Yolumuz tuz'a düştü............
kuşluk vakti; her hokka’ya batan divitin çizdiği zaman
giden bilir tuz kervanlarında inhisar tuzlasına bohçaların azıklara açıldığı dem bir yudum suya yalvarmasına iğde belinde biterken derman..... çığırtkandır angut’lar,iki canlıyken gün’e şafak titreyen bedenimde el dokumu aba onların derdi yoldaşa,yakın göç zamanına ekim sonu har’a kısmık vücudum sıtmayla oynaşta....... diğer seher’e varmak gaye,hökümet tek eline elli okkadan fazlası yokmuş her birine tuz bu;yufka arasına konulan lokman’sız yaralara basılan diyorlar;bu yıl umudumuz daha ziyade bıldır’dan..... ilk mektep talebesiyim,vakitlerde yememişim öğün’ümü cılızım,zayıfım dağlar uşağıyım daha serçeler ötmeden dürterler böğürümü..... tuz’a revan olan boran’lara güman eylemez hesabı tutulmaz bunun cerb-i varılacak hep bizemi vurur kara bulutlar tolusunu ya birde,kırkgöz çayı dellenirse nolacak...... talimine gidiyor merkepler,karın tokluğuna emek herkesin hesabı kuşağında diz bağı çözülene; tek atımlık domdom demek...... ne kapısı ne kilidi ulu meydanın beynimde nal çivisi gibi çakılan an’ın belinde kocaman lüverver hökümet adamının pür dikkatiz,ne dedi ne diyecek tuz bu; kürtük tutmadan sarı çiçek yaylasını gidecek ..................................................................................Kasım |
herkesin hesabı kuşağında
diz bağı çözülene;
tek atımlık domdom demek......
bilirim şiir yazmak zordur ama şuda var her kişi eline kalem alırsa şiir demek dahada zor geliyor insana........
senyor tarafından 8/30/2010 10:20:29 PM zamanında düzenlenmiştir.