- 10239 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
OSMANLI DEVLETİNİN YIKILMASI-İNGİLİZ AJANI HAMPER'İN HATIRALARI.....
İslamdan önceki hak dinlerden biri Musevilik sonradan Yahudilik adı verildi diğeride İsa as.ın getirdiği İncile inanan İsevilik dir.Zamanla bu hak dinler aslından uzaklaşmış kitaplara insan sözleri karışmış tek incil m.425 senesinde İznikte toplanan Konsül tarafından dört adede çıkartılmıştır.Yüzlerce İncil ancak dörde indirilebilmiştir.
Yahudi ve hristiyanlara kendilerine kitap verildiği için ehl-i kitap adı verilir.Bunlar sonradan bozulan kitapları dolayısıyla Allaha şirk koştukları için müşrik oldular.
Allahın peygamberine ilahlık izafe ettiler.Uzeyr Allahın oğlu İsa Allahın oğlu anne baba ve kutsal ruh hezeyanında bulunup Allahı üçlediler.
Teslis inancı dolayısıyla bugünkü İsevilikte Musevilik de hak din olmaktan çıkmıştır.Bugünkü hristiyan ve yahudilerin bir kısmı Hz.Muhammed as. inanmadıkları için de kafir oldular.
İslamiyet gelince Ehl-i Kitap yahudi ve hristiyanlar ortak plan yapıp harekete geçtiler.
İslamiyeti yıkmak için tüm Avrupalılar ve en başta İngilizler misyonerlik cemiyetleri kurdular.Akla hayale gelmeyen yahudi-Bizans oyunlarıyla müslüman ülkelere saldırdılar.
***
Batılı oryantalistler Müslümanlar Tarafından kabul görmeyince bir çok Hristiyan Zeki Öğrencileri Müslüman kimliği ile okutup İslami ilimler Alanında uzman yapmışlar bu yöntem o derece etkin olmuş ki çeşitli kürsülerde vaaz veren bir çok gayri Müslüm yetiştirmişlerdir.
İngiltere’de Doğmuş protostan bir Aileye mensub 13 yaşına kadar sıkı bir hiristiyan Eğitimi Alan Nebit
1834 yılında İnanç sistemini İslam kültürünü ve Türkleri daha iyi tanımak için İstanbul’a Ingiliz büyük Elçiliğine göndermişler.
İngiliz Büyük Elçisi bu Çocuğu kimsesiz diye İngiliz büyük elçiliğinde Hizmetcilik yapan Hüseyin Ağaya vermiş İngiliz büyük Elçisi Hüseyin Ağaya her Ay 5 lira Aylık bağlamış.
Hüseyin Ağa ingiliz çocuk Nebitin Adını Değiştiriyor adı Tahsin efendi oluyor.Çevredeki İnsanlarında Tahsin olarak Tanıdığı Nebit, İki yıl kadar kaldığı Hüseyin Ağanın yanında hem Türkçeyi öğrenmiş hem de Müslüman bir Ailenin yanında ilk Eğitimini almış.
Daha Sonra Fatih Dersiamlarından Hopa’lı Ömer Efendiden ders Almaya başlar.İngiliz Tahsin Derslerine o kadar iyi çalışıyorki Müslüman Talebelerden daha basarılı bir ögrenci olmuş,artık Molla olmuştur...
İngiliz Tahsin bir gün Hocasına İngiliz büyük elçiliğinde Çalışmak istediğini Söyler,Hocası Şaşırır çünki İslâmî bilgilerindeki derinlikten bilgisinden dolayı İngiliz Nebit Molla Tahsinin Şeyhul islam yada Fetva Emirliğine Tayin edilmesi bekleniyordu...
Tahsin Olan İngiliz Nebit İngiltere Büyük Elçiliğine gider ve daha Sonra İngiltere hükümeti Molla olan İngiliz Nebiti görevli olarak başka Müslüman bölgelere gönderir.
Erzurum Atatürk ünüversitesi Merkez Kütübhanesi Seyfettin özge.K.18669 Numarada olup 138 sahifeden oluşmaktadır...Sayfa 140
***
İslam’ın en büyük düşmanı İngilizlerdir. İslamiyet’i bir ağaca benzetirsek, başka kafirler, fırsat bulunca, bu ağacı dibinden keser. Müslümanlar da bunlara düşman olur.
Fakat, bu ağaç bir gün filiz verebilir. İngiliz böyle değildir. Bu ağaca hizmet eder, besler. Müslümanlar da onu sever. Fakat gece kimse anlamadan köküne zehir sıkar. Ağaç öyle kurur ki, bir daha süremez. “Vah vah, çok üzüldüm” diyerek Müslümanları aldatır.
İngiliz’in İslam’a böyle zehir salması demek, para, mevki ve kadın gibi, nefsani arzular karşılığında satın aldığı yerli münafıkların, soysuzların elleri ile, İslam alimlerini, İslam kitaplarını, bilgilerini ortadan kaldırmasıdır.
Tarih boyunca defalarca haçlı sürüleriyle Müslümanları yenemeyen batı dünyası, İslam’ı ve Müslümanları yok ekmek için çareler aramışlar ve bulmuşlar. Irk, dil, kabile ve soy farkı gözetmeden bütün Müslümanları tek çatı altında toplayan şey, ellerindeki Kur’an’dır.
Bu kitapta “Bütün müslümanlar kardeştir” denilmektedir. Bunların peygamberleri de: “Arabın, Arap olmayana; Arap olmayanın da Arap olana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır” (veda hutbesi) demektedir.
Bir de İslam dininin yeryüzüne hakim olması için cihad farzdır, Allah’ın emridir. Şehitlik denince ölüme koşa koşa giden bu insanlara silah gücüyle galip gelmemiz mümkün değildir. Öyleyse önce bunların birliğini dağıtalım demişlerdir.…
İngiliz istihbarat ajanı Hempher, “İslamı nasıl yok edelim” isimli kitapta bir bölümde bakınız neler demektedir: “…Fıkıh kitapları saf dışı edilerek, dinin doğrudan Kur’an’dan öğrenilmesi için yönlendirme yapılacak. Sonra, Müslümanları Kur’ân hakkında şüpheye düşürecek ve içinde noksanlık ve fazlalık bulunan tahrîf edilmiş her dilde Kur’ân tercümeleri hazırlayıp, diyeceksiniz ki:
“Kur’ân bozulmuş. Birbirini tutmuyor.” Aynı şekilde, hadisler hakkında da şüphe uyandırılacak. Ayrıca, Arap memleketleri dışında, ezân, namaz gibi ibadetlerin Arapça yapılmasını önleyeceksiniz…”
İşte bu planlar 250 sene önce yapılmıştı. Eski ABD Dışişleri bakanı Henry Kissinger: “Artık komünizm Amerika için bir tehlike değildir. Bizim için yeni ve en büyük tehlike İslam köktenciliğidir.
Dünyanın her yerinde Batı dünyası için tehlike olacak hızlı bir İslâmî gelişme var. Bunu mutlaka engellemeliyiz.
” İngiliz savunma (deniz) bakanı Churchill, (Çorçil) Çanakkale savaş sonrası Lordlar Kamarasında şöyle dediği rivayet edilir. Eline Kur’an-ı Kerimi alır ve:
“Biz Çanakkale’de Türklerle değil, onların Allahlarıyla savaştık ve Allahlarına gücümüz yetmedi. Müslümanların elinden bu kitaplarını almadan veya kitaplarından uzaklaştırmadan onlara bir şey yapamayız.”…
Başarılı olmuşlar mı? Ne dersiniz? Maalesef evet! Çünkü Kur’an’ımızı elimizden, sevgisini gönlümüzden aldılar. Türk, Kürt, Arap vs. diyerek birliğimizi parçaladılar.
Hadisleri kabul etmeyen birçok din adamı yetiştirdiler… Sağlam Müslüman kardeşim, sen ne yapıyorsun? Merhum Mehmet Akif’imizin şu mısraları seni hiç etkilemiyor mu?
Ey bütün dünya vemâ fîhâ ayaktayken yatan!Leş misin, davranmıyorsun! Bari Allah’tan utan Allah’a güvendim, de sen çıkma yataktan Mânâyı tevekkül bu mudur, hey gidi nâdân? Allah bütün ehli İslam’ı gaflet uykusundan uyarsın. Amin.
Adam topallayarak evine gelmiş. Oğlu sormuş: Baba niçin topallıyorsun? Gelirken bacağımı bir köpek ısırdı da onun için. Senin dişlerin yok muydu, sen de onu ısırsaydın ya! Oğlum o köpekti, köpekliğini yaptı, beni ısırdı; ben ise insanım. Ben de onu insanlığımı yaptım, bir daha ısırmasın diye ona ekmek verdim.
Son Osmanlı – Rus harbinde birkaç tane Türk Rusların eline esir düşmüşler. Bir rus generali tercümen aracılığı ile Türklere sormuş: Beni görüyor musunuz? Evet. Şapkamı görüyor musunuz? Evet. Çizmemi görüyor musunuz? Evet. Peki Allah’ı görüyor musunuz? Hayır Zaten yok ki! Olsaydı onu da görürdünüz.
Hafif bir suskunluktan sonra bir Tür askeri ayağa kalkarak sormuş: Arkadaşlar! Siz şu Rus generalini görüyor musunuz? Evet, Çizmesini görüyor musunuz? Evet, Şapkasını görüyor musunuz? Evet; Peki! Aklını görüyor musunuz? Hayır. Zaten yok ki! olsaydı görürdünüz..
***
İngiliz Müstemlekeler Bakanlığının her müslüman ülkeye gönderdiği casuslardan biri olan Hempher m.1713 senesinde Basra’da avladığı 14 yaşındaki Necid li Muhammedi senelerce aldatarak Vehhabi fırkasını kurdurdular.İngiliz Müstemlekeler Bakanlığının emri ile m.1737 senesinde tüm dünyaya ilan ettiler.
Ajan Hamper 1710 yılında İngiliz Sömürgeler Bakanlığının emriyle Mısır,Irak,İran,Hicaz ve Hilafet merkezi İstanbulda casusluk yapmak için gönderilen binlerce ajandan ajandan biriydi.
Amacı casusluk yaparak bilgiler toplamak,bu bilgileri rapor haline getirmek olan bu misyoner ajan oldukça başarılı bir performans göstererek adını İngiliz casusları arasına altın harflerle yazdırmıştır.
İstanbul’a gelerek bir marangozun yanında çalışmış bu süre zarfında Ahmet Efendi adındaki hocadan Türkçe,Arapça ve Kuran,tefsir dersleri almıştır.
Türkçe ve Arapçayı mükemmel Anadolu aksanıyla konuşan Hamper, buradan Basra’ya giderek Şeyh Muhammed Abdülvehhab isimli sonradan Arabistan’da Vehhabilik mezhebini kuran alim softasının dostluğunu kazanmış,zehirli fikirlerini ona aşılayarak zehirlemiştir.
İngiliz Sömürgeler Bakanı -Sizin başarınız Ülkemizin gelecekteki alın yazısını belirleyecektir.O halde elinizden geldiği ve gücünüzün yettiği kadar başarılı olunuz dediği ajanlarına oldukça güveniyor yılda birkaç kez biraraya gelerek onları yönlendiriyordu.
İngiliz ajanı Hempher de İstanbul’a gelip, başkentteki İslam inancını satır satır öğrenmişti.Sonra Bağdat’ta bir medreseye gidip "Ben Müslüman oldum" yalanıyla eğitime katılmıştı.
Tek amacı bu medresede İstanbul’daki inanca tavır koyan ve İslam’ı kafasına göre farklı yorumlayanları bulup, onları kışkırtıp kullanmaktı. Nitekim aşiret çocuğu Abdülvehhab’la tanıştığında maden bulmuş gibi sevindi.
Ona kadın bulmak dâhil her türlü ayarı çekip avucunun içine aldı, bugünkü deyimle kanka oldu.O Abdülvehhab eğitim bittiğinde Müslüman görünümlü İngiliz Ajanı kankasını bırakmadı.
Onu da memleketi S.Arabistan’a götürdü.Şehrin girişinde onbinler Abdülvehhab ve İngiliz ajanı Hempheri tezahüratlarla karşıladı.
Çünkü Abdülvehhab’ın babası aşiret lideriydi ve ölmüştü.Artık aşiretin lideri sapık fikirlere sahip Abdülvehhab’dı.
Hempher onu işleyerek S.Arabistan’da Vehhabilik mezhepini kurdu.
Şu an dünyada onca baskıya, sindirmeye ve zulme rağmen dinamizmini, canlılığını ve hayatiyetini sürdüren ve insanlığa umut ve ufuk verebilecek olan tek din İslam dinidir. Batılılar bu gerçeği gördüler ve o yüzden, komünizmden sonra, İslamı hedef seçtiler.
Bunun için şu iki şeyi yapmayı planlıyorlar: Birincisi, ne yapıp edip İslamı terörle, özdeşleştirerek mahkum etmek. Müslümanları terörist, zararlı kimseler olarak göstermek. İkincisi de, İslamın içini boşaltarak sadece ferdi bir inanç meselesi haline getirerek dünyaya, hayata ilişkin entelektüel, siyasi, ekonomik, kültürel taleplerini iptal etmeye çalışmak.
Bunu sağlamak için de, İngiliz Sömürge Bakanlığı Hıristiyan misyonerlerine üç asır önce şu gizli talimatı verdi:
1- İslâm alimleri, toplum nezdinde küçük düşürülerek saf dışı edilmelidir.
2- Peygamberin dinden maksadı sadece İslâm dini değildir. Hıristiyanların ve Yahudilerin dinleri de Müslümanlıktır. Çünkü kaynakları birdir. Bu konu ısrarla vurgulanmalıdır.
3- Müslümanlar ibadetlerden alıkonulmalıdır. “Allah’ın ibadete ihtiyacı olmadığı” gibi gerçekler her an onlara telkin edilmelidir. Böylece ibadetten soğumaları sağlanmalıdır.
4-Müslümanların kılık kıyafetiyle, yaşayışıyla, yazı, karikatür ve fıkralarla alay edilmeli.
5- Müslümanların ellerinde gerçek Kur’an’ın olmadığı... Hadislerin uydurma olduğu söylenmeli... Ve onlar Kur’an ve Sünnet hakkında şüpheye düşürülmelidir.
Özetlemek gerekirse, Hıristiyan aleminin hedefi, dinin temeli olan iman esaslarını bildiren kelâm ve fıkhı ilmini yok edip, İslamiyeti emir ve yasakları olmayan bir hümanizma, bir felsefi ahlâk sistemi haline getirmekti...
Osmanlıyı bölüp parçalamak için iki önemli nokta olduğunu gördüler:
1.Müslümanlar arasına nüfuz ederek ayrılık çıkaracak noktaları bulmak.
2.Zayıf oldukları noktalarda tefrika ve anlaşmazlık icad etmeye çalışmak.
İnsanlar arasında ihtilaflar şu beş nokta üzerinden çıkar.Renk,kabile,arazi,Din ayrılığı ve Milliyet ayrılığı insaları ayrıştıran hususlardır.
Hamper Şeyh Muhammed’e nüfuz etmek için Abdülkerim Hoca ve Safiye,Asiye adlı ajan kadınlarla temas kurdurup onu ellerinin arasında istediği gibi şekillendirir.
Ajan Hamper birgün İstanbul üzerinden Londraya Sömürgeler Bakanı ile görüşmeye gider.
Bakan onu bir salona götürür.İçerde masada çalışan ikili şahısları tanıyacak gibi olur.
Osmanlı Padişahı,İran Şahı,Bağdat Eyaleti Valisi,Şeyhulislam,Necefdeki bir müctehidin benzeri,Şii bir alimdir bunlar.Herbirinin hususi katipleri vardır ve müzakere yapmaktadırlar.
Bunların kim olduğunu sorar.
Bunlar o kişilerin birebir aynısıdır,insan tabiatı gereği suretlerle akıllar birbiriyle uyuşurlar.
Biz Osmanlı ile bir anlaşma yapacağımız veya bir savaş yapacağımız zaman bu şahısların görüşüne başvuruyoruz.
Neticede olan hadiselerde çok az bir fark oluyor.Bazende yerlerine bunları koyuyoruz.
Bunlara bende sualler sordum bana % 70-80 doğru fikirler verdiler.
(Benim tanıdığım bir yaşlı amca var,bir de tv de bir dizide oynayan şahıs var,konuşması,aksanı birebir aynı,fizik olarak da aynı,bu tezin doğru olduğunu düşünüyorum.İnsanlar çift yaratılmışlardır,hatta bir çok benzeri de olabilir.)
***
Londrada bir ay dahâ kaldıkdan sonra, tekrâr Necdli Muhammed ile görüşmek üzere, Irâka gitmek için nâzırlıkdan emr aldım. Sefere çıkarken, sekreter bana:
(Necdli Muhammed hakkında bir ihmâlkârlık yapmayasın! Câsûslarımızın gönderdikleri raporlardan anlaşıldığı vech ile, Necdli Muhammed, plânlarımızı gerçekleşdirmek için, çok münâsib bir ahmakdır.
Necdli Muhammed ile açık konuş! İsfahânda ajanlarımız, onunla açıkça konuşmuş, o da, isteklerimizi bir şart ile kabûl etmişdir.
Onun şartı şudur: Fikr ve görüşlerini açıklayınca, kendisine saldırması muhakkak olan, devlet adamlarından ve âlimlerden kendini korumak için, kâfî derecede mal ve silâhla takviye edilmesi, memleketinde kendisine küçük de olsa, bir beylik kurulmasıdır.
Nâzırlık da, bu şartları kabûl etmişdir dedi.
Bu haberin verdiği sevinçle, az dahâ uçacakdım. O zemân, sekretere bu husûsda, ne yapmam îcâb etdiğini sordum. Cevâbında, (Necdli Muhammedin tatbîk etmesi için, nâzırlık ince bir plân hâzırlamışdır, şöyle ki:
Bütün müslimânları, tekfîr edip, onları öldürmenin, mallarını ellerinden almanın, nâmûslarına tecâvüzün, erkeklerini köle, hanımlarını câriye yapıp, köle pazarlarında satmanın halâl olduğunu söyleyecek.
Mümkinse, Kâ’benin bir put olduğu için, yıkılmasının lâzım olduğunu belirtecek. Hac ibâdetini ortadan kaldırmak için, kabîleleri hâcılara saldırtıp, mallarını ellerinden almağa ve onları öldürmeğe teşvîk edecek.
Put, kendisine ibâdet edilen, secde edilen, herşey yalnız kendisinden istenen şeylere, heykellere denir. Müslimânlar, Kâ’be için secde etmez. Kâ’beye karşı olarak, Allahü teâlâya secde ederler. Her nemâzda, Kâ’beye karşı secde etdikden sonra, (Fâtiha) sûresini okurlar.
Bu sûrede, (Ey! Âlemlerin yegâne [bir] olan Rabbi! Biz yalnız sana ibâdet ederiz. Herşeyi yalnız senden isteriz) denilmekdedir.
Müslimânları, Halîfeye itâ’at etmekden men’ etmeğe çalışacak. Onları Halîfeye karşı isyân etmeğe teşvîk edecek ve bu iş için, ordular hâzırlayacak. Her vesîle ile, Hicâz eşrâfı ile harb etmenin ve onların nüfuzlarını azaltmanın lâzım olduğunu yayacak.
Mekke, Medîne ve diğer İslâm memleketlerinde bulunan türbe, kubbe ve mukaddes yerlerin put ve şirk olduklarını söyliyerek, yıkılmalarının lâzım olduğunu i’lân edecek. Mümkin mertebe, Muhammed Peygambere, Halîfelerine ve bütün mezheb büyüklerine hakâret olunmasına vesîle olacak.
İslâm memleketlerinde mümkin mertebe ihtilâl, zulm ve anarşiyi te’mîn edecek.
Hadîslerde yapılmış olduğu gibi, ilâve ve noksanlıklarla, tahrîf edilmiş bir Kur’ân neşr etmeye çalışacak.
Meşhûr ve mu’teber kitâblardaki, hadîs-i şerîflerde ilâve ve noksan var demek, büyük iftirâdır. Binlerce hadîs âliminin, hadîs-i şerîfleri nasıl topladıklarını öğrenen bir kimse, böyle çirkin yalan söyleyemez ve böyle yalanlara aslâ inanmaz.
Sekreter, yukardaki altı kadar maddelik plânı söyledikden sonra: (Bu büyük program seni korkutmasın. Çünki vazîfemiz, islâmiyyeti yok etme tohumunu atmakdır.
Bu işi tamâmlayacak nesiller gelecekdir. İngiliz hükûmeti, sabr etmeyi ve adım adım yürümeyi âdet edinmişdir. Büyük ve baş döndürücü islâm inkılâbını yapan Muhammed Peygamber de, sâdece bir insan değil miydi? İşte bizim Necdli Muhammed de, Peygamberi gibi, bu inkılâblarımızı gerçekleşdirmeğe söz verdi) dedi.sayfa.73-74
***
Müslümanları incelediğimde zayıf oldukları noktaları tesbit ederek Londra’ya bunları bir bir ilettim.
Sünni-şii ihtilafı,cehalet ve okur-yazar azlığı,taassub,maddeye önem vermeme,ahirete özlemve değer verme,cennet özlemi,idarenin zulüm ve istibdat uygulaması,güvensiz yollar,salgın hastalıklar,şehirlerin harabe oluşu,Devlet dairelerinde başı bozuk idareler,yoksulluk,işsizlik,silahların eski oluşu,kadınların önemsenmemesi,şehir ve köylerin bakımsız oluşu hemen tesbit edebildiğim hususlardı diyordu Ajan Hamper.
Halbuki Yüce İslam Dini bunların tam aksini temel ilke,ahkam ve düsturları ile müslümanlara öğütlemekteydi.
***
Hamper müslümanları birarada tutan unsurlarıda tesbit etmiştir.
Bunları yok etmek müslümanları birbirinden ayrıştırır diye rapor göndermiştir.
Bugünde aynı noktalar müslümanların başarısını artırmaktadır.
Müslümanların kavmiyete önem vermemesi,faiz,ihtikardan kaçınmaları,domuz eti yememeleri,Din alimlerine sevgi ve saygı duymaları,Halifeye saygı ve bağlılık,
Cihadın farz oluşuna inanmaları,İslamın diğer dinlerden üstün olduğuna inanmaları,ŞiilerinHavra,sinagog,kilise gibi ibadet yerlerine karşı çıkmaları,Namaz,oruç,hac,zekata çok değer vermeleri,
İman ve ihlasla islama bağlılık,aile bağlılığının güçlü olması,kadınların başının kapalılığı,zinadan kaçınma,cemaatle namaz kılmak,din alimlerinin mezarlarına saygı duyma,kabirleri ziyaret,
Seyyid ve Şeyhleri sevmeleri,emri bil maruf yapmaları,birden fazla evlilik,helal ilişki yapmaları,kafirleri hidayete erdirmenin sevap olduğuna inanmaları,İyilik,hayır hasenatı önemseme,
Kuran ve hadisleri muhafaza ve önemsemenin müslümanları başarıya götüren unsurlar olduğunu bildiriyor.
İngiliz Sömürgeler Bakanlığı emrinde çalışan Ajan Hamperin müslümanlar hakkında hazırladığı raporlar dikkat çekicidir ve geçen süre zarfında nasıl başarıya ulaşmış olduklarını göstermektedir.
Müslümanları ayrıştırmak sömürgeleştirmek için:
1.Müslümanlar arasında Sünni ve Şii ihtilafı çıkartılmalı.
2.Cehalet ve bilgisizliği artırarak devam ettirmelidir.
3.Tembelliği teşvik etmeli,çalışkanlığa mani olunmalıdır.Televizyon,sinema,futbol,festivaller,kahvehaneler ve kumar yaygınlaştırılmlıdır.
4.Dervişvari münzevi hayatı yaymalı,bunu öven yayınlar hazırlanmalı.
5.Halifeyi,Sultanı,Dört Halifeyi ve Emevileri,Abbasileri kötülemeli..
6.Seyahat özgürlüğü kısıtlanmalı,terör ve fitne çıkartılmalıdır.
7.Sağlık hizmetlerinin yayılması önlenmeli,kadercilik aşılanmalı,batıl inanışlar ,hurafe yayılmalı..
8.Yoksulluk,kıtlık,imarsız şehirlerde hayat sürmeleri sağlanmalıdır.
9.Fitne ve kargaşalık körüklenmelidir.
10.Yangın,baraj yıkma,gemi yakma,camii yakma eylemleri yapılmalı.
11.İçki,fuhuş ,kumar saraylara sokulmalı,eğlenceden devleti idareyi unutmaları.
12.Su kaynakları azaltılmalı,pislik,perişanlık artırılmalıdır.
Müslümanların güçsüz duruma düşüp geri kalması için:
1.Müslüman milletlerdeki ırk ve milliyet duyguları uyandırılmalıdır.
2.Din alimleri ve hocalar Şeyhler üç kağıtçı,düzenbaz,yalancı olarak gösterilmeli itibarsızlaştırılmalıdır.
3.Bu zamanda cihat olmaz fikri aşılanmalıdır.Kafirler de cennete girecek propogandası yapılmalıdır.
4.Bütün dinler birdir,İbrahimden gelmedir,Hepsinin adı islam olmuştur,hristiyanda,musevide bir yerde ibadet etmeli fikri aşılanmalıdır.
5.Birarada olan ibadethaneler yapılmalıdır.Üçü bir alanda olmalıdır.
6.Peygamberin yahudileri kötüleyen hadisleri uydurma denmeli,Peygamber ve Talha ra.yahudi hanımlarla evlendi demelidir.
7.İbadetlerin luzümsuz olduğu,namaz ve nikahın gereksizliği aşılanmalıdır.
8.Zekat,öşür,ganimet,ıskat,devir ve humsun olmadığı,hocaların bunları kendilerine kaynak sağlamak için çıkardıkları fikri,tiyatro,vs.ile aşılanmalıdır.
9.İslamı ve müslümanı gerici,çağdışı,yobaz olarak göstermelidir.
10.Baba,evlat,Hoca-talebe ilişkisi yayınlarla bozulmalıdır.
12.Müslüman kadınların tesettürden vazgeçmeleri için gayri müslüm kadınlar açık,dekolte gezmeli ve moda yaygınlaştırmalı,müslüman kadınlar evlerinden çıkarılmalıdır.
13.İmam ve cemaate yönelik ithamlar yapılarak cemaat namazları kaldırılmalıdır.
14.Mübarek zatların ziyaret edilen türbeleri kapatılmalı vesile edinmek küfürdür fikri yayılmalı,kabir ziyaret eden dinden çıkar fikri aşılanmalıdır.
15.Emri bil mağruf kaldırılmalı,her koyun kendi bacağından asılır.İsanın dini İsaya,Musanın dini Musaya denmelidir.
16.Nesli kontrol etmeli,birden fazla evlilik yasaklanmalı,müslümanların töre,örf ve adetleri yokedilmelidir.
17.Kur’anın gerçek olmadığı değiştirildiği,eksik ve fazla ayetler olduğu fikri sokulmalı bunun için eksik Kur’anlar basılmalıdır.
***
İngiliz Sömürgeler Bakanlığı emrinde çalışan Ajan Hamperin Müslümanlar hakkında hazırladığı rapor;
Müslümanların kuvvetli noktalarını tahrip etmek için:
Müslümanlar arasında Sünni ve Şii ihtilafı çıkartılmalı.
Fitne ve kargaşalık körüklenmelidir.
Müslüman milletlerdeki ırk ve milliyet duyguları uyandırılmalıdır.
İslamı ve müslümanı gerici,çağdışı,yobaz olarak göstermelidir.
İslam ülkelerinin arazileri gayri müslimlere sattırılmalıdır.Uyduruk mezhep ve inançlar çıkartılmalı,sapık görüşlü alimler yetiştirilerek bunlara itibar verilmeli etrafına saf müslümanların pervane olması sağlanmalı gereken finans temin edilmelidir.
Tembelliği teşvik etmeli,çalışkanlığa mani olunmalıdır.Televizyon,sinema,futbol,festivaller,kahvehaneler ve kumar yaygınlaştırılmlıdır.
Cehalet ve bilgisizliği artırarak devam ettirmelidir.
İngiliz Sömürgeler Bakanlığı Sekreteri, biz Müslümanların bir türlü göremediği oyunun ana temasını kısaca şöyle özetliyor;
"Sekreter, Irak seferine çıkmadan önce, bana dedi ki:
(Hempher, bu sefer vazifen, bu ihtilafları iyice tanımak ve bakanlığa bilgi vermektir. Müslümanların arasındaki ihtilafı şiddetlendirebilirsen, İngiltere’ye en büyük hizmeti yapmış olacaksın.
Biz İngilizler, refah ve saadet içinde yaşamamız için, bütün dünya devletlerinde ve sömürgelerimizde tefrikalar çıkarmak zorundayız. Osmanlı Devletini de ancak böyle fitnelerle yıkabiliriz.
Böyle olmazsa, sayıca az bir millet, sayısı çok olan bir millete nasıl hüküm edebilir?
Bütün gücünle, zayıf noktaları ara bul ve oradan içeriye gir. Bilmiş ol ki, Osmanlı Devleti ve İran, zayıf devrelerini yaşıyorlar. Bunun için, senin vazifen, idarecilere karşı isyana sevk etmektir!
Tarih, “Bütün inkılapların, halkın ayaklanmasından kaynaklandığını göstermiştir”.
Müslümanların birlik beraberliği kuvvetleri dağılınca, onları rahatça imha ederiz.)
İngilizler dün dile getirdikleri cümlelerle adeta bugün yaşananları da özetliyordu bizlere.
Hep diyoruz ya, Neden hep Müslümanların kanı akıyor ya da Neden daima Müslümanlar birbiri ile çatışıyor?
Bu suallerin cevabını İngilizler yıllar önce vermiş lakin bizler ısrarla hala daha bu suallerin cevaplarını aramaktayız.
İngiliz Sömürgeler Bakanı bize dönerek:
Bir İran Atasözü derki:Öncekiler ekti biz yedik,şimdi biz ekiyoruz,gelecekteki çocuklarımız yesinler diye.Ben size müjde veriyorum.Bir asır sonra istediklerimize kavuşacağız arkadaşlar!!!
Ajanların hazırladığı raporun bir başka parçasıda bölme-parçalama siyasetidir.
İngilizler bunda da çok başarılı olmuşlardır ne yazıkki.Büyük Devletleri önce birçok parçaya ayır,başlarına birer Vali ata,sen uzaktan yönet,sömürgelerin herşeyini sömür dur.Avustralya,Hindistan,Pakistan,Afrika,Ortadoğu yıllarca sömürülmemiş midir?
Rapordan çarpıcı maddeler:
1.Rusya ile Türki Cumhuriyetleri istila konusunda işbirliği.(Azerbaycan,Kırım istilası...)
2.İran-Osmanlı anlaşmazlıkları körüklenmeli,böl ,parçala yoket planı uygulanmalıdır.
3.İslam ülkelerinin arazileri gayri müslimlere sattırılmalıdır.Uyduruk mezhep ve inançlar çıkartılmalı,sağık görüşlü alimler yetiştirilerek bunlara itibar verilmeli etrafına saf müslümanların pervane olması sağlanmalı gereken finans temin edilmelidir.
4.Zina,livata,filört,kumar,domuz eti yeme teşvik edilmeli,genelevler,bale,dans,opera,içki,rakı,bira üretilip sofralara sokulmalıdır.Böyle yaşamak asrilik yaşamamak gericilik olarak takdim edilmelidir.
5.Arap olmayan müslüman ülkelerde öz dili ve latinceyi benimsetmeli,Kuran ve Sünnetten bağları kopartılmalıdır.
6.Devlet dairelerinde uzman,tabip,mühendis,maliyeci olarak ajanlarımızın girmesi sağlanmalı,müslüman memleketlerde azınlık okul ve kolejleri açılmalı burdan yetişen gençleri Batıda yetiştirip ülkelerine yönetici,maliyeci,idareci olarak istihdam ettirilmelidir.
7.Miladi takvim,ölçü aletleri,hafta tatili hristiyan adetlerine uygun hale getirtilmeli,halkın devlete düşman olması sağlanmalıdır.Müslüman kızlar,gençler için ahlaksız neşriyat özendirilmeli,fikri güçlerini boşa,enerjilerini,paralarını ısrafa uğratmaları temin edilmelidir.
8.Müslümanların başına adil olmayan zalim idareciler getirilmeli,güçlendikleri anda fitne ocakları yakılıp takoz konmalıdır.
Şeyh Abdulvehhaba biçilen rol:
1.Şeyh Vehhabiliğe inanmayanları kafir ilan etmeli..
2.Kabe yıktırılmalı putperestlik alameti olarak..
3.Arapları Osmanlıya karşı kışkırtmak,fitne ve fesat çıkartmak..
4.Mekke ve Medinedeki türbe ve mezarları şirk eseri diye yıktırmalı..
5.İslam Ülkelerinde Osmanlının onları sömürdüğü fikri çıkartmalı,isyan başlatılmalı..
6.Kuran ve Hadisleri değiştirmek,kendi fikrine göre yorumlar katmak...’
**
İngiliz Casusu Hempher hatıralarında, kendisine verilen,”iki” devlet sırrından bahseder. Bu sırlardan biri, İslamı yıkma çalışmalarının esaslarını teşkil eden ve az sayıdaki casuslara gizli olarak verilen “İslamı Nasıl Yıkabiliriz?” kitabıdır.
Bu kitapta geçen yıkım planlarının birçok maddesi “Dinlerarası diyalog ve hoşgörü” prensipleri ile bire bir örtüşüyor. Hempher, bu planları bakınız nasıl anlatıyor:
“1- Müslümanların arasında, ırkçılık, milliyetçilik taassubunu körükliyecek ve onların dikkatlerini, İslâmiyetten önceki kahramanlıklarına çekeceksiniz. Mısır’da Firavunluğu, Îrân’da Mecûsîliği, Irâk’ta Bâbilliği, Anadolu’da eski medeniyetleri ihyâ edeceksiniz
2- Şu dört şeyi, gizli ve âşikâr yaymak lâzımdır: İçki, kumar, zinâ ve domuz eti. Bu işi yapmak için, İslâm memleketlerinde yaşayan Hıristiyan, Yahûdî, Mecûsî ve diğer gayri Müslimlerden azamî derecede istifâde edilecek.
3- Çıkardığımız meşkalelerle, Müslümanları din kitâbı okumağa, dinlerini öğrenmeğe vakit bulamıyacak hale getireceğiz.
4- Cihâdın geçici bir farz olduğunu, vaktinin son bulduğunu telkîn edeceğiz. İslâm dînine ve İslam ahlâkına bağlı olan kimseleri kötületeceğiz. Din terbiyesinin kaynağı olan âile yuvalarını yok edeceğiz. Bunun için, müstehcen resimleri neşrederek, gençleri fuhşa, livâtaya, cinsî sapıklığa sürükliyeceğiz. İslâm ahlâkını bozunca, İslâmiyeti yok etmek kolay olur.
5- Müslümanlara; Peygamberin, İslâmdan kastının herhangi bir din olduğunu ve bu dînin Yahûdîlik ve Hıristiyanlık da olabileceğini, sadece İslâm dîninin olmadığı inancını aşılıyacaksınız.
6- Müslümanları, ibâdetlerinden uzaklaştırmaya çalışacak ve “Allah insanların ibâdetlerine muhtâc değildir” diyerek, onları ibâdetlerin faydaları hakkında tereddüde düşüreceksiniz.
7- Müslümanların inançlarına bid’atler sokup, İslâmı, gericilik ve terör dîni olmakla ithâm edeceksiniz. İslâm memleketlerinin geri kaldığını, sarsıntılara uğradığını söyleyecek ve böylece onların İslâma olan bağlılıklarını zayıflatmış olacaksınız.
8- Çocukları babalarından uzaklaştırıp, büyüklerinin dînî terbiyelerinden mahrûm kalmalarını sağlayacaksınız. Onları, biz yetişdireceğiz. Çocuklar babalarının terbiyelerinden koptukları an, dinden ve âlimlerden kopmaya mahkûm olacaklardır.
9- Örtünmek gerçek İslâmî bir emir değildi, diyerek kadınların soyunmasını sağlayıp sonra da, gençleri ona karşı tahrîk edip, her ikisinin arasında beraberlik hâsıl olması için çalışacaksınız! Müslümanlığı yok etmek için, bu iş, çok tesîrlidir.
10- Her vesîle ile camiye gidenler arasına kin ve düşmanlık sokarak, cemaat ile namaz kılmağı ortadan kaldıracaksınız.
11- Türbe yapmanın bid’at olduğu gerekçesiyle, hepsinin yıkılması lâzımdır diyeceksiniz. Ayrıca İslam büyüklerinin kabirleri hakkında, şübheye düşürerek, onları ziyaret etmekten men edeceksiniz.
12- Seyyidlerin, Peygamberlerin soyundan geldikleri husûsunda insanlar tereddüde düşürülecek. Seyyidlerin diğer insanlarla karışmaları, kaybolmaları temin edilecek.
13- Bütün Müslümanlara hürriyyetin önemini bahâne ederek, “Herkes dilediğini yapabilir. Emr-i bil-ma’rûf ve nehy-i anil münker ve İslâm ahkâmının öğretimi farz değildir” diyeceksiniz!. Böylece İslamiyetin emir ve yasaklarını ortadan kaldıracaksınız.
14- İslâmın yalnız arabların dîni olduğu fikri yayılacak. Mahalli inançlar desteklenerek, İslâmın yayılması ve Müslüman olmayanlara öğretilmesi faaliyyetleri önlenecek.
15- Hayır müesseselerinin sınırları daraltılacak. Öyle olacak ki, kişi câmi, medrese ve bunlara benzer hayır kurumları yapamaz hâle getirilecektir.
16- Fıkıh kitapları saf dışı edilerek, dinin doğrudan Kur’andan öğrenilmesi için yönlendirme yapılacak. Sonra, Müslümanları Kur’ân hakkında şübheye düşürecek ve içinde noksanlık ve fazlalık bulunan tahrîf edilmiş her dilde Kur’ân tercemeleri hazırlayıp, diyeceksiniz ki:
“Kur’ân bozulmuş. Birbirini tutmuyor.” Aynı şekilde, hadisler hakkında da şüphe uyandırılacak. Ayrıca, Arab memleketleri dışında, ezân, namaz gibi ibadetlerin arapça yapılmasını önleyeceksiniz.
17- Misyonerliğin sahasını genişletip, her sınıf ve mesleğe bilhassa doktor, mühendis, muhasebeci v.s. gibi mesleklere sokmalıyız. İslâm memleketlerinde Kilise, okul, hastahâne, kütüphâne ve hayır cemiyyetleri ismi altında propaganda, neşriyât merkezleri açmalı ve bunları, İslâm memleketlerinin dört bir bucağına yaymalıyız.
Milyonlarca Hıristiyan kitâblarını ücretsiz dağıtmalıyız. İslâm târîhinin yanında, Hıristiyan târîhini, devletler hukûkunu da neşir etmeliyiz. Kilise ve manastırlara râhib ve râhibe ismi altında câsûslarımızı yerleşdirmeliyiz.
Bunları vâsıta olarak kullanıp, Hıristiyan hareketlere rehberlik yapmalarını temîn etmeliyiz. Müslümanların her hareket ve fikirlerini öğrenip bize aktarmalarını temîn etmeliyiz.
İslâm târîhini bozup, tahrîf edecek ve Müslümanların ahvâl ve dinlerini iyice öğrendikden sonra, onların bütün kitâblarını imhâ edecek, islâm ilimlerini yok edecek, profesör, ilim adamı, araşdırmacı gibi isimler altında, bir Hıristiyan ordusu kurmalıyız.”
Vehhabîlik Hakkında Birkaç Kısa Not:
Ondokuzuncu asrın başlarında, Arabistan’da çıkan Vehhabîlik hareketi, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere emperyalist ve sömürgeci Avrupa’yı heyecanlandırmış, yakından ilgilendirmişti.
Osmanlı Hilafetinin yıkılmasında Vehhabiliğin büyük rolü ve tesiri olmuştur.
Başlangıçta aşırı bir sekt olan bu cereyan, şu anda, gerçek İslam olan Ehl-i Sünnetin, Osmanlı İslamlığının yerini almaktadır.
Ehl-i Sünnet İslamlığı ile Vehhabî Selefî akım arasındaki temel farklardan biri, birincisinin Şeriata uygun tasavvuf ve tarikatı kabul etmesi, diğerinin bunları inkâr etmesi, şirk ve küfür ile suçlamasıdır.
Vehhabîlik fırkasının elindeki en büyük güç, milyarlarca petro-dolardır.
Bir ara bizde, yeşil dolarların cazibesine kapılan nice pusulasız dümensiz yelkensiz Müslüman bu sekte sempati beslemişse de, Vehhabiliğin namaz konusundaki sıkılığı karşısında gevşemişlerdir.
Vehhabiler beş vakit namaza büyük önem verir, özürsüz kimselerin farz namazları cemaatle kılmalarını emr eder. Bu ise bizim namaz ve cemaat konusunda gevşek tatlısu İslamcılarının yapabileceği bir şey değildir.
Namaz ve cemaat Ehl-i Sünnet İslamlığında da vardır. Lakin Ehl-i Sünnetin elinde milyarlarca dolar yoktur.
Vehhabilik konusunda en düşündürücü şey, hareketin öncüsü Muhammed bin Abdilvehhabın kardeşi Süleyman bin Abdilvehhab’ın, onun aşırı fikirlerine, görüşlerine ve inançlarına karşı bir reddiye yazmış olmasıdır. Es-Savaik el-İlahiyye fi’r-Red ‘ale’l-Vehhabiyye…
Ortada iki kardeş vardır. Biri Muhammed, diğeri Süleyman. Bendeniz bir Ehl-i Sünnet mensubu olarak hangisini benimseyeceğim? Elbette ki Süleyman’ı.
Ehl-i Sünnet ulemasının, fukahasının, âlim meşayihinin; Vehhabiliği red, cerh ve ibtal eden kitap ve risalalelerinin listesi yapılsa, hayli uzun olur.
Vehhabi krallığı ile Hilafet-i Osmaniyye mukayese edilirse, İslama hizmet, i’lâ-i Kelimetullah ve fütuhat konusunda hangisi ağır basar?
Osmanlı devleti ayakta kalsaydı, Filistin bugünkü durumda olur muydu?
Vehhabiler, Ehl-i Sünnetin iki inanç imamını, İmam Eş’arîyi ve İmam Mâturidî’yî kabul etmezler.
Resulullah Efendimiz (Salat ü selam olsun ona) ise, Kostantaniyye’yi feth eden Fâtihi, meşhur ve sahih hadîsinde övmüştür. Fatih Sultan Mehmed Mâturidî idi…
Şeriata aykırı tasavvuf elbette caiz değildir ama tasavvufu bilkülliyye red etmek, tarikat evliyasını evliyauşşeytan olarak yaftalayıp şirk ve küfürle suçlamak da asla caiz olamaz.
Ehl-i Sünnet Sevad-ı Âzamı ile Vehhabîlik fırkası arasındaki ihtilaflı meseleleri ve konuları açıklayan, Vehhabiliğin Sünniliğe yönelttiği itirazları çürüten, Vehhabiliği tenkit eden; küçük müfid ciddî âdil bir kitap yazılsa ve kafası karışık Müslümanların dikkatlerine sunulsa ne iyi olur.
M.Şevket Eygi M.Gazete..
***
Yukarıdaki satırlar çok eski yıllarda İhlas yayınlarından çıkan ’Bir İngiliz Ajanının itirafları ’adlı eserin okurken çıkardığım arşivimi tararken bulduğum kısa bir özetidir.
İngilizler arkeolojik faaliyet,gezi,safari adı altında Anadolu ve Ortadoğuda hep casusluk faaliyetleri yapmışlardır.Arkeolojik çalışmalar sırasında topraklarımızdaki yeraltı maden kaynaklarımızı keşfettikten sonra bu topraklar kan ve gözyaşına boğulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir tesbihin taneleri olan çeşitli ırklara mensup milletler Osmanlı imamesi olan Hilafet Müessesesi altında huzurla birarada yaşamışlardır.
Şimdi aradan geçen onca yılın ardından Ortadoğuya baktığımız zaman yine kan ve gözyaşı sağanağı altında Osmanlı gibi güçlü bir hami aramakta olduklarını görmekte,ABD ve Batının Irak,Suriye,Filistin ve Libyada sergiledikleri vahşete üzülmekten başka bir şey yapamamaktayız.
İnşaallah bu kan ve göz yaşları birgün kesilir.Kafirleri ıslah et Ya Rabbi.Islahları mümkün değilse kahhar ism-i şerifin hürmetine kahr-ı perişan eyle.
Planlarını kendi üzerlerine def-ü ref eyle.
Bizi birbirimize düşmekten sen muhafaza eyle.Amin...
01.02.2014//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
İngiliz Casusunun İtirafları ilginç bir eserdir. İtiraflar ilk defa 1888 de, Türkçe olarak yayınlanır. Eyüp Sabri Paşa'nın Mir'at al-Haramayn de yeralır. İtirafları İngilizce okumak isteyenler 2001 yılını bekleyecektir.
Bu eser Amerikan Kongre Kütüphanesinde ya İngiliz Senato Kütüphanesinde yeralmaz çünkü böyle bir eser aslında yoktur. Eyüp Sabri Paşa tarafından üretilmiştir. Ama hala Ortadoğu'da çoğaltılır ve İngiliz emperyalizminin belgesi olarak yayınlanır. İşin ilginci İngilizce Sömürge Bakanlığı'nın 1768 de, iddia edilen tarihten 58 yıl sonra kurulacak olması. Kaldı ki bu da Kuzey Amerika'daki sömürgeleri kontrol etmek için kuruluyor ve 1782 de lağvediliyor. Tekrar kurulması ise 1801 i buluyor.
Özetle sözü geçen kitap, anglofobik şekilde üretilmiş bir komplo teorisidir. Saygılarımla.