- 616 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BAYIRLAR-5
BAYIRLAR-5
Boğuluyordum,ciğerlerim artık havayı kabul etmiyor.Yetim yalnızlığımın büyütüldüğü evin taş duvarları üzerime üzerime geliyordu. Zifirisinde oturduğum tüm karanlıkları ruhumu yırtmak için çırpınırken ben gözlerimde irini ne kadar atmaya çalışsam da başaramıyordum.
Dünyanın en pislik bedeni ruhumu çeviren et parçalarının hücrelerine kadar girmişti. Çömelmiş bir şekilde odanın köşesine çekilmiş saçalarımı ellerimin pençeleriyle yoluyordum.Bağıramıyordum.Oysa içimdeki sessiz çığlıklar içimde bir volkana dönmüş yakarken eritiyordu yaşama dair ne varsa, küllere karışıyordu.
Bana tutunacak bir şey bırakmıyordu ortasındaki çaresizliğim. Bir bu sağır oda şahit oluyordu, vücudumun titreyişine birde içime bıçak gibi saplanmış hıçkırıklarıma. O da mezar oluyordu ve ben içine gömülmüş nefes kesilmiş bir ölü oluyordum.
Eğik olan dizlerim yorgun bedenimi bir ileri bir geri beşik gibi ayaklarımın altında deprem titreşimlerimle gömüldükçe gömülüyordum sanki toprağa.Zamanın durmasını o kadar istiyordum ki, gecenin siyah gömleğini kefen gibi giyip sabahlara hiç çıkmamak,ömür boyu cehennem dolu bu zindanda yaşamak istiyordum.
Tenimdeki kara lekeyi gören ölüm melekleri üzerime kusuyordu kirlenmiş yanlarımı arındırmak için. Ey hayat daha ne alacaksan al artık üstümde. Gölgeli yüz üzerimdeki beyaz düşüncelerime dair ne varsa alıp yerine kurum döküp gitmişken kaybedecek bir şeyim olmadığını da anlamaya başlamıştım.
Daha birkaç saat öncesine kadar ellerimde hüzünde olsa umut varken, rahmime kirli paslı damlasındaki çivileri saplamak zorunda mısınız... ?
Avuçlarımın arasında onlarca saç telini sıktım hem de çok sıktım. Tırnaklarımı derime geçirip kazımak istercesine kazıdım, içleri kan dolana kadar.Elimde dahası gelse vücudumun saran her bir parçasını yüzerdim de.
Boş bakışlarla odanın ortasına dalgın gözlerle bakarken , pencerenin önüne konan baykuş kötülük haberciliği yapmakta çok gecikmişti. Allah korkum olmasaydı ve de anama sözüm çoktan boynuma sicimi geçirmiş sallanıyor olacaktım penceredeki baykuşa inat.
Geceyi bölen sabahın ilk ışıklarında serçelerin sesleri canlanmaya başlarken ben bin kez daha karanlık ölü bendenle yeniden yaşama tutunacaktım. Yaşarken bir ölü bedenin gezinmenin ne olduğunu bir ben bilebilirdim bir de toprağa karışmış ölümlü ruhlar.
Sabah ezanı okunurken her uzatılan ezanın sesi içimde bir yerlere saplanıyordu.Biri yanım acı çekerken diğer yanımla Yaradan’a sığınıyordum.Avuçlarım açık öylesine, dışarıdaki buz sarkıkları gibi donmuştum. İçim çok üşüyordu.
Ruhumdan gelen soğuk her yanımı kaskatı ediyordu. Avuçlarım dua sonrası soğuk yanaklarıma gezinip inerken kendi bedenime sarılıyordu. Yalnızlığıma yalnızlığımla sarılıyordum.Ciğerlerim küçük nefesler verip alırken ölü bedenimle ayağa kalktım.
Az sonra bana en güzel teneşir görevini yapacak sac leğenin içine girecektim.O gün yıkanacağım suyu ısıtmadım.Üstündeki ince buzları ellerimle kırıp sac leğenin yanına taşıdım.Beni yakan içimdeki volkanın alevlerinden çıkar gibi tenimden çıkan buharlar yarı aydınlık odaya dağılıyor.
Suyun soğukluğunu hissetmiyordum.Soğukluğunu hissettiğim tek şey bundan sonra nasıl yaşayacağım düşünceleriydi.Elimdeki sabunun o an zımpara olup kemiğime kadar olan tüm derimi etimi sıyırmasını isterdim.
Teneşirim olan leğen dolduğunda,üstümü giydim, Allah’ın beni affetmesi için dualar ettim.Sonrasında bir zamanlar anamın karnındaki gibi iki büklüm kıvrılıp basmadan yapılmış minderin üzerinde uyumuşum.
Lokmasız katıksız ölüm orucu günlerim başlamıştı o günden sonra.Yarım tas su bile çok geliyordu. Bir sonraki gece korkularımla sabahın aydınlığını içimde bir yerlere saklamaya çalışır gibiydim.
O geceden sonra akşamın çökmesiyle birlikte avludan önceden topladığım tüm kayaları kapının üzerine koyuyordum.Kafamın içine o kötü günü hatırlatan saniyelerde meteorlu kayalar da içimdeki bir yerlere düşüyordu. Dağ gibi masumiyetimdeki hayallerim bir enkazın altında kalıyordu…
Meryem annem ertesi gün gelecekti, Fatma’nın yanından. İşte o an Fatma’nın tesellisi bana çölde bir damla suyun serinliğini verecekti. Bunun olmayacağını biliyordum. Ama sığınacağım tek sığınağım ağzımdan içime dökülen dualardı sadece….
"klavye yine yordu...bunu başka bir pc de yazdım wort ü çalışan "