- 2462 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
MEVLÂNA CELALEDDÎN-İ RÛMÎ'DEN GÜNÜMÜZE ÖĞÜTLER
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hazret-i Mevlâna bir rubaisinde şöyle der:
"Men¸ bende-i Kur’ân’em eğer ki cân dârem
Men¸ hâk-i reh-i Muhammed Muhtârem
Eğer nakl küned cüz in kes ez gûftârem
Bîzârem ez ü ve’zan suhen bîzârem"
Yani: "Ben sağ olduğum müddetçe Kur’ân’ın kölesiyim/Ben¸ Muhammed Muhtâr’ın yolunun tozuyum/Benim sözümden bundan başkasını kim naklederse/Ben¸ ondan da bîzârım (şikâyetçiyim¸rahatsız olurum)¸ o sözlerden de."
Görülüyor ki¸ O¸ ilham¸ feyz¸ edeb¸ sevgi¸ hoşgörü ve ilim aldığı kaynakları işaret ederek; onların âdeta bir "aynası"¸ bir "aksettiricisi" veya bir "nakilcisi" olarak¸ kendini başka türlü takdim edenlerden şikâyetçi ve dâvacı olmakla kalmayıp¸ bu sözlerden de ızdırap duyacağını beyan buyurmuştur.
Hazret-i Mevlâna¸ Mesnevi adlı eserini de şöyle takdîm eder: "Mesnevimiz¸ vahdet dükkânıdır. Onda Vâhid’den¸ yani Allah’dan başkasına yer yoktur."
O halde; Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî hazretlerindeki "hoşgörüyü" ve verdiği mesajları değerlendirirken bu ölçüleri asla unutmamak gerekir. Ondaki hoşgörü ( müsâmaha veya tolerans) kat’iyyen teslimiyetçi bir mâna taşımaz. Zira; hoşgörü sözle¸ yazıyla veya hareketle yapılan bir kusuru kabullenme değil; onu¸ kusur olarak görüp göz yumma¸ ses çıkarmama¸ geçiştirme¸ sineye çekme veya pişkinlikle karşılamadır.
Mevlâna¸ bu mânada hoşgörü sahibidir. Yoksa düşüncelerinden tâviz veren¸ teslimiyetçi bir hoşgörü anlayaşı asla onda yoktur.
Zira; bir başka beyitinde de şöyle demektedir: "İnsanoğlu¸ edepten nasibini almamışsa¸ insan değildir. Aslında¸ insanla hayvan arasındaki fark da edeptir. Gözünü aç¸ Allah’ın kelâmına bir bak. Bütün Kur’ân’ın manası ayet ayet edepten ibarettir."
"Kur’ân’ın kölesi" ve "Muhammed Muhtar’ın yolunun tozu" olmayı gönülden kabullenen Hazret-i Mevlâna¸ bütün insanlığa değer biçilemeyecek sözlerle nasihatlar vermiştir. Bu sözlerin herbiri sayfalarca izah edilse yeridir.
İşte olabildiğince tarife muhtaç bir beyit: "Aklı başında olan herkes bilir ki dönen bir şeyi¸ bir döndüren var."
Allahu Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: "Sen¸ dağları görür¸ onları yerinde durur sanırsın. Halbuki onlar bulut geçer gibi geçer gider. (Bu) her şeyi sapasağlam yapan Allah’ın sanatıdır. Şüphesiz ki¸ ne yaparsanız hakkıyla haberdardır." (En-Neml¸88)
Yunus Emre¸ Hazret-i Mevlâna hakkında bir beyitinde şöyle der; "Mevlâna Hudâvendigar bize nazar kılalı/Anun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır. "
Hazret-i Mevlâna’nın bakışlarının bu derece tesiri altında kalan Yunus Emre; Mevlâna’yı teyid edercesine fakat daha farklı bir edebî söyleyişle söyle der: "Ey ışk eri aç gözüni yir yüzine kılgıl nazar/Gör bu latif çiçekleri bezenüp uş geldi geçer."
Görülüyor ki¸ her ikisi de ayetde verilen ilahî mesajlara sadıktırlar. Demek ki¸ ister Mevlâna¸ isterse Yunus Emre hazretleri olsun¸ ilme sadık¸ hakikî sanatı teşvik eden gönül erleridir.
Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî¸ şüphesiz ki¸ pek çok sahada ciltlerce eser vererek¸ cihanşümûl öğütlerle insanlığı aydınlatmaya çalışmıştır. Ancak; değerleri yerli yerine oturtabilmek bakımından¸ temel kaynağa¸ ana mecraya inmek¸ onun verdiklerini çarpıtmadan kavramak ve nakletmek gerekir. Bu hususta "aşk" hakkındaki sözleri ibretlerle doludur. Mevlâna sevdalısı şâir Feyzi Halıcı¸ Mevlâna Güldestesi adlı kitabındaki "Mevlâna’nın Şiir Dünyası" başlıklı yazısında şöyle diyor: "..Ve kâinatın hakikatinde süresiz bir dönüş-içre oluşunun gönülce¸ dilce bilinişi: Yedi asır önce madde-mana espirisiyle bilime imzasını atan Mevlâna’nın şiirine kulak verelim: "Senin ışığınla¸ senin yüceliğinle boyum yüceliyor¸ aşkınla bir iken yüz oluyorum. Sen¸ ben oldukça çevrende dönüp duruyorum. Ben¸ sen olduktan sonra da kendi çevremde dönüyorum artık. "Güzel sanatların üç boyutlu görünümünde Mevlâna niceye bir seziş¸ duyuş ve var oluş hâlini yakalayınca önce: "Sureta derviş olan¸ olgun erin ışık varlığının zekâtını nasıl tadar. Mesnevî mânadır. feulün failat değildir."der. Sonra son ve gerçek görünüşünü açıklar: "Şiir ne oluyor ki ben ondan lâf edeyim. Benim bir başka fen ve hünerim vardır ki o şairlerin fenlerinden başkadır."
İşte gezegenlerin ve dünyanın dönüşünü ve bunun sebebini mısra mısra dile getiren gönül şâiri Mevlâna:
"Önce söz vardı¸ sınırsız aşk vardı¸ dost
İlahî bir müjde saklardı dağların ardı¸dost
Aşkın dalgasındandır¸ dönüşü gezegenlerin
Aşk olmasaydı eğer şu dünya donardı dost" (s.4)
* İnsan gözden ibârettir. Geri kalanı deridir. Göz de dostu gören göze derler.
* Âşıklık gönül iniltisinden belli olur; gönül hastalığı gibi hiçbir hastalık yoktur...
* Ümitsizlik köyüne gitme ümitler var. Karanlığa doğru yürüme¸ güneşler var..
* Bilgi¸ mal¸ mevki ve hüküm¸ kötü yaradılışlı kişilerin elinde fitnedir..
* Kimin bedeninde¸ ateşe tapan nefis öldüyse¸ güneş de onun buyruğuna ramdır¸ bulut da..
* Kötülükte bulundun mu kork¸ emin olma. Çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur..
* Takdir haktır ama¸ kulun çalışması da hak. Kendine gel de koca şeytan gibi kör olma.
* Varlığını¸ o varlığı meydana getirenin varlığında¸ bakırı kimya içinde eritir yok eder gibi erit¸ yok et de altın ol.
* Dostluğun şartı¸ kendini dost uğruna feda etmek¸ dost için mücadeleye atılmaktır.
M.Halistin KUKUL|
YORUMLAR
Mevlâna Celaleddîn-i Rûmî ' nin yaşadığı dönemden, günümüze kadar süre gelen aydın ve en önemlisi hümanist kişiliği insanlığa ışık tutmuştur.
" Gel, ne olursan yine gel. " Diyen, açık yüreklilikle o devirden günümüze kadar kaç kişi çıkmıştır.
İnsanlık kopya çekmeyi sever...!
Keşke yaşayıp göç etmiş güzel insanların yapmış olduklarını kopya etseler. O zaman ne mezhep, ne din, ne ırk ayrılığı olmazdı. Bir metre toprak için kimse kimsenin yakasına yapışmazdı...
Ne kadar savaşırsak savaşalım, sonunda belki bizim askerimizle diğer asker yanyana bir metre toprakta yatıp ebediyete kadar uyuyacak, bunu ne biz, ne de karşıkiler bilemez.
Kader bilir... Kutlarım.
SEVGİLERİMLE.
Saygıdeğer Hocam,
Öncelikle günün yazısı ödülü ile ödüllendirilmenizden dolayı sizlere tebriklerimi iletiyorum. Yazınızı günün yazısı olarak belirleyen değerli seçki kurulunu kutluyorum.
Herkes çok iyi bilsin ki, saygıdeğer hocam, sevgi yüklü bir eğitimci, şiirin çilesini yüklenmiş ve ömrü boyunca en güzeline ulaşabilmek için yazmış şair, dostuna hakkıyla dost, herkese şefkatli, merhametli bir gönül eri, tarihine, töresine bağlı, doğru bildiğini söylemekten, yazmaktan sakınmayan bir alp, İslamî yaşantısıyla bir eren, vatanına, bayrağına âşık bir vatansever, en ciddi manada örneği çok fazla olmayan bir yazar, eğitimci ve bir bilim adamıdır.
Hocam ile 1983 yılında başladığım 19 Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nde daha birinci sınıf öğrencisiyken tanıştım. Üniversite öğrenciliğim süresince derslerini dinlemek imkânı buldum. Hem öğretmenimiz, hem ağabeyimiz, hem üstadımız, hem arkadaşımız, hem sırdaşımız, hem de gönüldaşımızdı gerçek manada. Bugün itibariyle yine yanımızda, yine gönlümüzdedir kendisi. Tam 28 yıldır her derdimizi dinlemekte, her zor durumda yardımını esirgememektedir.
Saygıdeğer öğretmenimiz, tüm öğrencilerine sevgiyle, şefkatle yaklaşan, bize anlattığı kadar bizi de anlamaya çalışan, her zaman elimizden tutan, öğretmekten asla bıkmayan, sabrının sınırı olmayan, genç şair ve yazarlarla gönül köprüsü kurabilen, konuştuğu kadar dinleyen, dinleyebilen, günlük dedikodulara karışmayan, haset, hırs, kıskançlık nedir bilmeyen, yüzü de, yüreği de saf sular kadar temiz bir değerler abidesidir.
Saygıdeğer hocamın lügatinde sinirlenmek, kızmak, bağırmak, azarlamak, yılmak, yorulmak, adaletsizlik yapmak, kıskanmak, vefasızlık, ulaşılmaz olmak, umursamazlık kelimeleri yoktur. O, her insana, her öğrencisine, her şiir heveslisi öğrenciye, gence aynı duyarlılıkta yaklaşan, sorduğunuz bir sorunun cevabını en güzel bir şekilde sunmaktan imtina eylemeyen, yıllar sonra bile aynı sevecenlikle karşılayan, asla unutmayan, dostları ve öğrencileri tarafından da unutulmayan bir büyük kıymettir.
Şiirlerindeki işçilik, mana, ahenk, şiir sanatlarını arızasız uygulayabilmek nasıl son derece güzelse, yazılarındaki düşünce yüklülüğü, derinlik, etkileyicilik, haklılık da o derece güzeldir. Hocam her yazı ve şiiriyle hemen hemen her okuyanı etkiler. Yazdıklarına uygun yaşayan, yaşadıklarına uygun yazan, düşünen, düşündüren, yazan, yazdıran ve bütün bu güzel erdemleri saygı ve sevgi esasından sapmadan gerçekleştiren saygıdeğer hocam, bu güzel sitemizde de çok güzel, manalı, derinlikli yazı ve şiirler yayınlayacaktır Allah’ın izniyle.
Hazreti Mevlana ile ilgili yazdığı güzel yazıyı daha başka güzel yazılarının izleyeceğine inandığım saygıdeğer hocama bir ömür sağlık, mutluluk, başarı diliyor, yüreğine güller yağsın diyorum.
Gönül bahçesi her zaman güllü, çiçekli kalır inşaAllah,
Daha nice yıllar yürek okuntularını yüreğimizde ağırlamayı yüce Allah’ım bizlere nasip eylesin.
Başarıları, sağlığı, şiiri, huzuru, dostluğu ve her türlü güzel özellikleri her zaman kuvvetli kalsın.
Allaha emanet olsun.
Selamlar.
Durdu Şahin tarafından 12/3/2011 10:03:54 AM zamanında düzenlenmiştir.
O yokluk ki seni huzurun deryasına götürür, sevdiğin ve sevildiğin Rab olunca işte o zaman kötülük denen illetin senden ne kadar uzun olduğunu görürsün. Rabbim sevdiklerinden ve sevenlerinden eylesin cümlemizi.
Fıtratlara işlenen cevheri bulup, hayatımıza sunmak kadar önemli, hiçbir işimiz olmamalı.
Çok keyif alarak okudum. Elinize kaleminize yüreğinize sağlık.
Nilgün Akçay tarafından 12/3/2011 1:03:35 AM zamanında düzenlenmiştir.