- 2284 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR NEDEN AZ OKUNUYOR YA DA ŞİİR'İN AZ OKUNMASININ SUÇLUSU KİM?
Abidin GÜNEYLİ-Mersin
Aslında ülkemizde okunması gereken her şey az okunuyor. Hatta hiç okunmuyor. Gazeteler promosyonlarla gazete okunmasını teşvik ediyorlar diye seviniyordum. Ancak gazetelerin amaçlarının teşvik değil tiraj artırmak olduğunu öğrenince sevincim kursağımda kaldı,mosmor oldum.
Benim bu yazıyı hazırlamaktaki amacım başlıkta görüldüğü gibi şiir’in neden az okunduğunu ve bunun suçlusunun kim olduğu konusundaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmaktır. Siz düşüncelerime katılır veya katılmazsınız bu da sizin kararınız.
Saygı duyarım.
Şiirin az okunmasının suçlusu şairdir ya da “ben şairim”diye ortaya çıkanlardır diyorum.
Peki şair kimdir? Şiir nedir? Bu iki konuyu açıklığa kavuşturalım.
Şair: Kültür birikimi, duyarlılığı ve sezgi yeteneği olan ve bunu yazılı ya da sözlü olarak ifade eden insandır.
Şair: Şiirle uğraşan, dizeler oluşturan, düşüncelerini, duygularını sözlü ya da yazılı biçimde dile getiren insandır.
Şiir: Şairin ürünüdür.
Şiir:Bir duygu ürünüdür. Şiirin anası sevgi, babası acılardır. Yeryüzünde ne kadar şair varsa o kadar şiir tanımı vardır.
Şiir:Seslerin, ritimlerin, armonilerin yoğun bir biçimde birleştirilmesiyle,özellikle de dizelerle en canlı duyumları, izlenimleri, heyecanları uyandırmak ya da sezdirme sanatıdır.
Şair ve şiir için daha yüzlerce tanım yapılabilir. Değerli şairlerimizden Ahmet Tufan Şentürk şairler için”Farklı yaratıldıkları için şairdir onlar. Farklı yaratılmak hassas ve duygulu yaratılmış olmaktan kaynaklanır. Diğer insanlardan farklı olarak; onlar her şeyden etkilenirler. Diğer insanların doğal karşıladığı olaylar bile şairleri sarsabilir.”diyor
Bu şairimizi bir şiiriyle sayfamıza konuk edelim.Ve rahmetle analım.
BİR DOSTA MEKTUP
Bıraktığın gibi her şey/Ben yine şaşkın, yine avare
Güneş aynı yerden doğar/Mevsim kış, geceler ayaz
Hava bulutlu kar yağar.
Otururum pencerenin önüne/Kitap okurum, şiir yazarım nafile
Ev derdi ekmek derdi/Gönül işi öylesine
Yıktı bu düşünce beni/Yıktı bu çile.
Senin kalbinde Anadolu/Dağlar dereler geçer gönlünden
Günleri sayarsın bitmez/Bilirim zor şeydir hasret/Teselli kar etmez
Karşımda Anadolu haritası/Uzanır boylu boyunca
Edirne, İstanbul,İzmir/burcu burcu tüter havası,suyu
Kalbin Ankara’dır/Nehirlerse damarların
Günler geçer yavrucuğum, hasret biter/Gelirsin yarın
Günümüz genç şairlerinden Coşkun Karabulut:”Şiirin bir anlamı olmalı, mesajlar vermeli, okuyanı etkilemeli ve onda düşünsel gelişme ufukları açmalıdır. Topluma bir şeyler verme kaygısı olmayan şiir düşünülemez. Mademki bir eser veriliyor bunun topluma yön vermesi gerekir. Yoksa şiir yazmanın bir anlamı olmaz. Olsa olsa ”Şairim diye ortaya çıkanın amacı kendi egosunu tatminden başka bir şey değildir. Şiir yenilik ve buluş gerektirir. Söylenmemişi söylemek, düşünülmemişi düşün(dür)mek, duyulmamışı duy(ur)mak, fark ettirmeyi gerektirir. Ben bunu şiirin en can alıcı noktası olarak görüyor ve olmazsa olmaz bir şartı sayıyorum”diyor.
Bu şairimizi de kısa iki şiiriyle hatırlayalım.
BANA BIRAK
soyun/bütün kimliklerinden/unvan/makam/sayın/ mayın/ne varsa
tüm anlamlarını/dışarıda bırak
bakışların kalsın yalnız/bir de sen
gerisini bana bırak.
ORASI NERESİ
ben buradayım/sen orada
burada olduğum için/ben buralı oluyorum
sen orada olduğun halde/ hiç oralı olmuyorsun
Ben bu görüşlere katılıyorum. Bu görüşleri paylaşanlar az değil, ancak su başlarını tutanlar”Türk şiirinde eksik kalan bir şey mi var ki eski şairlerin devamı gibi yazıyorsunuz”gibi ifadelerle bir çok şairi/ şiir emekçisini aşağılama gayreti içindeler. Bunlar şiirde yenilik yaptıklarını ya da yeni şekliyle şiir yazdıklarını söylüyorlar ama şiir etkinliklerinde kendi veya kendi gibi yazanların yazdıklarını okumaya cesaret edemiyorlar. Çoğunlukla inkar ettikleri, modası geçti, devrini tamamladı dedikleri Yunus Emre ya da Karacaoğlan’a sığınıyorlar ve onların şiirlerini okuyorlar. Halbuki kendi yazdıklarını okusalar, benim insanım anlamasa bile emeğe olan saygısından dolayı alkışlarlar onları.
Ben de şiir yazmaya çalışıyorum. ŞAİRLERİMİZ-2 şiirimde şöyle diyorum.
Kalemiyle karşı çıkar ezene/Her an isyan eder çarpık düzene
Sevda için diyar diyar gezene/Saygı duyar bizim şairlerimiz
Yatar çıkar yazar umudu yitmez/Bir mum yakar ışık bin yılda bitmez
Sevda yoksa orda cennete gitmez/Aşk dolu yüreği şairlerimiz
Karıncayı susuz görse üzülür/Kan ağlar yüreği gözü süzülür
Şiir gönül gözü ile yazılır/Gönlü sevda yüklü şairlerimiz
Şair R.Mithat Yılmaz da şiir yazıyor ÖĞRETMEN OL isimli şirinden iki dörlük te
“Sende bir kutlu yol tut/Göster,öğret,yaz,okut
İlim irfan yolunda/Gel sende öğretmen ol
Öğretmen muma benzer/Bilgiyse kuma benzer
İlim okyanusunda/gel sende öğretmen ol “diyerek yol gösteriyor.
Şair Müberra Gönen Kandil isimli şiirinde
Bitti çilemiz belki de, bir devri kapattık
Yalnızlığın zindanlarına yalnızlığı attık
Şimdi bir mum gibi yanmak,erimek yok
Yanmaksa eğer düş, herkes için kandiliz artık diyor.
Şair Suzan Alptekin Yalvarış isimli şirinde
Gecenin karanlığı çöktü içime/N’olur bu çileler bitsin allah’ım
Bu yaşımda aklar düştü saçıma/Şifa ver yüzümüz gülsün allah’ım diyor
ANAM şiirinde
Sevgiye acıktım sevginle doyur/O şevkle dağları aşarım anam
Gönül sultanımsın emreyle buyur/Sırtımda kabe’ye taşırım anam
Dizinin dibinden ayırma beni/Sana gelen her derde siperim
Sevginle coşmuşum bırakmam seni/Binlerce kez ellerinden öperim diyor.
Ben bu şiirleri/ yazılanları anlıyorum.Umuyorum sizlerde anladınız.Tad aldınız.
Ben de şiir yazıyorum diye ortaya çıkıp şiir severleri şiirden soğutan ve ne olduğuna bir türlü karar veremediğim ve bana bu yazıyı yazdıran şeylerden iki örnek verecektim ama telif hakları yasası buna engel oluyor.Ama siz beni anladınız.Yoğun imge,ya da kapalı şiir dediklerinden bahsediyorum.
Anlaşılır tarafları yok.Şiir bu mu? Kim bunları okuyup ta şiir sevecek Allah aşkına söyler misiniz?
Şiirde yenilik yapılmalı. Buna hiç kimsenin itirazı olmaz olamaz. Ancak bu yenilik yapılırken okuyucu değil şair yorulmalı. Şiir bulmaca gibi olmamalı. İmgeler içinde boğulmamalı dizeler. Yeni şiir diye okuyucunun sofrasına konulanı; vazgeçtim okuma yazma bilenin anlamasından, bu işi,yani şiiri iyi bilenler, her okuduğunu eleştirel gözle okuyanlar bile anlamıyorlar. Okurken çok yoruluyor ve keyif alacaklarına yoruldukları için de şiir okumaktan vazgeçiyorlar. Ve şiir okuyucusu böylece her geçen gün yok oluyor ya da şiir yazanlar birbirini okuyorlar.
Yenilik, yenilik diye tutturup hece şiiri beğenmeyenler eski ustaların attığı temelin üstüne çağdaş yaklaşımlarla yeni katlar çıkacaklarına ve bu yolda emek verenlere destek olacaklarına ”Yeni şiir” diye ısrar edip zaten az olan şiir okuyucusunu iyice şiirden soğutuyorlar/soğuttular. Ayrıca çıkardıkları gazete ve dergilerde seçici davranmayıp,her önüne gelene yer verip şiir diye okuyucunun sofrasına koyan dergi sahipleri/yayın yönetmenleri de var bu olumsuzluğa katkı sağlayan.
Ben şiirin az okunmasının suçunu bunlara yüklüyorum. Şiir:Ölümsüz duygulara seslenmeli, evrensel olmalı, yapmacıktan uzak ve”yaşam kadar sade olmalı”diyenlere katılıyorum.
Anlaşılır şiirden yana olduğumu tekrarlıyorum ve
vefalı umutlarım terk etmez beni diyorum. Siz ne dersiniz?”
YORUMLAR
Sayın EKİNCİ önce duyarlılığınıza teşekkür ediyorum."AMA 2 TANE YAZAN..BİR ŞEYLER KARALAYAN KENDİSİNİ ŞAİR ZANNEDİYOR.
ŞAİR ZANNETMEKLE ŞAİR OLMAK NE DEMEK SANIRIM BUDA İRDELENMELİ..
VE yukarıdaki sözlerinizin altına imzamı atıyorum.Şairliğin okulu yok.Takdir okuyuculardır.Her iki kelime yazana yüreğine sağlık ne güzel,harika denilirse olacağı bu.Şiirin az okunmasının suçu bu sebeple şairim diye ortaya çıkanlarda da vardır.Sevgi ve selamlar.
Sayın EFİLOĞLU
Okuduğunuz şiir değilki kısa ve öz olsun.Biraz da renk katsın diye uzun tutulmuştur.Aslında arada anlamadığım,adına bazılarının şiir dediği sözlerde vardı ama buraya koymadım.Çünkü telif sorunu çıkabilirdi.Ancak çok önemli bir konuya parmak basmışsınız.Yarın kısmet olursa kütüphaneye gideceğim.Bakalım 2007 yılında hangi yeni kitapları almışlar.Ben en az 10 yıldır hiç kütüphaneye gitmedim.Neden gideyim ki.Aradığım hiç bir kitap yok.Sevgi ve selamlar.İlginize de sonsuz teşekkürler.
ŞİİR NEDEN AZ OKUNUYOR YA DA ŞİİR'İN AZ OKUNMASININ SUÇLUSU KİM?
Aslında başlıktaki sorunun yanıtıda yazının içinde...
Yenilik, yenilik diye tutturup hece şiiri beğenmeyenler eski ustaların attığı temelin üstüne çağdaş yaklaşımlarla yeni katlar çıkacaklarına ve bu yolda emek verenlere destek olacaklarına ”Yeni şiir” diye ısrar edip zaten az olan şiir okuyucusunu iyice şiirden soğutuyorlar/soğuttular. Ayrıca çıkardıkları gazete ve dergilerde seçici davranmayıp,her önüne gelene yer verip şiir diye okuyucunun sofrasına koyan dergi sahipleri/yayın yönetmenleri de var bu olumsuzluğa katkı sağlayan.
”Yeni şiir” diye ısrar edip zaten az olan şiir okuyucusunu iyice şiirden soğutuyorlar/soğuttular..
İŞTE DÜĞÜM BURADA DİYE DÜŞÜNÜYORUM..
VE SAYIN Z. EFİLOĞLU GÜZEL BİLGİLER EKLEMİŞ YAZIYA...
65 bin kişiye bir kütüphane düşürken, 95 kişiye bir kahvehane düşüyor....NE ACI NE ACI..
NEDEN OKUNMUYORA EKLENTİMDİR: İNTERNETTE SAYISIZ ŞİİR SİTELERİ VAR VE İNSANLAR ÖZGÜRCE YAZIYORLAR...ELBET YAZMA ÖZGÜRLÜĞÜ VAR...AMA 2 TANE YAZAN..BİR ŞEYLER KARALAYAN KENDİSİNİ ŞAİR ZANNEDİYOR..
ŞAİR ZANNETMEKLE ŞAİR OLMAK NE DEMEK SANIRIM BUDA İRDELENMELİ..
ABİDİN HOCAM TEŞEKKÜRLER...
Şiiir neden okunmuyor derken bu kadar uzun yaınında çok okunmayacağını şimdiden söylemeliyim...ÇÜNKÜ:Üniversitelerimizin bulunduğu semtlerde, okul binalarının etrafında kütüphaneler, kültür merkezleri değil, kahvehaneler öbekleşmiş durumdadır. Türkiye’de 400 binin üzerinde kahvehane bulunurken, toplam bin 435 kütüphane bulunuyor. Yani 65 bin kişiye bir kütüphane düşürken, 95 kişiye bir kahvehane düşüyor. Çok şaşırtıcı ama gerçek Türkiye’deki okul sayısı bile kahvehane sayısından azdır. 16 milyon öğrencinin eğitim gördüğü okul sayısı 53 bin. Yine 400 bin kahvehaneye karşılık 400 sinema salonu var. Nüfusu bize yakın olan Almanya’da kütüphane sayısı ise 11 bin 332, ABD’de ise 118 bin civarında. Üstelik, kahvehanelerimiz tıklım tıklım dolu. Kütüphanelerimiz sessiz ve ıssız bir halde. Bir kısmı da memur yokluğundan dolayı kapalı. Yine dünyada en çok televizyon izleyen ve fakat en az okuyan ülke olduğumuz da geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıdı. Dileğimiz ve hedefimiz en çok “okuyup” en az “seyreden” bir toplum olmamızdır.
SAYGILARIMLA +10