...
uçak kayıyor dedi göğe bakıp
bi kibrit daha çaktı yıldızlara inat vakit dardı ondan kestim uykularımı gecenin bi yerinden söktüm teyel diye yıldızları sığdım elimin akıyla kendi küçük varsıllığıma tastamam arındım eski zaman heykellerinin o çipil gözlerinden sözlerinden taş taş sardım kelebek kollarımı ürpermiş denizlere artık çalkantılı sularda durulur koy sakinliği çağırdım büyütmeye korktuğum çocuk yanımı sıvadım ayaklarımı dizlerime ellerimi dirseklerime varası daldırdım uzak baharlara kağıttan gemiler geçti kuyruksuz kurbağalar dört başı mağmur yalnızlıklar geçti ıslıklar eşliğinde kuşlar geçti makas kuyruklu geçti de gitmedi bulutumdan nerelerden alıp kollarımı nerelere bağladığım gül dalları yanyana koysam upuzun tren yolu ölüler geçti kaldılar sarı siyah resimlerde karıncaları neden mi sevmiyorum "çıkayım dağlara da kurt yesin seni" geçtim geçmelerin telaşından geçmek dedikleri üç ünlem iki yol ilki kırkikindi bi esinti iki damla üç telaş "arkası fasl ı bahar" ikinci zemheri bi fırtına iki ayaz üç dalaş nasıl etsem de oldursam serin mi serin çam gövdesi yağdırsam diken diken dalından çarpsam kanatlarımı kalabalıklara yangın yangın sağılsam bu sabah bereketli bi kokuyla uyansam çay yanında simit açsa kendinden geçse peynir buram buram rüzgar koksa ne kalmışsa genzimde sustuğum bütün sesleri sıcak ekmek gibi bölüşsem yarı gün demeyip sonra atsam kendimi gürül gürül akan kalabalıklara katıla katıla ölsem |
Pırıltılı kanunlar
Neves gecelerden
İhtimal buhranlı gecelerdi hep
Yüreğinde yalnızlığın tortusu
Vazoda yaseminler
Ufukta yağmur kuşları"
attila ilhan