıyorum tekrar . İşte o an oluyor ne oluyorsa; dehşetle boğazımızı parçalayıp çıkan ses odayı dolduruyor, duvarlara çarpıp bizi uyandırıyor,
-ANNEEE..!
Şule TEK