MEKTUP SEVEN KADINA MEKTUPLAR (1)
Şimdi karanlığın örtüsünün kafamda uçuşup duran düşlerimin
ışınlarıyla yırtıldığı odamda
hayatımın hem dönüm hem de ölüm noktası olabilecek bir düşüncenin
çekim gücüne yenik düşerken
benimle mutluluğun en doruk noktasına da yükselebileceğinizi
umutsuzluğun en donuk kuyusuna da düşebileceğinizi anladım.
Bunları yazarkende hayatınızda,zihninizde ve yüreğinizde doldurmaya çalışıp
ama bir türlü dolduramadığınız dipsiz koca boşluklar olduğunu sezinliyorum.
Hayatınızdaki ve zihninizdeki boşlukları doldurabileceğime bütün kalbimle inanıyorum.
Ama yüreğinizdeki boşluk uzay boşluğu gibi,kendimi kaybedeceğim kara deliklerle dolu...
Sizce ben kalbinizin uzun koridorlarında yorgun argın, kalbime dargın,
sevgiye vurgun yürürken yolumu şaşırıp kalbinizin koygun
labirentlerinde kaybolacak birine benziyor muyum hiç?
Eğer isterseniz kalbinizin kıyılarında yürüyebilirim ama bugün
bir mutluluk denizi olan yarınsa bir gözyaşı denizi olacak olan
o denize girmemi asla beklemeyin benden; yüzemem, istemedende olsa üzemem sizi ...
MEKTUP SEVEN KADINA MEKTUPLAR (1) Yazısına Yorum Yap
"MEKTUP SEVEN KADINA MEKTUPLAR (1)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
26 Ocak 2011 Çarşamba 19:29:12
yine harika cümlelerinize hayran bıraktınız beni.dostun yüreğinden dosta yazılan mektupları sabırsızlıkla bekleyeceğiz.muhabbetle...
alpa niro
@alpaniro
içimdeki yazar öldü artık yazı yazamıyorum
ve içimdeki şair öldü artık şiir yazamıyorum.
oysa ne konuşmayı sevdim ne susmayı
okumayı sevdim daha çok da yazmayı
acımın setiyle dursada mutluluk selim
hiç kelem tutacak halde değil artık elim
ama yazmak hala en büyük tesellim
yıllarca dizginleyemediğim tek emelim
ve içimdeki şair öldü artık şiir yazamıyorum.
oysa ne konuşmayı sevdim ne susmayı
okumayı sevdim daha çok da yazmayı
acımın setiyle dursada mutluluk selim
hiç kelem tutacak halde değil artık elim
ama yazmak hala en büyük tesellim
yıllarca dizginleyemediğim tek emelim