BU NE BELAAnlamak mümkün değil, bu ne bela ya Rabbi! İçinden ve dışından, düşmüş kal-a ya Rabbi! Bu beldenin daha dün, İslambol idi adı; Kim vurmuş üzerine, küflü cila ya Rabbi! Fetih sembolü mabet, müzeye tebdil olmuş; İkonalar meydanda, ay ne fena ya Rabbi! Mabetler turist dolu, kaybolmuş ruhaniyet; Müslüman’ın baharı, olmuş şita ya Rabbi! Halifenin haremi, dizilere dökülmüş; Utanmaz müfteriden, geldi gına ya Rabbi! Ruhumuz yazık mefluç, cismimiz ondan beter; Her şey maddeye tabi, kayıp mana ya Rabbi! Serhat şehri Edirne, tarihinden bihaber; Meriç bile bulanık! Değil Tuna ya Rabbi! Ha Paris’e gitmişsin, ha gitmiş Londra’ya; Şehri, köyü kaplamış, fuhuş, zina ya Rabbi! Giyim kuşam ucube, berber olmuş kuaför; Hilal yerini almış, haçlı tema ya Rabbi! Köfte adı değişmiş, pidemiz olmuş pizza; Bitli turist sokağa, kurmuş masa ya Rabbi! Günaydın, tünaydınlar selam yerini almış; Gözler takma lenslerle, mavi, ela ya Rabbi! İnsan neslinden ürkmüş, evde köpek besliyor; Cenazede konçerto, değil sala ya Rabbi! Çocuklar evlenmeden, ayırıyor evini; Bir kenara itilmiş, baba, ana ya Rabbi! Nikâhsız ilişkiler, sevgi, aşka bürünmüş; Aşk, muhabbet ulvi şey, bu ne hâşâ ya Rabbi! Caddeler ve sokaklar istilaya uğramış; Çarşı, Pazar bin beter, dertli sema ya Rabbi! Hırsız bekçi seçilmiş, şerrinden halas için; Yalan, dolan her yerde, geçer meta ya Rabbi! Bu zamanda imanı, korumak, kollamak zor Ateşleri tutmanın, yolu dua ya Rabbi! Ya Rab! İyi kulların, mutlaka vardır el-hak; Ateşlerin içinde, sürer sefa ya Rabbi! Bizi de onlar gibi, meccanen koru, kolla Çekmeyelim dareyn-de, cevri, cefa ya Rabbi! Salih Yıldız…03.08.2012 . |