- 1086 Okunma
- 27 Yorum
- 0 Beğeni
Ben Sana Yandım Bir…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ben sana yandım bir. Gece düşünce göğsüme tüm ihtişamıyla, uçurumlardan fırlattım o hüzün dolu bakışları… Rüyalarımın adıydın! Sonraları ırmak dolusu ayrılık aldı götürdü senli yarınlarımı…
(şimdilerde bir toprak kokusu ile yaşıyorum seni…)
Neden sen yoksun sevgilim! Takvimler yollarında eskiyor… Bir sen düşmüyorsun hayallerime/ dağılıyorum sensizlikte… Düşünsene yokluğunda güller ekmeye çalışıyorum gördüğüm her yere, oysa kış mevsimi gibi sensizlik. Hani bir gelsen inan bana bahar gelecek düşlerime… Gam dolu gecelere terk eyleme beni… Bir başıma mevsimlerin en zorunda kalırım/ ne olur gel olur mu?
(doyamam ki sana, öylece uyurum sevgi dolu kollarında)
“firari saatlerden çaldım tüm sevgi sözcüklerimi…”
Bil ki, gelecek günlerimi kandırdım; söylenebilecek ne kadar güzel söz varsa bir tek sana söylemek için… Evet, kendimde kandım biraz; koynuma alırken hüzün dolu geçmişimi, çok iyiyim sandım/ yanıldım! Ama asla bırakmadım senli düşlerimi…
(gerekirse her şeyi kandırırım… Bilirim ki sen varsan mutluluk vardır.)
Tenim “sen “der, susarım… Unutmak sevmek değildir ki-avuturum ancak yokluğunla bedenimi, sanki varmışsın gibi… Zaten öyle olmadı mı yıllarca... Seni düşünmenin kıyısında küreksiz açılmadım mı dev dalgalara. O fırtınalı akşamlarda kaç yıldız kaydırdım, biliyor musun? Sen olabilmeyi hak etmek için, ne zorlu savaşlarda kaybettim kendimi bir bilsen! Belki bu kadar iskelene varmak için neleri feda ettiğimi görürdün… Ay düşer gözbebeklerimden sevgilim! Öyle bir yer düşün ki, telaşlı bir kelebeğin yaşamak için ölüme verdiği karanlık kuyuları/ nasıl kaçılmaz ölümden, nasıl?
(bu canı senin için taşırım… Ölürsem eğer, tekrar doğacak kadar da-neyse artık-)
“gözlerin gereksiz düşünceleri siliyor ya; inan bakmalara doyamıyorum…”
Zaman ne hoyratça serpmiş anıları… Nereye baksam gördüğüm güzelliklerdesin. Ama yine de çok az yaşamışım o sevgini. Ah be zaman! Ne olurdu sanki biraz daha kalsaydın yüreğimde. Sen de şahit olsaydın mutlu olduğum günlere, gecelere… Biraz daha saniyeler verseydin bana ne olurdu ki sanki. Yoksa mutluluğa yakışacak sevgide çoğalamadım mı? Neyse sende bu dünyanın bir vaktisin… En çok yine kendime kızarım/ suçluyum. Kısa zamanlara sığdıramadım seni, affet olur mu?
(ey sevgilim! Ben seni hiç geçmeyecek zamanlarda sevdim…)
Üşüyorum sensiz zamanlarda gül yüzlü sevgilim!
İçimden bir yer taşıyor; kayalardan atlıyor denize tüm çıplaklığıyla haykırışlarım, duyuyor musun? Sakın yüreğimde yaşadığını kimseler bilmesin, hiç konuşma kimseyle olur mu? Artık sevmiyorum senden başka hiç kimseyi/ hatta inanmıyorum sensiz günlerde ki güneşin aydınlattığına bile… Sen yoksan zaten görmüyorum ki-hiçbir şeyi. Umurumda da olmaz varlığından öte yaşanacak her şey… Yeter ki o gül yüzünden bir damla gülücük eksik olmasın, bundan başka isteğim yok inan…
(seni sevmenin en güzel yanı da bu zaten; huzur doluyor insanın içine/ tarifi yok)
—Bu benim yaşadığım “senli” bir sevgi topluluğu; kaybolmaya razıyım dünden…
( yürek burkulmalarında ki tozlu yazılar–21 ) —Emre onbey
YORUMLAR
Neyse sende bu dünyanın bir vaktisin… En çok yine kendime kızarım/ suçluyum. Kısa zamanlara sığdıramadım seni, affet olur mu?
(ey sevgilim! Ben seni hiç geçmeyecek zamanlarda sevdim…)
burası eserin tamamını anlatıyor sanki..çok akıcı, betimlemeler, vurgular, duyguların dile gelişi, sevdaya çağrışım bırakılan sunum çok çok güzel...elinize yüreğinize sağlık..üstadım, tebrikler........
Neden sen yoksun sevgilim! Takvimler yollarında eskiyor… Bir sen düşmüyorsun hayallerime/ dağılıyorum sensizlikte… Düşünsene yokluğunda güller ekmeye çalışıyorum gördüğüm her yere, oysa kış mevsimi gibi sensizlik. Hani bir gelsen inan bana bahar gelecek düşlerime… Gam dolu gecelere terk eyleme beni… Bir başıma mevsimlerin en zorunda kalırım/ ne olur gel olur mu?
(doyamam ki sana, öylece uyurum sevgi dolu kollarında)
kutladım saygımla.
Zaman ne hoyratça serpmiş anıları… Nereye baksam gördüğüm güzelliklerdesin. Ama yine de çok az yaşamışım o sevgini. Ah be zaman! Ne olurdu sanki biraz daha kalsaydın yüreğimde. Sen de şahit olsaydın mutlu olduğum günlere, gecelere… Biraz daha saniyeler verseydin bana ne olurdu ki sanki. Yoksa mutluluğa yakışacak sevgide çoğalamadım mı? Neyse sende bu dünyanın bir vaktisin… En çok yine kendime kızarım/ suçluyum. Kısa zamanlara sığdıramadım seni, affet olur mu?
(ey sevgilim! Ben seni hiç geçmeyecek zamanlarda sevdim…)
A ben bu satırları alır kalbime yüreğime kazırım işte...Tek bir söz ,mükemmelinde ötesindesin kalemine yüreğine sağlık
NeNa
Bil ki, gelecek günlerimi kandırdım; söylenebilecek ne kadar güzel söz varsa bir tek sana söylemek için… Evet, kendimde kandım biraz; koynuma alırken hüzün dolu geçmişimi, çok iyiyim sandım/ yanıldım! Ama asla bırakmadım senli düşlerimi…
(gerekirse her şeyi kandırırım… Bilirim ki sen varsan mutluluk vardır.)
aşk bir saatten sonra "ben=sen"e dönüşüyor... işte öylesi satırlar okudum, yüreğine sağlık üstadım....
Sevginin dama taşlarını kararlı adımlarıyla atlayan, yüreğindeki coşkuyu okuyucularıyla paylaşmasını bilen, yazdıklarıyla yüreğimizde biriken bir sevda adamı. Öyle engin ki yüreği, kalemi ne yazacağını artık biliyor.
En yürekten samimiyetimle kutluyorum.
Başarılı dostumu ve harika yüreğini...
LABİRENT tarafından 1/18/2008 11:36:19 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yazınızı okurken gözlerimde canlanan sahnede; sevdiğinin ellerini tutmuş içindekileri yarı haykıran yarı fısıldayan genç ve heyecanlı bir yürek var. Aralara serpiştirilen paranteziçleri ve konuşmaya dair dialog betimlemeleri ile duyguların sıcaklığı olağanca gücüyle aktarılıyor. Ve final vurgusu olan "sevginle yokolmaya razıyım" teslimiyeti iz olarak kalıyor bellekte.
Uzunca bir süredir takip ettiğim başarılı genç kalemlerdensiniz. Azminiz ve yüreğinizle çok daha ileriye gideceğinize inancımla kutluyorum.
yüreği birilerine ömür boyu adamışken(ki bu elimizde olan bir şey değil, çünkü yürek elimizde değil) gidip gelip o yüreği kendine han seçmesi ve hanı hoyratça kullanması gerçekten hana çok zarar verir, seven nezdinde sevilenin gidiş gelişleri seveni oldukça yaralar, hayatta yol alınmaz böyle hep aynı istasyonlarda karaya oturmaktan başka eline geçen bir şeyde yoktur.
bu yüden de ne kendinde hissedersin neden kendinden uzakta, meyvesi ise gerçek sevenin kül olup yanmasından başka bir şey değildir. hani şairin dediği gibi lutfunda hoş kahrında hoş demek geldi içimden...
ama gerçekten ben diyemiyorum ve o olgunlukta değilim. hemen şikayette bulunuyorum...
neyse emre dostum yüreğine sağlık çenem düştü...