ZAmAn durAcAk...Efkarı çığlıktı Ufkumda doğan günlerin Acısına sarılıp Mavi vurgunu Küskün kelebeklerim Gamzeli soluk gülüşlerime Sokuluyor Gamze dedim de Hiç gamzem olmadı ki benim Bana sunduğun Ölümsüzlük tınısında Dört telden çıkan Hangi notaydı Hayata bağlayan Doymamış coşkuların Yatağında Yalaz yalaz dağılan Alev miydi yoksa Umutsuz kavuşmaların Eteğine sığındığımız Bedenlerden sıyırıp Tenimizi Böldükçe sözcükleri Ruhumuz alışmasın Ayrılıklara Ahh sevdam Gitmelere durup Tükeniş bataklığına Döküyorsun şiirlerini Eskimiş resimlerde Arayıp gözlerimi Sesleniyorlar Susup sulara Soluk soluğa Sayıklayıp sevdayı Beleniyorum Ölümsüz senli iksirlere Ve sonra Bir kemanın tınısında Çizdiğim yürek Asılı kalıyor Benim mavilerim Gurur abidemiz İnkar arasında hazan mevsimi gibi savruluyor gazellerle inkarım nafile sıvasam da balçıkla buluyor yine yürek yordamıyla ruh yarımını ve mevsim yine geçiyor temmuz’dayız değil mi ne acı yüreğim sürgüne gebe yutkunup sarılıyorum imgelerin beline birazdan çıkarım parka avutmak için çocukluğumu sallarım umutlarımı kayarlar kaydıraklarda son kez çaputlar bağlarım Ay’a kim bilir delikızım yoruldum inkardayım savaşcı olamadım ben asla... |