HO HO HO HO HO
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
2011 geldi hoş geldi, Noel BABA artık Müslüman mahallesinde salyangoz satmıyor, 90’lık tespih satıyor. Ah Noel Baba, kapıdan bacadan düşte gel. Uyuduğumuz düşte gel.
Sahi Noel Baba bizim babamız mı? Ho ho ho ho… Hohlatın bakalım cama, şimdi yazın bakayım cevabınızı…
Noel Baba’nın ne işi var bizim mahallede, sokakta bacada ha! Ho ho ho ho…
Bütün vitrinlerde Noel baba, bütün camlarda Noel baba… Alışveriş merkezlerinden tutun da en ücra bakkallara kadar girmiş. Ho ho ho ho… Bu ne perhiz ne lahana turşusu…
Hani Mevlana, hani Hoca Nasrettin, hani Hacı Bektaş… Aslına Hu nesline Hu…
Hikâyesine bakın isterseniz “Aslına Hu nesline Hu…”
Ho ho ho diyeceğinize bunu deyin bir zahmet!
Zamanın birinde bir hükümdar vezirine şöyle bir emir vermiş: “Tebaamdan bana Hızır Aleyhisselam’ ı bulup getirecek bir kul var mıdır? Araştırılsın!” O günden tezi yok memleketin dört yanına tellallar çıkartılmış Ancak kimsenin bu işe cesaret ettiği yok! Meğer devlet elinin erişemediği uzaklarda bir yerde pek yoksul bir ihtiyar yaşarmış. Adamcağız uzun uzun düşündükten sonra " eğer bazı şartlar öne sürerek bu işe talip olursam ahir-i ömrümde birkaç zaman olsun bolluk ve refah yüzü görürüm Hükümdarın tebaası olarak bizi arayıp sorduğu mu var? Hem ol ki talih yaver gider " deyip sarayın yolunu tutmuş. Hükümdar, ihtiyara kırık gün süre tanıyıp her tür isteğinin yerine getirilmesini ferman buyurmuş. İhtiyar o kırk günde ne kadar kendisi gibi fakir fukara varsa doyurmuş, yardımda bulunmuş, kırkıncı gün sarayın adamları kapıya dayanmışlar ve "Buyur efendi, gidiyoruz!" demişler. Zavallı ihtiyar, sayılı günlerin çok çabuk geçtiğini bilerek emre rıza göstermiş. Yolda yanlarına bir fakir derviş takılmış ve: “Bende sizinle geleyim ve sarayı bir kez olsun göreyim.” demiş. İhtiyar buna da rıza gösterip huzura varmışlar. Hükümdar ihtiyara bakmış; o hükümdara bakmış. Ortada ne HIZIR var, ne mazeret. Adamcağız durumu anlatacakken hükümdar ateş püskürür vaziyette en büyük vezirine sormuş: “Efendi, söyle bu densize ne ceza verelim?” “Hünkârım, bu adamı kırk katırın kuyruğuna bağlayıp sürütelim.” “Aslına huuu… Nesline huuu!” diye bir ses duyulmuş ihtiyarın yanına takılıp gelen fakir dervişten. Sultan sesini çıkarmamış ve ortanca vezirine sormuş:“Söyle bre bu herife ne yapalım?” “Bu herifi keşkek edip leşini köpeklere yedirelim.” “Aslına huuu… Nesline huuu!” demiş yine fakir. Padişah ona sert sert bakmış. Sonra aynı suali küçük vezire sormuş: Cevap: “Yüce sultanım! Bu zavallı ihtiyar zaten ömrünün sonuna yaklaşmış. Yoksulluk ve devletin ilgisizliği yüzünden bir yalana tevessül etmiş. Kaldı ki aldığı her kuruşu fakir fukaraya dağıtmış. Affetmek büyüklük alametidir. Büyüklüğünüzü gösterip bağışlaşıveriniz.” “Aslına huuu… Nesline huuu!” demiş yine derviş. Padişah öfkeyle sesin geldiği yana dönerek kükremiş: “Bre sen kim olasın ve niçin hep aynı şeyi söyleyip durmaktasın? Padişah huzurunda edep böyle mi olur?” Derviş hükümdarı saygıyla selamlamış ve söze başlamış: “Haşmetlû hünkârım! Senin büyük vezirinin babası katırcı idi, onu için ihtiyarı katırlara sürütmek istedi. Ortanca vezirinin babası keşkek dükkânı işletirdi. Etin artığını da köpeklere atardı. O da babasının yaptığını uygun gördü bu ihtiyara. Şu küçük vezirine gelince, o asil bir vezir ailesinden gelmektedir ve vicdanı bu ihtiyara devlet himayesiyle mücazat etmesini gerektiriyor, babasından da öyle görmüştür zira. Hepsinin sözleri, asıllarını ve fiillerini göstermektedir. Ben de o sebepten "Aslına huuu; nesline huuu!” diyorum.
Padişahın merakı artmış. Hayret içinde bu fakirin bütün bunları nereden bildiğini merak ederek sormuş: “Peki, derviş sen kimsin?” “Ya sen bugün kimi bekliyordun hünkârım?”Sonra da önce küçük veziri ardından kendini işaret ederek: “İşte vezir; işte Hızır!” deyip ortadan kayboluvermiş.
Noel Baba, sana ne mutlu ki bizden biri oldun haybeden. Sahi bizim Nasrettin Hocamız var tanır mısın evvelden? Tabi sizinle ne alışverişi olabilir ki Bizim Hocanın! Ama sizin bizimle işiniz bal gibi de oluyor, ne haber? Onunda bembeyaz sakalı var, hafiften tombikliği var. Senin Ren Geyiklerin varsa Hocamızın da eşşeği var. Hem espride üstüne yoktur, hem kimseyi yok yere öldüren bir medeniyetten değildir. Hem sizin gibi ho ho ho ho’dan değil “aslına huuu; nesline huuu” geleneğindendir.
Noel Baba, gökten üç elma pardon üç ton bomba döken bir medeniyetin, tek dişi kalmış bir canavarın kendisini sempatik gösterme halinden gayri bir şey değildir. Noel Baba bir Mevlana değildir, bir Hacı Bektaş değildir, bir Yunus değildir. Hülasa Noel Baba bizim babamız değildir, o kadar!
Camları hohlatın bakayım yazın şimdi o hohladığınız cama: “Noel Baba bizim babamız değildir” diye… Sonra işkembeden bir ho ho ho çekin şöyle tumturaklı olsun hem de… Üstüne de tatlı niyetine “aslına huuu; nesline huuu” deyiverin bir zahmet. Ağzınız alışsın özünüze!
İlçede dahi hindiler yılbaşını bekliyorsa vay halimize! Hindiba, bir bitkidir, yılbaşı bir lerzedir. Sakın ola ki bu aralar düşünmeyesiniz! Hindi niyetine Noel Baba uğruna telef olmayasınız. Düşünene bir tekmede siz vurun kampanyası, eski yılın son, yeni yılın ilk kampanyası… Ho ho ho; “aslına huuu; nesline huuu”
Bir yandan Haç, bir yanda Hilal!
Saç babam saç, al babam al!
"Yeni yılcı geldi hanım, torbamda hiç kimsenin kullanmadığı ve kıllanmadığı bir yıl." Yeni yıl, el değmemiş beyaz bir mendil nasılsa, öyle! Alın istediğiniz gibi sümkürün burnunuzu. Ho ho ho ho… Ren geyiklerim nerede yahu, biraz geyik yapacaktık diye geyikleri kaçırdık. Aslına Hu nesline Hu!
Noel Baba, bizim babamız değildir ahali! Duyduk duymadık demeyin zinhar!
Siz hiç Nasrettin Hoca’yı andınız mı? Onun figürlerinden oluşan ürünleri aldınız mı?
Mevlana’yı Şeb-i Arus’ta ailece yâd ettiniz mi?
Yunus’u bildiniz mi?
Sahi Peygamber Efendimizi zikrettiniz mi bu kadar?
Aslına Hu nesline Hu!
YORUMLAR
"Aslına Hu nesline Hu!
Noel Baba, bizim babamız değildir ahali! Duyduk duymadık demeyin zinhar!
Siz hiç Nasrettin Hoca’yı andınız mı? Onun figürlerinden oluşan ürünleri aldınız mı?
Mevlana’yı Şeb-i Arus’ta ailece yâd ettiniz mi?
Yunus’u bildiniz mi?
Sahi Peygamber Efendimizi zikrettiniz mi bu kadar?
Aslına Hu nesline Hu!"
sorgulayan düşündüren harika paylaşıma teşekkürler...
kutladım günün yazısını hayata kattığınız eşsiz güzellikleri değerli yazar..:)
sevgim saygımla hep..selamlar..
Noel baba ve yılbaşı bağlantısı başlı başına eksik bilgiden kaynaklanıyor görüşündeyim. Hıristiyan inanışta, yeni yıla girme eğlenceleri ile noel tamamen farklıdır. Noel, 25. ve 26. Aralıkta Hz. İsa'nın doğumunu kutlayan bir bayramdır. Yeni yıl eğlencelerinin ise dini hiç bir anlamı yoktur. Noel baba her ne kadar dini bir sembol olsa da, tarihe dönüp bakıldığında, çocuklara küçük hediyeler, mutluluk ve sevinç götürmekten başka bir kabahatı yoktur. Çam ağacı sağlığı sembolize eder. Çam ağacı ile evini, iş yerini süsleyen bir kimse dinden çıkmaz.
Evet, değerleri korumak önemlidir, ama hoşgörü de önemlidir. Ben nasıl kendi değerlerime saygı duyulmasını beklersem, diğer toplumların değerlerine de saygı duymalıyım. Toplumlar ve dinler arasındaki bu çatışmalar tahamülsüzlükten kaynaklanmıyor mu?
Özümüzü kaybetme korkusu taşıyoruz, Tanrı'nın dileğini yerine getirip, yarattıklarını sevmeyi başarabilirsek, (tüm farklı dini görüşlere mensup olanlar, karşısındakine yalnızca insan olduğu için saygı duymayı başarabilirse) belki başka bir yazıda, ikisinin de amacı yalnızca insana mutluluk yolunu göstermek isteyen Mevlana ve Noel babayı da barıştırabiliriz. Tek eksiğimiz hoşgörü, Noel babalı, hindili ve çam ağaçlı bir kutlama kimsenin canını yakmaz. Namazla, duayla yeni yıla girenin de, Çam ağacı dibinde oturanın da yeni yılı kutlu olsun.
Bugün günün iki yazısı da yerini ne kadar ihtişamla doldurmuş.Kutlarım seçkiyi.
yazıyı okumak çok iyi geldi yeniden kim olduğumuzu hatırlatması açısından.Yazarını kutlarım ellerine sağlık.
yorumları okuyunca :
''Aslına Hu nesline Hu! '' dedim ben de!
Yüce bilge atalarımız ne çok haklılarmış:‘’Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar.’’
Saygılar
Yüreğinize bin sağlık
İlginç olan Hristiyanlar yılbaşını önemsemiyor onların bütün hazırlıkları: İsa'ın doğum günü olarak ilan edip kutladıkları 25 Aralık için. Biz bir batı taklitcisi olarak ne yapsak yeridir .... Kendi gerçek değerlerimize burun kıvırırken batının tahrif edilmiş dinin uydurma değerlerine yapışmamız, aslımız ve özümüzden sapmış olduğumuzun çok güzel bir resmidir...
Sanırım elimizdekilerin değerini anlamamız için önce batının değerlerimizi görmeleri önemsemeleri gerekiyor sonrada biz onların peşinden gideriz...
Haydi Noel yılda bir kez giriyor bizim eskiyerek ve ölüme daha yakın olacağımız yeni yıla, bir de her gün yaka paçamızda düşmeyen ecnebi kültürü yayan yayınlar, diziler ne yapmalı?
Acaba çok mu geç kaldık? Silkindikçe medeniyet adına girdiğimiz o ecnebilik batağına debelendikçe çamura batıyoruz. Olsun ben geç dedimse de hala umutlar yeşertiyorum kendi aslımıza dönmeye.
Teşekkürler...
Güne düşen yazıyı ve değerli yüreği kutluyorum.
selamlarımla
Yürekten kutlarım değerli kardeşim. Bence neol baba falan diye bir şey yok! Uydurmadır ve Anadoluyu hırıstiyanlaştırmanın uzantısıdır!
Yazık, hemde çok yazık insanlarımıza... Dini ve milli bayramlarımıze gösterilmeyen ilgi ve coşkuyuneden yılbaşı denen kepazeliğe gösteriliyor?
Varolasın değerli kardeşim.
Yazınız hak ettiği yerde. Seçkimize teşekkürler...
Noel Baba M.S. 2. yüzyıl sonlarında bir Anadolu kentinde, Likya'da Patarada doğmuş doğmuş, öz be öz bir Anadolu insanıdır.
Beni inanın çok güldürdü bu yazı.
Neden, çünkü İslam kendinden önceki dinlerin de bir sentezidir. Çok yanlış bir yazı haketmediği yerde duruyor...Onun sayesinde ülkenize 2010 yılında kaç milyon dolar döviz girdi, bir araştırın isterseniz...
Ağzımla gülemedim....
TekinSağ.
Bu cümlenize de ben aynı şekliyle güldüm Şaban Bey. Sentez dini ha :)
gürhan
SelamiSevinç
Kaynağınızı merak ettim.Ben de incelemek isterim.
Noel Baba, bizim babamız değildir ahali! Duyduk duymadık demeyin zinhar!
**********************************************************************************************
Bu kadar anlamlı bir yazıya kayıtsız kalamazdım,Gürhan Kardeşim : tebriklerim yürekten size... Ümmet bilincini kaybetmişiz ... Bir nesil yetişiyoruz , bilinçsiz nedensiz inançsız herşeyi mübah gören bir nesil ...Resulullah, şu ifadeleriyle emr-i bil-ma'ruf, nehy-i ani'l-münker'in önemini vurgular: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder kötülüğe engel olursunuz, ya da, Allah, yakında umumi bir bela verir. O zaman dua edersiniz, fakat duanız kabul olmaz."
Arif Nihat Asya...
Noel baba neyimiz olur ..Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu:
O,Haçlı Seferleri'nden kalma bir kılınç artığıdır.O zaman silâhla giremediği yerlere,şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor.
O,evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir...Kardeşlerini Mukaddes Savaş'a hazırlamaktan geliyor.
O,adıyla sanıyla bir misyonerdir ki,kılığını değiştirmiş...ve bizi avlamaya,kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan çocuklarımızdan başlamıştır.Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz,fedâkarlığının sebebini düşünmediniz mi?
Bırakın,onun hakkından ben gelirim:İşte sakalını çekince gördünüz...sakalı elimde kaldı ve altından Lücifer(şeytan)çıktı.Bilirsiniz ki,câsuslar da kıyâfetlerini ekseriyâ değiştirirler.Bu,mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin,yahut bırakın:Haç'ın da çarmıha gereyim onu.
Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız:Muhakkak,bir şeyinizi çalmıştır.
tebriklerim çokça yazan kalem her dem olsun .
yasemin...