Gül sesi...bakışının ucunda yeşeren fesleğenleri gizemli vadilerden derlediğimiz mevsimdi dizginsiz küheylanlar tırmanırdı doruklara akşam serinliğinde diri tepelerde gezinirdi mor menekşe öpüşün ellerin tenimin gül kokulu bahçesinde ipek sesi yaz gecelerinin en şehla sessizliğinde saçımda tarak olurdu ellerin kulağımızda koro halinde ağustos böcekleri... avucumuzda büyürken rengarenk ümitler nehirler erirdi içimizde. alevi gökyüzünde… hayallerin esintisi gelirdi sahilimize ılık meltemlerle dilimizde sabırsız nihavent dokunuşlar kıvrak ritimlerde. sedir gölgesinde… susardı sözcükler… hülyalı martıların seviştiği fütursuz mavilere karışırdı tuzlarımız ak köpükler içinde… gün fısıltılı sözcüklerle eğilip öperken yüzümüzü büyülü aşklar filizlenirdi palmiye gölgesinde turuncu mevsimlere yelken açardık temmuz gülüşlerden taze düşler toplarken... |