- 917 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Tek Perdelik Düş
Dil dediğinden mesuldür…
Öyleyse; Hadi canım sendecilikten sıyrılında, bir kere aklınızı usunuza devşirin beşer…
Sözün var mıdır namusu?
( canhıraş bir çığlık )…
Perde I…
…
- Susturun şu gramofonu bu gece yalnızca ben konuşacağım. Dedi, delinin biri. Boş verin siz işinize bakın, daim ki boş yaşantınıza devam yani. Erketeye uzanmış tüm duygu kırıkları kulak verin.
- Ben Salvador’un metresi Silvia. Mikrofon elimde bir miktar daha açın sesini. Yalan yanlış ne varsa ortaya koyacağım. Yattığım her öküzün altından bir buzağı doğuruyor gece. Heybem riyakâr sevişlerin tuzaklarından doğan piçlerle dolu. Üstüme zimmetli tüm iftira sözleri. Burası Vegas’ın arka sokakları elinin kirini buraya hijyenik akıtır dominant beyinleri uçkurlarında gezinenler. Hey siz onurlu sokak fahişeleri, her gece gözleriniz çirkef leş köpeklerin havlamasına şahit olmuyor mu?
- Satılmışların şehvetlerine seçilmiş Meryemlersiniz. Ağlamayın, ekmek davasına etinizi kurban ettiğiniz siyah cüppeliler kırmızı gözleriyle köşe başından sizi izliyorlar. Kristal tenlerin ayazında donmak da var, hiç kolay iş olur mu kan emicilik. Az sonra gölgeleri satılmış leş kokulu adamlar gelecekler. Hadi, iğrenerek kucak açın. Cünüp şehre tertemiz bir toprak savrulurda belki, saçlarınızdan başlar teyemmüme, hakkınızı eril beşere helal etmeyin.
“Hükmen mağlubiyetimin sancıları bunlar, onuncuya gebelikten geberiyorum. Yosun tuttuğum gözlerin hilali doğar doğmaz, yargıçlar birliğince son sözlerimden kalemimi kırıp ve rüyasını gördüğüm Kolorado’nun azgın dalgalarına gömecekler her parçamı. Bu bedenin infazı çürümek mi olacaktı. Elim kolum esaretten kurtulmuş ama nereye koyacağını bilemez bir müşkülpesentlik içinde kıvranıyor.
Kent üzerime yürüyor kaos bakışlarıyla. Her karedeki yoğunluktan bir cellât sisi bulanıyor zihnimde. Hayır, Aklımı yitirmiyorum korkmayın. Ha, belki çoktur bu seviyeyi bekleyen benden, sevindirmeyeceğim. Hasta mıyım, hayır. Bilakis daha geçen hafta doktorumdan güzel müjdeler aldım, kanseri yendiğime dair..
- Evet, yanlış duymadınız yalan asla değil, bu cefası çekilmiş ve beyaz kâğıda aktarırken özenle ayıklanıp hijyende kaynatılarak damıtılmış yazıyı cehennemin dibinden yazıyorum. Birçok yerde yerli yersiz virgül kullanıyorum. Aldırmayın. Böyle böyle oyalanıyorum. Bir virgül deyip de geçmeyin en yorgun olduğum anlarda, benim kalp kapakçığında ki üflemenin susması için gerekli bir imladır, dinlendiriyor tik taklarımı. Artık kapıların çarpılmasından bitap düşen kapakçığıma eziyetin büyüğüyken misliyle susuyorum.
- Closed- kapalıyız ikinci bir emre kadar giriş çıkışlara karşı men edilmiş ve mührü vurulmuştur. Fütursuz girip istediği kadar kalan gezgin ruhların yine bedbinleşip gürültüyle çekip çıktığı laçkalaşmış tahta parçası. Tahta mı, hani bir çiğnemlik etti, hepsi buydu? Ki elem sularında boğulan bir yürek bir daha aynı sularda bin kere öldürür mü, acımaz mı hassas kalbine. İmlasız sevdim ben, evet, imlasız… Dur durak bilmeden… İmlalarım hep oldu beynimi kemiren, virgüle hep saygı duydum. Noktanın verdiği acıyla sığındım kıyısına.
…
///Dün gece yani sabrımın bittiği ve isyan bayraklarını göğe çektiğim an. Yine sarhoş ve öfkeliydi. Annesine olan kini yaşadığı sürece bitmeyecekti de benden istediği neydi bu adamın.? “Silvia ben var ya ben dünyadaki tüm kadınlardan nefret ediyorum. Hadi gel bebeğim emzir beni.” Sarılıp dudaklarımı emmeye başladığı sırada ani bir refleksle beni iter ve “defol, sen de git, sende git” diye haykırır ve vücudumda yeni eziklere yol açan işkencesini uygulamaya başlardı.//
…
- Üç noktanın anlamını anlattı bir dostum. Hazin ve şu metelik bile etmeyen dünyanın üstüne yıkılıp da altında kalması nasılsa insanoğlunun, o haldir bu. Noktayı hiç sevemedim koyduğumdan beri duygularıma, geri dönüşüm kutusuna atma şansım olsa atar ve silerdim hayatımdan. Uzak olsun istedim yaşamımdan hep korktum kaçtım onun benim için korkunç hazırlığından. “Kahpesin be, kahpe” naraları atıyor beşer, sevgili dünyaya. Dünyanın ne suçu vardı, en şerefli yaratıklar dokunuyordu göz pınarlarıma ve en çok da yine en şerefliler acıtıyordu, kadın yanımı.
- Adım şehrin sokaklarında rüzgârla dolaşıyor, serseri bir sokak lambasıyım sanki. Pencerelerde bekler meraklı, tutkun, yangın ve bir o kadar da ümitsiz, ar dolu geceler. Gece ve elimde kalan son paket tütün. –Alfons- içmeyeceksin bırakacaksın bu illeti, demişti. Doktorumun ısrarla içmememi söylediği benim ısrarla giz tuttuğum ve dile getirmediğim onca acılarımın dumanıyla uçup gitmesi motive bile ediyordu. Alfons nereden bilsin, duraklarımda zehri şeker şerbet diye içtiğimi ki bunu ona anlatmak ve anlamasını beklemek çok saçmaydı.
- Salvador, yani benim ekmek paramın yetkilisi. Bir vakitler yana yakıla tutuştuğum ve peşinden geldiğim soylu adam. Her selamlaştığı hem cinsimle hemencecik kaynaşan ve dost olabilen türünün tek örneği güzel insan. Benim cinnet anlarımda elimde avucumda ne varsa alıp, tartaklayan ve sonrasında okkalı bir tokat atarak parkenin üzerine halı yapan değerli şahsiyet. Yüzümdeki ezik ve çizikleri hasta ruhuyla okşayıp makyajlayan. Hem cinslerine hiç düşünmeden arzularımı satışa çıkaran ve kirli yüreği ve kirli elleriyle saçlarıma nazikçe dokunup tehdit dolu bakışlar yağdıran sevgili beşer.
- Bilirim yapmazsın bu kötülüğü, vicdanının muhasebesiyle yürümediğin kati. Hiç sordun mu bir bilene, ya da kendine. Hâlihazırda bin kere ölmüşlüğü bulunan kıymetli cesetliğimin kadavralıktan kurtulması ve delik deşik edilmiş bedenimden sızan irinleri nasıl boşaltırım. Söyler misin günahkar beşer, İliklerimden ılgıt ılgıt faş eden bedenim kan kaybından daha kaç kez ölür yolunda..?
…
// Mikrofon gürültüyle düşer, Silvia’nın gözleri donuk ve tek bir damla sol yanağından süzülürken tam o sırada…
…
“Çıkış kapısı ne taraftaydı”? Cümlesiyle irkildi salon görevlisi. Şaşkın ve bir o kadar da merak içindeydi…
Neşe CÖMERT…
2012 Mart çıkışı. :)
YORUMLAR
- Satılmışların şehvetlerine seçilmiş Meryemlersiniz. Ağlamayın, ekmek davasına etinizi kurban ettiğiniz siyah cüppeliler kırmızı gözleriyle köşe başından sizi izliyorlar. Kristal tenlerin ayazında donmak da var, hiç kolay iş olur mu kan emicilik. Az sonra gölgeleri satılmış leş kokulu adamlar gelecekler. Hadi, iğrenerek kucak açın. Cünüp şehre tertemiz bir toprak savrulurda belki, saçlarınızdan başlar teyemmüme, hakkınızı eril beşere helal etmeyin.
Hayatın içindeki ikilem kaleminizden çok güzel ifade edilmiş kutlarım değerli şairem saygı ve selamlarımla.