Hayat tramvay gibidir... Tam yer bulmuş, oturacakken bir de bakmışsın son durağa gelmişsin. Camillo Sbarbaro [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM
Yeni Şiir Ekle Şiirinizi eklemek için tıklayın.
• Anasayfa • Şiirler • Yeni Şiirler Sesli şiirler Sesli Şiirler Resimli şiirler Resimli Şiirler Bugün Eklenenler Bugün Eklenen Şiirler • Etkili yorumlar • Seçki Şiirler • Son Eleştirilen Şiirler • Son Yayınlanan Şiirler • Yazılar • Makaleler • Öyküler • Denemeler • Söyleşiler • Mektuplar • Masallar • Anılar Bugün Eklenen Yazılar Bugün Eklenen Yazılar • Tüm Yazılar • Etkili Yorumlar
• Edebiyat Defteri
• Yazım Türkçeleştirici • Türkçe Sözlük • Site Kuralları
Online Üyeler


İçerideki üyelerimizi görmek için üye olmanız gereklidir.

Üye olmak için tıklayın.

Online Üye:27







Sen Uyurken 

BÜTÜN bunları, ancak sen uyurken yazabiliyorum.
Az önce oturmuş tek başıma kitabımı okuyordum. Birden içimi bir pişmanlık dalgası kapladı. Kendimi çok suçlu hissediyordum. Kalkıp odana, senin yanına geldim. Küçük ellerinden biri yanağına dayanmış ve bukleli saçların terle ıslanan alnına yapışmıştı.
Bu sabah, sen okula gitmek için giyinirken, yine seni azarlamıştım. Yüzünü iyi yıkamamıştın, ayakkabıların da kir pas içindeydi! Bir de yerlere eşyalarını atıp ortalığı dağıtman var ya, büsbütün sinirlendirmişti beni. Kahvaltı masasında da seni azarladım. Masanın üzerine birşey devirdin, dirseklerini masaya dayadın ve ekmeğine gereğinden çok tereyağı sürdün. Bu davranışlar beni çileden çıkarmıştı.
Ben işe, sen okula gitmek üzere evden çıktık. Sen bana “Güle güle babacığım” diyerek el salladın. Ben karşılık bile vermedim ve sana “Omuzlarını dik tut, kambur yürüme!” diye çıkıştım.
Akşam işten eve gelirken, seni sokakta dizlerini yere dayamış halde, toz toprak içinde çocuklarla oynarken gördüm. Ayakkabıların perişan haldeydi. Önüme katıp seni eve getirdim, arkadaşlarının yanında küçük düşürdüm. Sonra, “Bu ayakkabıların parasını sen kazansaydın, bakalım böyle kullanır mıydın?” diye azarladım. Akşam yemekten sonra ben çalışma odama çekilince, sen ürke ürke odama geldin. Ben ise, gazetemin üzerinden sana sert bir bakış fırlatarak, “Gene ne istiyorsun?” diye sordum.
Sen hiçbir şey söylemedin, koşarak yanıma geldin ve kollarını boynuma dolayıp, beni öptün. Allah’ın kalbine verdiği sevgiyi, benim ilgisizliğim solduramamıştı. Sen, bu sevgi ile, o küçücük kollarınla beni sarıp sarmalamıştın.
İşte böyle, yavrum. Sen yattıktan az sonra gazetem ellerimden kaydı. İçimi bir pişmanlık sardı. Sana karşı yaptığım hataları görmek, beni tarifi imkânsız bir şekilde üzdü. Galiba kusur aramak, azarlamak alışkanlık haline gelmişti bende. Seni seviyordum. Fakat, senin küçük bir çocuk olduğunu unutup, büyük insan davranışları bekliyordum senden. Ancak uzun yıllar sonunda biriktirilebilecek bir yığın hayat tecrübesine şimdiden sahipmişsin gibi davranmanı istiyordum. Oysa, senin ruhunda ne kadar gerçek, ne kadar doğru, ne kadar temiz şeyler var! Küçücük kalbin ne kadar da büyük! Benden yüz bulamadığın halde beni gelip öpmenle, bunu öyle güzel açıkladın ki...
Korkarım ki, seni kocaman bir adam sandım bugüne kadar. Şimdi sana bakıyorum da, ne kadar küçüksün! Bebeğim bunu ancak şimdi anlıyorum.
Meğer senden çok fazla şey istemişim oğlum!. Çok fazla şey...

W. L. Larned



Bu Hikayeleri Okudunuz mu?


Neden Yaşıyoruz
Ölümün Soğuk Nefesini Hissetmek…
Anne Çocuk
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Affet Babacıığım




Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız