Sebeb-i kainatŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bernard Shaw: “İnsanlığın sorunlarının çözülemez hal aldığı günümüzde, Hz. Muhammed’e her zamankinden daha fazla muhtacız.O aramızda olsaydı, bütün bunları oturup bir fincan kahve içme rahatlığında çözerdi”
Prens Bismark: “İnsanlık senin gibi bir şahsiyeti hiç görmemiş ve bir daha asla göremiyecektir. Seninle aynı asırda bulunamadığımdan dolayı üzgünüm” Louis de Lamartine: “Şayet gayenin büyüklüğü, vasıtaların küçüklüğü ve neticenin azameti, insan dehasının üç ölçüsü işe, modern tarihin en büyük şahsiyetleri bile Muhammed’le kıyaslanamaz" Thomas Carlyle: “Dünyada taç ve ihtişam sahibi hiçbir imparatora, yamalı bir hırka içindeki bu insan kadar hürmet ve itaat edilmemiştir.Onun dünya imtihanı, gerçek bir kahraman için lüzumlu bütün unsurları taşımaktadır.” Göethe: “Biz Avrupa milletleri, büyük medenî imkânlarımıza rağmen, Hz. Muhammed’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız.” Tolstoy: “Eğer insana doğarken aklını kullanabilme ve dinini seçme yetisi verilseydi, dünyaya gelen her fert Muhammed’in dinini seçerdi" Ezel ve ebed sultanı seslendi Emir verdi, ol dedi Risalet gömleğini giyindin Onlar, yeni geldin sanıyordu Oysa; Adem daha suyla balçık arası bir varlık iken Sen nebiydin. Sen Adem’in çamurunda suydun Eyyüb’ün sabrında köz Musa’nın kırılmayan asası Yusuf’un kuyusunu aydınlatan güneş İsa’nın göğsündeki sihirli nefes Sen Nuh’un gemisiydin İbrahim’i yakmayan o serin ateş. Mekke sokaklarında horlanan sendin Taifte taşlanan Kabede üzerine pislik atılan Cübbesi çekiştirilip yırtılan Bitmez tükenmez bir sabır Uçsuz bucaksız bir şefkat Yıkılmaz sarsılmaz bir metanet ’Ya Rab, bilmiyorlar’ diyordun ’Bilmiyorlar onları affet’ Geldin Tozu dumana katarak… Sağında mutlak varisi olduğun bütün peygamberler Solunda davanın hamelesi Yunuslar, Mevlanalar, Bayram Veliler Hepsini kendine hüccet yaparak Ve yıkarak hiçliği, değersizliği Yok oluşu yerden yere vurarak geldin. Kul’dun halktan Hakk’a giderken Hakk’tan halka gelirken Resuldün O sarsılmaz davayı ortaya koydun Elinde mühürlü,kutsi bir bayrak Tereddütsüz ve pervasız sallıyordun. Gidip ondört asır öncesine Seni bir de vazife başında görsek Helvadan yaptıkları putlara tapan Sonra acıkınca o putları yiyen Kız çocuklarını diri diri gömen İnsanları eşya gibi alıp satan Cahil inatçı barbar bir kavmi Kısa bir zaman içinde mucizevari bir surette Damarlarına işlemiş kötü seciyelerden arındırarak Nasıl insanlaştırdığını görsek Görsek ve utancımızdan ölsek. Şimdi bile Berzah aleminden buğulu gözlerle bakıp Bizim için ağlayan ey nebi Bir yanında Cebrail bir yanında Mikail Bedri birbirine kattığın davan Şimdi isyankar ellerde Can serdiğin yollarına, gülsünler diye Hamzal’ar,Ali’ler Ömer’ler Kaldı Bedirde. Hristiyan, laf söyletmezken İsa’ya Yahudi, toz kondurmazken Musa’ya Hindu, secde ederken kör buzağıya Ve budist tapınırken güneşe, aya Adını söylemek bile zul gelir oldu Şu zavallı bahtsız tebaaya. Ey sebeb-i kainat Ey eşref-i mahlukat Ey şeref-i nev-i insan Ey sonsuz nur Sensizlik mağduru şu felaket asrına Gül kokulu nefesini dokundur Şefkatli ıslak bir buseni bahşet Yeterince tanıyamadık seni ey sevgili Affet bizi Bizi affet. (Aleyhissalatü vesselam) Geceniz mübarek olsun.Hayırlı kandiller. |