- 1831 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MUHTEŞEM YÜZYILIN MÜPTEZEL DİZİSİ
MUHTEŞEM YÜZYILIN MÜPTEZEL DİZİSİ
Daha önce bu sayfamda yayınladığım bir makalemin başlığı “Tarihsizlik Talihsizliktir” şeklindeydi. O makalemde; Kendi tarihinden, kültüründen, milli ve manevi değerlerinden kopuk nesillerin tarihi doğru okuyup ders almadığı gibi, batılı oryantalistlerin, romancıların ve sözde tarihçilerin Türk tarihi aleyhine yazdıkları herzeleri hap yutar gibi yuttuğunu belirtmiştim. Yine o yazımda nasıl olsa yalan yanlış yazılanlara tepki veren, itiraz eden ve onlara haddini bildiren bir Türk gençliği olmadığı için meydanı boş bulan herkesin bu tür yalan ve iftira dolu yazı ve dizilere pervasızca devam ettiğini de yazmıştım.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki özel televizyon kanalarında cirit atan yüzlerce dizi, abuk sabuk yarışma ve eğlence proğramları, kadın ve aile mahremiyetini ifşa etmeye yönelik seviyesiz evlendirme proğramları ve saçma sapan gündüz yayınlarının bizim aile yapımızı ve ahlaki değerlerimizi dinamitlemeye çalışan yerli ve yabancı çevrelerce finanse edildiğine inandığımı söylemeliyim.
Biliyorsunuz hasat vakti ekinlerin biçilip destelerin harman yerine yığıldığında kurtlar, kuşlar, karıncalar ve yaban domuzları harmana yakın gezer ve talan etmeye çalışır. Çiftçi eğer harmanını korur, yaban domuzlarını yaklaştırmaz ve en çabuk zamanda patozu çeker, buğdayını ambarına doldurabilirse mesele yok, o sene çok rahat geçer.
Bizim de gençlik zamanımız yani 15 ile 25 yaş arası harman vaktimizdir. Ne kazanırsak, geleceğe yönelik bilgi, birikim, eğitim ve kültür anlamında gönül, beyin ve düşünce ambarlarımıza neler yığabilirsek bir ömür başarılı, üretken ve çevresine nur saçan bir ömür yaşayabiliriz. Ama bunun tek şartı; Harman yani gençlik çağımızı günahlardan, zararlılardan, nefse hoş gelen tuzaklardan, kısacası yukarıda söz konusu olan yerli dizi, eğlence ve televole türü beyni sulandıran, nefsi azdıran ve gönülleri karartan unsurlardan uzak durmak yani harmanı yaban domuzlarından korumaktır.
Muhteşem Yüzyıl adlı dizinin formatı, niyeti, yapımcısı belli. İşçi Partisi tandanslı bir yönetmenin Avrupa’ya şirin görünerek, onlardan daha pervasız ve arsız bir şekilde Osmanlının en muazzam devrini ve en muhteşem padişahı Kanunî’yi uçkur sevdalısı, saraydan çıkmayan, devletle milletle alakası olmayan, günlük zevk ve eğlencelerle ömür geçiren biri olarak göstermesi, Orhan Pamuk örneğinde olduğu gibi belki onlara bazı ödüller getirebilir lakin tarihi hakikatleri değiştiremez.
Zira Muhteşem Kanunî koca bir ömrü seferlerde geçirdi, muhteşem zafer ve fetihlerle dolu 46 yıllık saltanatında üç kıta hakimiyetinde önemli bir misyon yüklendi. Sadr-ı azam Sokullu Mehmet Paşa, Şeyh’ül islam Ebussud Efendi, Kaptan-ı derya Barbaros Hayrettin Paşa, Mimarı Koca Sinan ve bunlara ilaveten her biri diğerinden derin koca bir ilim irfan ordusundan müteşekkil muhteşem bir kadro kurdu. Her alanda idari görevde bulunan bu kadar büyük devlet adamını, o yüzyılda tesadüflerin bir araya getirdiğini zannetmek ahmaklıktan başka bir şey değildir.
Kanunî Sultan Süleyman’ın vefatı da 1566 yılında hasta hasta gittiği son seferinde Zigetvar’ın fethinden evvel vuku buldu. Vefatı, devlet ricali tarafından usta bir manevrayla ordudan gizlenerek zafer gerçekleştikten sonra ilan edildi.
Diziyi finanse edenler, yapımcılar, senaristler malum bakış açısıyla koca bir tarihi karalamak ve bu iftira virüsünü bu milletin beyin hücrelerine enjekte etmek isterler, normaldir. Akl-ı selim ve tarih şuuruna sahip insanlarımızın verdiği yerinde ve zamanında tepkiden dolayı da yalnız olmadığımızın farkında ve şükürdeyiz. Lakin o menfur ve müptezel dizide rol alan ve rol alma talihsizliğini yaşayan bir tek kişinin bu hale itiraz etmemesi ve bu kepazeliğe isyan ederek otaya çıkmamış olması asıl düşündürücü nokta. Sırf dizide oynamak, rol almak, birkaç kuruşluk menfaat sağlamak ve akabinde Avrupa’dan gelecek rezil ödüllere kavuşmak uğruna bu sinsi projeye alet olmak ne kadar utanç verici bir durum.
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada, ümmet kitlesi huzurunda lider konumuna geldiği bu günlerde, tarihi değerlerimize bu kadar saygısız, seviyesiz, pervasız ve hayâsızca saldıran bir dizinin Türkiye dışındaki İslam coğrafyalarında da yayınlanması ihtimali kanımı donduruyor. Bu sebeple gerekli tedbirlerin alınması ve cezai yaptırımların ilgililerce derhal devreye sokulması elzemdir.
Unutmayalım ki tarihini bilmeyen ve tarihi değerlerine sahip çıkmayan milletlerin coğrafyasının başkaları tarafından çizilmesi mukadderdir.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
YORUMLAR
Değerli Kardeşim,
Her şeyden önce duyarlılığınızdan dolayı sizi can-ı gönülden tebrik eder, engin saygılarımı sunarım.
Yazınıza mevzuu olan, sözüm ona televizyon dizisi olarak sunumu yapılan " MUHTEŞEM YÜZYIL" isimli diziyi izlemedim. Ancak farklı televizyon kanallarında devlet ricalinden kişilerin fikirlerini, görüşlerini ve tepkilerini izledim. Zat-ı alinizin yazısını da okuyunca tepkinizin yerinde olduğunu tüm samimiyetimle tasdik ettim.
Görüşlerinize, fikirlerinize katılmamak mümkün mü? Ümit ediyorum siz ve sizin gibi duyarlı Vatan evlatlarının haklı tepkisi ile en kısa zamanda gereği yapılıacaktır.
Saygı ve Muhabbetle kalın.
HüseyinGazi
Teşekkürler Hocam,
Saygı ve muhabbet bizden.