ATEŞTEKİ KELEBEKLER
Küçük bir köyde yaşanan yasak bir aşkın maddi bedeliydi Medine. Olaya müdahil olan aşiret büyükleri, yasak aşk davasını kansız sona erdirmek için böyle bir karar almışlardı.
Bu yasak aşk, evli, üç çocuk sahibi, henüz genç sayılan Aynur’un aşkıydı. Aynur çok genç yaşta isteği dışında safın biriyle evlendirilmişti. Yıllardır yaşadığı ve üç çocuk sahibi olduğu bu evliliğinin bir anından bile mutlu olamamıştı. İnsanların her bakışından bir beklentisi vardı. Aşık olmuştu üç çocuktan sonra. Aşığıyla her fırsatta buluşuyordu. Son buluşmalarında baskına uğramışlardı ve yasak aşk olayı patlak vermişti. Ardından da defalarca kavga, gürültü ve kırılan kafalar eksik olmadı. Olayın geçtiği yerde insanlar aşk kelimesine o kadar da aşina değillerdi. Kaldı ki böyle bir olaya aşk değil alçaklık diyeceklerdi. Yaşadığımız toplumun örf adetlerine göre bu aşk hiçbir yerde benimsenemezdi. Bu küçük yerde ise olaya cinayet karışmadan sorunun çözülmesi olanaksızdı. Kimi olayda faillerin olayla alakası olmayan masum bir akrabası öldürülürdü. Olayı kansız sona erdirmek için ise tarafların aşiret büyükleri, çevredeki diğer aşiretlerin sözü geçen büyükleri davayı konuşmak üzere, taraflardan birinde bir araya gelirlerdi. Bu toplantılar da cahiller bir araya gelip geçmişte yaşanan emsal olayları şimdiki ile kıyaslayıp çözüm ararlardı. Çözüm arayışları pilav üstü kavurma yemekleriyle biterdi.Bu da toplantıların tuhafıma giden bir başka yönüydü. Hangi olay kansız bitmişse bilinmelidir ki gencecik bir kız karşı tarafa bedel olarak verilip kurban edilmiştir. Medine de bu kurbanlardan biriydi işte. Medine, Medine’nin hayatı, hayalleri kimin umurundaydı ki? Ailesinin yüzü kara çıkmasın, ailesinden biri vurulmasın da Medine cehennemin dibine gitsin ne olacak. Alt tarafı inşaatta çalışıp babasına para yollayamayan bir kızdı işte. Böyle olmazsa da günün birinde ilk kez gördüğü birine iyi bir başlık parası karşılığında verilecekti ne de olsa. Hem olay hal olduktan sonra Medine’nin amcaları aralarında bir miktar para toplayıp babasına Medine’nin bedeli olarak vereceklerdi. On altı yaşındaydı ve Aynur’un yasak aşkına karşılık Aynur’un on yedi yaşındaki oğlu ile nikahlandırıldı. Annenin namusuna karşılık oğluna bir kız, ne kadar da trajikomik bir olay. Her iki gençte bu karardan memnun değillerdi. Buradan bu nikahın ne kadar meşru olduğu da tartışılır. Tarafların memnun olmadığı, büyüklerinin zoruyla kıyılan bu nikahın meşruluğundan hiçbir şart altında söz edilemez. Toplumun bu olaya hiçbir yorum yapmaması, o aşiret büyüklerinin bu konu ile ilgili toplanıp hiçbir yorum yapmamaları da tuhaf bir durumdur. Toplum burada kendi kendinin gözlerini boyamıyor da ne yapıyor? Bu bir yerde de tanrıya yapılmış bir akıl oyunudur. Taptıkları, ibadet ettikleri tanrılarına bunu yapmaları da tuhaflığın ötesinde bir durumdur. Cehaletin o insanlara yaptırdıkları bunlarla sınırlı değil. Olay haledilmiş sanıldıktan sonra Aynur aşığıyla beraber nikahsız yaşamaya başladı ve ilginçtir ki o namus düşkünlerinden hiç birinin gıkı bile çıkmadı şimdiye kadar. Bu olay insanların Tanrıya akıl oyunlarının karşılığı olarak,Tanrının Medine’ye bir oyunu muydu yoksa? O insanların davranışlarını çözmek çok zor, hiç karışmamakta insanın içini incitiyor kahretsin. Kim bilir daha nice kozadan yeni çıkmış kelebekler Medine gibi diri diri ateşe atılıyor? Asıl soru şu: Gerçek anlamda medeniyet insanımıza ne zaman ulaşacak? Medeniyetin insanımıza ulaşmasını bekliyorum çünkü, insanımızın medeniyete ulaşacağı yok.
Resim: Kalemsiz
YORUMLAR
böyle şeyler hala var mı diye sorasım geldi...
çok güzel bir anlatımdı.konu ise tam bir trajedi...suçun bedeli masumlar...o kayınvalidenin nasıl içi rahat eder acaba.kendi istemediği bir evlilik yaptı ve aldattı.şimdi oğluna kızın rızası olmadan bir kurban aldı,günahı karşılığında.o kız da aynısını yapacak olursa..karışık bir durum.allah bu cehaletten hakikaten milletimizi kurtarsın.yoksa daha çok herkes gider aya,biz kalırız yaya..
kutlarım.