Üç buçuk milyon Türk’üz, ocağa ateş düştü
Seyredin Müslümanlar; Hamus-Hama yanıyor.
Göğsümde delik açan, zalimce Esat coştu
Özümden akan kana; zevkle ekmek banıyor.
Kedi eti ödüldür, bir günkü emeğimiz
Günlerce açız dostlar; fareler yemeğimiz.
Şu dünyada kimsem yok; derdimi dinle sırdaş!
Aynı kanı taşırız; bunaldım yetiş Gardaş!


Dünyada tüm Türkler şu anda Zulüm ve esaret altında inliyor.Türk devletleri çaresiz.Birbirinden kopuk.Türkiye kardeş Ülkelerin başında en güçlüsü.Neden bir Türk Birliği kurulmaz.Neden Türk Ekonomik İş birliği yapılmaz...Neden birbirlerinin acılarına çare bulunmaz... bilinmez ama
bilinen gerçek şu ki; Birlik değil de ayrılık içinde bulunursanız birer birer evrensel düşmanlar tarafından yok edilirsiniz.Bu devirde güçlü olmak lazım.Güneri Hocamın dediği gibi kendi uçağımızı,gemimizi ve uzay sanayimizi kurmak lazım.Yoksa Dünyadaki Güçlülerin zulmünden kurtulmak onlara karşı çıkmak İmkansız.300 milyonluk Türk Dünyası Çaresiz bir biçimde beklerken, Arakada,Kerkük de,Kırımda,Musulda,Suriyede,Irakta,Doğu Türkistanda ve Dünyanın her yerinde acımasız Zulümler devam ediyor.Birleşmiş Milletlerin sadece adı var.Kendi yok.Bu zulüm El Birliği içinde oluncaya kadar sürecek.Azarbaycana Ermenistan saldırdı ama bakıyoruz ÇIT yok. Allah Yar ve yardımcımız olsun.Saygıyla...

Kendi uçağını uçurmadan, kendi savaş/uçak/çıkarma gemini yüzdürmeden, kendi teknolojini geliştirip üretmeden, kendi yağınla kavrulup ayakta durabilme becerisine ve gücüne ulaşamadan, kendi siyaset ve devlet adamını yetiştirmeden.... vb. onlarcasını yazacağımız olgulara sahip olamadan ne bir kimseye faydamız olabilir ne "dünyada biz de varız" diyebiliriz..
Gerçekler ortada, insanlarımız kendine hak, kendine hukuk, kendine demokrasi isterken, kendileri dışındakileri her zaman "öldürülmesi ya da altta kalması gerekli" guruplar gibi görmeyi bırakmadan yani yekvücut olmadan, yani dünya görüşleri ile yatıp-kalkıp amel edenler, toplumsal menfaatler sözkonusu olduğunda birlik sergileyemediği müddetce bir yere varamayız...
Ne Kerkük, ne Musul, Ne Suriye, ne Doğu Türkistan; ne soydaşlar, ne diğer müslüman kavimler, ne de zulüm altında olup da dündaşımız olmayan milyonlarca mazluma yardım etmeye acılarını dindirmeye gücümüz yetmez...Azıcık hareket ettiğimizde tepemize içerdeki maşalarıyla binerler, her yerde ve her alanda kaos çıkarırlar...
Çok basit bir örnek, ben gibi basit bir öğretmen dahi gözlemledi ki Suriyeye giden tırlar gerekliydi ve gitmelerine engel olmak yanlıştı; bunu ülkedeki durumu fırsat bilenler, bir iç siyaset malzemesi yaparak dünya kamuoyuna jurnelleyerek işte oradaki Türkmenlerin ölmesine zemin hazırladılar...Neden, sırf hükümet zora girsin...
İşte siyasetin yapılmaması gereken bir durumda yazık ki bizim koca koca büyüklerimiz bu durumu rakibi çökertmek için kullandılar...
Biz Kıbrıs savaşında da farklı siysi görüşlerdeydik, ama o zaman, savaş süresince herkes tek yürek, tek yumruk hareket ediyordu, iç siyaseti ertelemişler sonucu bekliyorlardı.. işte o günlerden şimdi DEVLETİ gammazlama durumuna geldiysek biz asla dünyada sözü geçer konumuna gelemeyiz demektir...
İsmail kardeşim, çok anlamlı bir konuya şiir diliyle parmak basmışsınız, umarım bütün bu acıları durduracak bir millet olmamıza vesile olur bu yazdıklarınız...
Teşekkürler kalemnize...
Selam ve saygılar...

Haberine varmadı, değil; şiir okumak,
Bağırsak teli gibi, kat-küt oluyor yürek,
Vicdan dayanmıyor ki, nasıl olsun anlamak,
Göz göre- göre ölüm, vahşi batıda kürek!...
Her şey karşılıklıdır, adımız çıktı: Aç'a,
Tükürsün mazlum millet, yazık takılan tac'a.
Bumeran gibi azap, kendini vurur taşı,
Dönmeyecek gövde yok, istersen silâh taşı!. .......kadiryeter

Ustam, şiirin tamâmını okumaya aslâ gücüm yok... okuyabildiğimce yazmaya çalıştım... bağışla.

Saygımla Selâm ederim... Vârolasın.

Kadir Yeter.
05.02.2014 TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/siir/802314/bunaldim-yetis-gardas

Bir hafta kadar önce, 81'lik kültür arkadaşım(Y.A.), televizyonda haberlerini seyretmiş; o geceyi, yoğunbakımda geçirmiş; kalp ameliyatlı ve doktoru tarafından yasaklı... hastahaneden bir gün sonra da bana anlattı idi...