- 297 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VURGUN YEMEK
VURGUN YEMEK
İçeride bir çığlık saklı dururken, zamanı dingin kelimelere hapseden bütün konuşmalar susmak ile eş anlamlıdır. Fiil ve eylemlerimizin ekserisi olumlulu halleri olumsuz hallerine yakın seyreder.
Kalben, Ruhan fiziki yapısıyla gidenlerin kalışı yaygın bir durum iken, gevezelik yapan, bir türlü meramına ulaşamayıp da saatlerce konuşanların, içindeki mevzuya ulaşamayanlarında susmakla eş değerde olduğunu söylemek zor olmasa gerek. İç dürtülerimizin itelediği, içimizi kemiren duyguların yoğunluğu her kelimeye nefes harcayan bir durumda konuştuğumuzu kim söyleyebilir.
İçindeki çığlıkları nefesi çıktığı kadar derununda haykıran, zamanı dingin kelimelere hapseden bütün konuşmalar susmakla eş değerdir. Bir mevzuya girmek ve anlatmak, bir kitaba giriş yapmak kadar zor. Urfa’ya bir kitap kampası yapmıştık. Oraya gittimizde sıra gecesi yapılacak dediler. Bir sürü saz ve enstrüman eşliğinde bayağı bir giriş çalışması yapılmıştı. Bende şimdi bir giriş faslı yapayım dedim. Evet, nasıl ki saz heyeti çalgıcıları giriş taksiminde kabiliyetlerini beyan ederlerse burada da bir miktar kalemin maharetine hizmet ediyor hissi var, kabul ediyorum. Evet ne yapsam, taksimde yapsam başlangıçta yapsam ara taksimde yapsam bir türlü esas mevzuya inemiyorum.
Ana meseleye kendimi bir türlü hazırlayamıyorum. Derin ve uç hisleri hedef alan güfteler ve besteler o duyguya geçişi sağlayan giriş taksimleriyle dinleyiciyi en derine ya da en zirveye hazır hâle getirirler. Kendini hazır hale getirip gerekli teçhizat ile donanmayan dalgıçların derinlere inmesi ve dönmesi vurgun yeme ihtimalini nasıl artırıp da rahatsızlık veriyorsa, mevzulara dalmak derinlerine inmek ve geri dönüşünde vurgun yemekte ihtimal dairesindedir.
Yüksek ya da derin bir duygu ya da anlama insanı ulaştırdığınızda, normal seviyeye inişte birtakım marazlar meydana gelebilir. Bu yüzden esere yumuşak geçiş sağlayan giriş taksimleri son derece kıymetlidir. Düşünceleri ve duyguları harekete geçirirken olumlu olumsuz oluşlarını ayırt etmek çokta kolay olmasa gerek ve büyük yanılgıya düşebiliriz.
Bir türküde ‘’Gezme tanıdık yerde gezme izinden tanırım seni’ ’diyor. Ya bazı okucularım bana herhalde bu türküyü mırıldanırlar. Biliyorsunuz; bugün içinde yaşamakta olduğumuz asır, yirmi birinci asırdır. Yirmi birinci asra ise, medeniyet ve konfor asrı ismini veriyorlar. Bundan on yedi sene evvel Türklük camiası da bu medeniyet asrının bütün icaplarını kabul zaruret ile en büyük bir inkılâp geçirdi. Şüphesiz bu inkılâba muhtaçtık. Elbette ilânihaye Avrupa medeniyetinin seviyesinden aşağı mevkide kalamazdık. Fakat arkadaşlar, burada bir noktaya nazarı dikkatinizi celbedeceğim; medeniyet diyorlar ve diyoruz. Bu kelimenin anlamı nedir? Bu mefhumdan anlaşılan şey nedir?
Tek bombası yere düştüğü vakit elli kişiyi birden öldüren, muazzam bir bombardıman tayyaresi… Fosken, İperit gibi müthiş zehirleri ihtiva eden çeşit çeşit gazlar. Yüz kilometre giden ve gittiği yerde, koca bir apartmanı içindekilerle beraber yerin dibine geçiren bin kiloluk gülleler… İşte bunlar, hep medeniyetin tarifi içindedirler
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhattim var.
Ulusun korkma nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin Tek dişi kalmış canavar.
Şair Mehmed Akif’in (İstiklal Marşımızı) şu mısrasını hatırlamamak ise ne imkânsız! Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Beri tarafta, zahiren, inceyi, güzeli, zarifi temsil ettiği halde, hakikatte, insanı sinsi tesirlerle manen harap eden şu şeyler: İfrat derecelerde alkol kullanmak, kumar oymak, kadınla iştigal… Bunlar da hep medeniyetin tarifi içindedirler.
Mehmet Akif’in medeyet dediği tek dişi kalmış canavar ‘’ifadesinde kastettiği şey “medeniyet” kavramının eksikliği değil, bu kavramı sahiplenen ve kendilerine yakıştırılanlarca anlamını kaybettiği iddiasıdır. Ve çok da haklıdır.! Batı’nın, özünde medeniyetle uzaktan yakından alâkası olmadığı gerçeğidir. Batı ile eşleştirildiğinde medeniyet kavramı genel kabullere göre bir kan emici, can yakıcı, ölüme götüren canavarla eş değerdir. Demek ki her anlam her durumda aslını yansıtmıyor. Eylemler bazen olumsuz anlamlarına yakın olduğu gibi, sıfatlar ve isimler de bazen tam zıddına işaret edebiliyor.
Her şeyi görünüşte çok iyi olan batının içi çürümüş, dişleri dökülmüş protez diş kullanıyor. Çok enerji harcamaya gerek yok dişlerini sökmeye. Bir yumruk düşlerini döküp düşürecektir. Batıyı yenmek kolay fakat düşmanı küçümsemek uygun değildir. Her ne kadar tek dişi kalmış olsada birlik ve beraberlik önemli Batıya karşı yek vücut tek yumruk olmak bizi daha güçlü kılacaktır. Batı mazlum ülkeleri sömürerek teknolojide ilerledi. İlerledi fakat bu teknoloji onları pek mutlu etmedi. Zira sömürülen ülkeler bir bir uyanıyor. Birbirlerine yaslanıp güç birliği yapıyor buda tek dişi kalmış canavarı korkutup telaşa düşürüyor.
Sosyal medyanın gelişmişliği onları telaşa düşürdü. Evet teknolojinin gelişmesi onların sömürüsünü artırsada mazlum ülkelerinde uyanmasına yardımcı oldu. Bu sayede batı masallarından uyanan yüz binler var artık. Bu yüzyılın insanı ilerleyen sosyal iletişim gelişmesiyle kimin katil ve terörist, kimin insan ve medenî olduğu gerçeğine çok daha yakın bir yere geldi.
Batı canavarı sömürdüğü ülkelerin yeraltın kaynaklarını kültürlerini dillerini dinlerini ve kimliklerinide sömürdü. Dinsiz kimliksiz ve kültürsüz kaldılar. Önce gitti ve bir bölgenin insanlarını öldürdü, eziyet etti ve de o bölgenin nimetlerinden faydalandı. O nimetlerle cebini doldurdu ve teknolojide yükselişi sağladı. Bu gayretle kendi cinayetlerini de ortaya koyacak platformu kendi elleriyle peyda etti.
Artık canavar çıplak! Evet, onlar sömürdü, öldürdü ve “Kazandık” sandılar. Kazandıklarıyla teknolojide ilerlediler. Bu ilerleme ile kendilerini ayan ettiler. Zalim mazluma tuzak kurdu kurmasına da ayette ne diyordu? Onların tuzakları işledi mazlumları öldürdü. Allah ‘’Tuzak kurucuların en çetinidir’ ’Allah Onların kurduğu tuzaklarıda başlarına çevirecek’’Allah tuzakları bozanların en hayırlısıdır’’Ölüme giden bu kaybedişte yaşamak neye fayda verir. Herkesin ölümü kendi rengindedir. Avrupalı vahşinin rengi kendine mazlumun ölüm rengide kendinedir. Bu iniş ve çıkışlarda (vurgun yiyen yine batı) olacaktır.============AR===================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.