TutanakMasaldan bozma anılar bıraktım ardımda kırık dökük umutların çığırtkanı maviler... boyumdan büyük sevdalara açıp yelkenimi savurdum saçlarımı dümeni kırık denizlere Bakmayın büyüdüğüme, aldanmayın çizgilerine alnımın ben hâlâ; ellerini korkuyla ovalayıp yüzünü yalanlarla yıkayan küçük bir kızım... Hem ne ki yaşamak dedikleri hepsi hepsi giydiğim şu kıpkızıl kaftan ne varsa aşk adına dîni imanı talan! Yormayın kendinizi oyunlara aldanıp gerçeği yalanla bir güzel harmanlayıp şahsına münhasır bir kılıkla dolanmayın! öyle çok oldu ki yüzünüzü göreli; şimdi ne saklambaç ne körebe kurtarır ellerinize yapışmış kahrolasıca kiri! Zannettim ki ben; gölgesi büyük olur kocaman adamların bereketi çağırır yeryüzüne avuçları bir yürüdüler mi, inler toprak adımlarıyla.. ki heyhât! Onlardır; zulasında bin bir çeşit cefâyla yüzü toprağa, gözü nâmerde bakan endâmı gece, ecrâmı zifir zembereği boşanmış bir saat gibi olmazlığa kurulu infilâk dizileri! Sonrasında yalnızlık en koyusundan pişmanlığa belenmiş kesif bir akşam uykusu... sağır kulaklar, kör gözler birliğidir var olmanın dayanılmaz uğultusu.. Varın siz hâlâ kuş zannedin gökyüzünde kanatlı gezenleri.. oysa ki ne martı, ne serçe ne de kırlangıçtır görüp bildikleriniz.. her gidenin ardından bedeninden kopup düşen ayrılığa kenetli bir çift eldir kendileri... Özlem Tarhan 18/nisan/2014 |
ve özellikle final çok etkileyici o geride kalan eller muhteşemdi
çok saygı ve selam ile