- 952 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ESKİ AYAKKABILI ÇOCUKLAR
Deniz Gezmiş, idam sehpasına çıkmadan önce zincirlerini çözen adama şunları söyler:’’Postallarımın bağını bile bağlamaya vakit bırakmadan beni apar topar buraya getirdiler. Sehpada bu haliyle postallarım ayaklarımdan düşecekler. Onları bağla...’
Yusuf Aslan’ı asarlar Deniz Gezmiş’in ardından...Ve Hüseyin İnan’a gelir sıra...Beyaz idam gömleği giydirilmeden önce avukatlarına seslenir, idam sehpasında:’’Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım’’ diye haykıran Hüseyin İnan;’’Ayağımda bu beyaz lastik pabuçlar var, ayakkabılarımı giymeme fırsat vermediler, çullanırcasına, adeta havalandırarak apar topar getirdiler, babama söyleyin. Bu lastikleri gördüğü zaman, ayakkabısı yokmuş diye üzülmesin. Hücrede kalan ayakkabılarım Askeri Cezaevi’ne hediyem olsun.’’
Ben hatırlamıyorum, teyzem anlatır: Beş, altı yaşlarındaymışım. Bir bayram günü ayağımda yeni alınan ayakkabılarla sokak kapısının eşiğine oturmuş, mahalledeki çocukları da karşımda sıraya dizmişim. Bayramlaşmak için bize gelmekte olan teyzem, sulu boya ile çocukların ayakkabılarını boyadığımı görünce, fırçayı elimden almış, ve yaptığımın doğru olmadığını söylemiş.
Yanıtım hazırmış: ’’Benim ayakkabılarım yeni ve rengarenk. Onların ki ise eski. Neden onlarında, güzel ayakkabıları olmasın?
YORUMLAR
Yazı çok duygulandırdı.
Dost başa, düşman ayağa bakar derler.
Benim annemin babası ayakkabıcıydı.
Biz onlara gittiğimizde bize yeni bir ayakkabı giydirirdi.
O zamanlar biz çocukken naylon ayakkabı giyerdik.
Ağababamızın o deri ayakkabısı çok hoşumuza giderdi.
Benim de uçan ayakkabılar diye bir masalım var.
Buraya yazmadım galiba.
Güzel bir yazı
Tebrikler Çetin bey,
selamlar saygılar..