Ümitsiz gülüm!
Dur be gülüm!
Dur; Hemen pes etme, Düşün! Kaç günde kuruldu dünya? Dur! Sakın ümitsizliğe, yeise düşme! Sabret; Gerçekleşecek o güzel rüya. Bak! Ben senden daha mı rahatım? Sanırsın bir gamsız bahtiyarım Bir elim yağda Bir elim balda. Yok be gülüm, Ben yalnız ümit varım. Tohumu düşün! Dişin kesmez sanki bir taş, Ekince toprağa şefkatli bir sabır ister. Can suyunu içti mi belli bir zaman, Doğum yatağında, Sanki ruhu biter. Dönüşümdür, kozası kokuşan İçindeki şifre, Varlığa çözülen Yokluk yok diye haykırır filiz Kana kana ışığa yürürken. Gördün mü nasıl da canlı, şevkli Biliyor! Doğacak az sonra güneşi, O, tohumun müzmin ümidiydi Senin bilip de terk ettiğin Görmeydi. Tekrar düşün. Ey! Ümitsiz gülüm; Ümit bildiğini beklemek değil mi? Beklemek sabır ister ama Sabrın tohum gibi güçlü ve kavi mi? Eğer bir gün yine düşersen buraya, Akılsız ve iradesiz, Bu tohumu düşün. Çıkış yok diyen Körleşmiş akla. Yeşeren filizin, ruhunu sürün... Buğra San/05 Ağustos 2007 |