- 747 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Alperenler Aglamasın
Alperenler ağlamasın
29 Mart Mahalli Seçimler yapıldı. Kazananlarda var, kaybedenlerde. Elbette bunları ayrı ayrı değerlerdireceğiz. Ancak bu seçimde çok ciddi bir kaybımız oldu. O da BBP Başkanı sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nun kaybıdır.
Yerel seçim öncesi tüm Türkiye onun için ağladı. Öyle ki Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümü ülke insanını birleştirdi. Bu sevgi seli asla unutulmayacaktır.
Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit İlçesi’nden 4 yiğit arkadaşıyla birlikte Yerköy ilçemizde yapılacak olan mitinge hareket etmişti. Kısa bir süre sonra da helikopterinin düştüğü haber verildi. Daha sonra arama-kurtarma çalışmaları başlatıldı.
Ülkeyi yasa boğan haber geçikmedi: Helikopterden kurtulan olmamıştı. Bu acı haber biranda Türkiye gündemine oturdu. Seçim çalışmaları durdu, mitingler, yürüyüşler iptal edildi. Tam anlamıyla Milli bir yas ilan edilmişti.
Muhsin Yazıcıoğlu 2 yılda 4 kaza geçirdi. Kadermiydi, kazamıydı. Kasıtmıydı, bunlar tartışılacaktır. Ne yazık ki, son kazasında elimizden hiçbirşey gelmedi. Ona ulaşıp yardım etmek isteyen binlerce Alperen, Kahramanmaraş’ın Göksun İlçesi’ne koştu.
Ne gariptir ki, acı kaderi hiç kimse değiştiremedi. Hani ne derler, göz göre göre Alperen’in liderini kaybettik. Hepimizi kahreden olay şuydu: “Yardıma koşmak isteyip de hiçbirşey yapamamak!..”
Evet Türkiye yiğit bir evladını kaybetti. Türkiye Alpereneni kaybetti. Şimdi tüm yürekler onun için ağlıyor. Seçimi unuttuk, geçimi unuttuk, herşeyi unuttuk, gönüller şimdi onun için yanıyor!
Türkiye başın sağolsun demek yetmiyor, onun için ağlıyoruz demek de az geliyor. Yanan, kavrulan yürekleri söndürmeye Göksun’un buz kesen dağları da az geliyor.
Kimbilir belki o yiğit insanları , Alperenleri bırakmış olsaydık Göksun’un buz kesen dağları erir, sicim gibi ıylım ıylım akardı..
Alperenlerin feryadını, Alperenlerin çaresizliğini ve tepkisini çok iyi anlıyoruz. Onları sevindirmek için gereken herşey yapılmıştır, ona da inanıyoruz!..
Geçikme, ihmal, suistimal var mıdır, mutlaka bu da araştırılacaktır. Yiğit bir insanın ölümü üzerine pazarlık olmaz, bence bu hainliktir, ihtimal bile vermek istemiyoruz...
Yanlış yerde arandı, yardıma gidenler bölgeye sokulmadı, bilgi kirliliği vardı. Aramayı yetişkin kadro yapmadı, ELT cihazı bozuktu gibi yapılan değerlendirmeler zaman içerisinde açıklığa kavuşacaktır. İnşallah kimsenin ihmali yoktur, “Kaderin cilvesidir, Takdiri ilahidir bu!” diye yorumlamak istiyouz!
GÜLE GÜLE KOCA REİS,
MEKANIN CENNET OLSUN!
“Beton çok soğuk, inan ki şimdi daha çok üşüyoruz!.. Güle güle Koca Reis güle güle..” Ne garip ki, sen gülerken biz ağlıyoruz. Neylersin ki, talihsiz kader bu!..
“Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyoruz. Durun kapatmayın şu pencereleri, güneşi kapatmayın. Beton çok soğuk üşüyoruz be koca Reis! Eminim ki, bugün seni uğurlarken de üşüyecek o yiğit insanlar.
Alperenlerin ağlamasın isterdik, Alperenlerin öksüz kalmasın dedik. Sen bir Anadolu Çoçuğu, biz Anadolu çocuğunu seven gönül erleriydik. Umudumuzu kaybettik be Koca Reis umudumuzu!..
Ne garip ki senin ölüm haberin birleştirdi bizleri. Hepimiz kendimizi kaybetmiş, kıran kırana, körü körüne kör bir dönüşün içine girmiştik. Adına seçim denilen bu rezalet ortamında çamur üstüne çamur üretmiştik.
Öyle ki artık birbirimizin yüzüne bakacak halimiz kalmamıştı. Kimi kavgalık, kimi mahkemelik, kimi kanlı bıçaklı olmuştu. Sen bitirdin, sen durdurdun bu kavgayı be Koca Reis!..
Şimdi birileri yiğitliğini, insanlık sevgini, siyasi üslubunu, ahlakını, milli ve manevi konulardaki duyarlılığını anlata anlata bitiremiyorlar. Televiyon ekranlarında onları izledim. Kimine güldüm, kimine ağladım, kimini de alkışladım. Senin kıymetini geç anladık be Koca Reis!...
Ne garip ki, işte biz böyleyiz; bir insanın kıymetini ancak öldükten sonra anlarız. Yazık ki, ölüm fermanından sonra çıkan affın hiçbir değeri yoktur!..
Evet, bugün Alperenler, BBP camiası, sevenleri, ülküdaşları, dava arkadaşları ve bütün Türkiye onu saygıyla-hürmetle ıstırahatgahına uğurlayacaklar. Gönlümüz, yüreğimiz onunla birlikte.
Bugün Ankara’da bulunmasak da bir elimiz onun salacasından tutacak, elimizi uzatacağız, cenaze namazına birlikte duracağız ve o yiğit insanın tabutuna omuz vereceğiz!.. Çünkü bugün yüreğimiz Ankara’da olacak.
Evet dostlar, dava adamları, yiğit insanlar kolay yetişmiyor! Lider kolay yetişmiyor! Gönüllere girebilmek zor, binlerce-milyonlarca insanın kucakladığı, gönül verdiği insan olmak zor...
Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimiz temiz, dürüst ve seviyeli bir siyasetçi profili çizmişti. Bu seviyeyi biz de alkışlıyoruz. Onu için “Kötü bir siyasetçiydi!” diyebilen var mı? Hayır asla o dürüst bir siyasetçiydi. Allah gani gani rahmet eylesin!
Güle güle be Reis!.. Gidişin bizleri ağlattı! Ayrılık böyle olmamalıydı. Kuş konmaz, kervan geçmez karlı dağlarda işin neydi be Koca Reis!..
Biz seni Ankara’da görmek istiyorduk. Biz seni Türk Dünyası’nın başında, Türk Dünyasının Lideri olarak görmek istiyorduk. Bizi ağlattın be Koca Reis!.
Güle güle mekanın cennet olsun! Peygamberlere komşu olursun inşallah...
Ahmet sargın---- Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Başkanı
YORUMLAR
Başkana ve beraberinde kaybettiklerimize bin selam olsun...
Muhsin YAZICIOĞLU/Köyümün Beyefendi Siyasetçisi (A.D)-Ş
-Evet BBP Gn.Başkanı sevgili,Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşamının son yıllarında başından geçen bu dördüncü kaza.
-Aslında tıpkı Eşref Bitlis paşanın bizlere yaşattığı o soru işaretini yaşamıyor değilim...
-Muhsin Başkanın helikopter kazası SUİKAST ihtimalini fazlası ile güçlendiriyor.Üstelik A takımı ile beraber iken.
-Genç/dinamik/dürüst/çok sevilen ve örgütlenmiş gençliği ile geleceğe siyasi damgasını vuracak alternatif lider...
-Derin devletin kendisinde/Çatlı gibi gizli sırları olan biri/yaşamı bazılarını fazlası ile tedirgin ediyordu.Hele de 12 Eylül’ün gün ışığına çıkmamış gerçekleri/sebepsiz işkenceler.
Sınır dışı edilenler/Aç-açık bırakılanlar,dağlarda kol gezenler için hazırlanan alt yapının mimarlarına dair bir çok şey kayıtlarında mevcuttu.
-Bilindiği üzere Muhsin Başkan 12 Eylül’de Haluk Kırcı ve Maraş olayları ile ilişkilendirilmiş.Akıl almaz işkencelere maruz bırakılmış/5.5 yılı hücre hapsi olmak üzere 7.5 yıl Mamak Cezaevinde tutuklu kalmıştı.Ancak;Yazıcıoğlu bu 7.5 yılın sonunda mahkemenin gerekçeli kararı ile SUÇSUZ bulunmuş/Serbest bırakılmıştı.Dolayısı ile Siyasetimizin o genç/dürüst/yiğit KÖY BEYEFENDİSİ boşuboşuna gençliğinin en güzel yıllarını işkenceler/hücre hapsi ve tutuklulukla geçirmiş oldu.
-Tahliyesinin ardından hukukçuları AİHM ’ne baş
vurmak istedilerse de,Muhsin Başkan bunu kesinlikle redetti.Vatanımı seviyorum/Vatanımı asla başka ülkelere şikayet etmem söz konusu olamaz diyerek tüm ısrarları/önerileri redetti.
-Şimdi bu suikast değilse / ne...?
-Bir Gen.Baş.na tahsis edilen helikopter tüm teknik testlerden geçmeden kontak çevirirmi hayır/üstelik pilot 35 yıllık deneyimli asker kökenli rütbeli emekli bir pilot.
-Dünyada en az görülen kaza şekli /helikopter kazaları.Ülkemiz de bir Paşa/ardından bir Gn.Başkan...düşünmeğe başlasak iyi olur.
-Siyasetçilerimiz dinleme cihazlarına milyonlarca dolar ödeyebilme gücüne sahipken/bu ülke de bir çok kişi dinlenmek kaydı ile terörist addedilirken/dağ da düşen ve sadece 50 km.lik alanda bile 2 günde ikibin kişilik hem sivil/ hem askeri ekiple aranarak/bulunamayan helikopter enkazı da yüzyılımızın utancı olarak tarihe geçecektir.
YAZICIOĞLU’nun Mamak’ta yazdığı son şiir
ÜŞÜYORUM
Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..