- 702 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KAYBEDEN KÜRTLER OLACAK !
CUMHURİYET DÖNEMİ AYAKLANMALARI:
Nasturi isyanı (1924- Hakkari)
Jilyan isyanı (1926- Siirt)
Şeyh Sait isyanı (1925- Bingöl-Muş-Diyarbakır)
Seit Taha ve Seit Abdullah isyanı (1925-Şemdinli)
Reşkotan ve Reman isyanı (1925- Diyarbakır)
Eruh’lu Yakup Ağa ve oğulları (1926-Pervani)
Güyan isyanı (1926-Siirt)
Haco isyanı (1926- Nusaybin)
I. Ağrı isyanı (1926)
Koçuşağı isyanı (1926- Silvan)
Hakkari- Beytüşşebab isyanı (1926)
Mutki isyanı (1927- Bitlis)
II. Ağrı isyanı
Biçar harekatı (1927- Silvan)
Zilanlı Resul Ağa isyanı (1929- Eruh)
Zeylan isyanı (1930- Van)
Tutaklı Ali Can isyanı (1930- Tutak-Bulanık-Hınıs)
Oramar isyanı (1930- Van)
III. Ağrı harekatı (1930)
Buban aşireti isyanı (1934- Bitlis)
Abdurrahman isyanı (1935-Siirt)
Abdulkuddüs isyanı (1935-Siirt)
Sason isyanı (1935-Siirt)
Dersim isyanı (1937-Tunceli)
PKK terörü (1984-----)
Alıntıdan çok net anlaşılacağı gibi, tarih boyunca isyanlara abone olmuş bir halk : Kürtler !
Türkiye Cumhuriyeti’nin de kurucu halklarından biri olduğu tartışılmaz olan bu halkın, yok sayılması, ayrımcılığa ya da asimilasyona tabii tutulması, dilinin, kültürünün yasaklanması, eğitiminin engellenmesi asla haklı gösterilemez.
Onlara sırf Kürt oldukları için düşmanlık besleyenler, kim olurlarsa olsunlar, asla vatansever olarak kabul edilemezler.
Bu ülkenin içeride üç önemli düşman kitlesi vardır :
1- Irkçılar : Bu ülkenin gerçek sahibinin, sadece saf Türk ırkına mensup insanlar olduğunu iddia edip, diğerlerini dışlamak isteyenler.
2- İrticacılar : Bu ülkenin bir din devleti olması için, devletin dini kurallara göre yönetilmesi için mücadele edenler.
3- Etnik bölücüler : Ülkeyi Kürdistan, Türkistan, Lazistan, Çerkezistan vb. etnik gruplara, eyaletlere bölmek isteyenler.
Bunlardan hiç biri diğerinden daha az tehlikeli değildir. Geçmiş Kürt isyanlarında, İrticacılarla Kürt bölücülerin işbirliği yaptıkları da görülmüştür.
’’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran halkların tümüne birden, Türk Milleti denir !’’ diyen Mustafa Kemal Atatürk, tüm bu halkların birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde, dedelerinin tertemiz kanlarıyla sulanmış bu topraklarda yaşamalarını vasiyet etmiştir.
Onun vasiyeti üzerine ne Kürtlere ne de başkalarına, bu ülkede ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmamıştır. Ne yerleşimde, ne işe, okula alımlarda asla ayrıcalık olmamıştır. Kürtlerin ne ülkeleri istila edilmiş, ne de Güneydoğu’ya hapsedilmişlerdir. Yaşadıkları yerleri seçen yine kendileridir.
Dileyen, dilediği ile yerleşmedi mi ? Büyük şehirlerin göbeklerine yaptıkları gecekondulara bile tapu verilmedi mi ? Diledikleri yerde diledikleri iş yerlerini açmadılar mı ? Milletvekili olmadılar mı ?
Kürtler, özellikle Ermenilerin kışkırtmaları ile bu ülkenin başına bela olmuşlar ve olmaya devam etmektedirler. Ne yazık ki bu ülkenin en büyük düşmanı Ermeniler olmuştur ve Kürtlerin de en büyük dostu olmuşlardır.
PKK’nın kurucuları arasında Ermeniler vardır. (Örnek : Orhan Bakır diye bilinen Ohannes Bakıryan- Hrant Dink’in en samimi arkadaşlarından) Kürtlerin Kürdistan diye kabullendikleri topraklar üzerinde en çok hak iddia edenler de yine Ermenilerdir. (Diyarbakır’a, Ermenistan’ın başkenti diyorlar)
Kürtlere bu güne kadar yapılan yanlış uygulamaların hepsinin temelinde, ya bu isyanların ya da asla onaylamadığımız ırkçıların parmağı vardır.
Bu günlerde Kürtler dil özgürlüğü maskesi altında, öncesinde özerklik, ardından bağımsızlık ve Kuzey Irak Kürtleri ile birleşip sözde Büyük Kürdistan devleti hayali peşindedirler.
Yıllardır bölücülüğü inkar eden, masumane özgürlük masalları anlatan, asimilasyona karşı kendilerini savunduklarını iddia edenler şimdi maskelerini ellerine almış, gerçek niyetlerinin ne olduğunu açığa vurmuşlardır.
Yıllarca dökülen onca kanın sorumlusu PKK ve destekçilerinden başkası değildir. Türk halkı bugün, bir nebze de olsa düşmanlık duyguları beslemeye başlamışsa, bunun sorumlusu yine Kürtlerin kendileri ve onları temsil ettiklerini savunan terör örgütleri ve siyasi temsilcileridir.
Şimdi yeni bir isyanın provaları sergileniyor. Türk ordusu tuzağa çekilmek isteniyor. Özerklik ilan edildiğinde, Ordu sert şekilde müdahale eder de kan dökülürse, Birleşmiş Milletler’in müdahalesi beklenecek. Bunun için de porovakasyonlar yapabilirler. Kendi insanlarını katledip, askerimizin- polisimizin üzerine atmaya çalışabilirler.
Hiç bir şekilde bu ülkeyi bölmeye güçleri yetmeyecektir. Sonuçta kaybeden yine onlar olacak, Türk halkının dostluğunu ebediyyen kaybedeceklerdir.
Türk dostluğunun değerini bilmeyenlerin hak ettiği de budur aslında. Bir çoğu ülkenin değişik illerinde, aramızda yaşıyorlar. Olanlar onlara olacak. İster istemez davranışlarımız farklı olacak bu durumda. Kimimiz iş ilişkilerimizi, kimimiz kız alıp vermeyi, kiraya ev vermeyi , hatta selamı - sabahı bile kesebiliriz onlarla.
Daha fazla uzatmayalım. Gerçekler benim anlatmak istediğimden, hatta hayal bile edemediğimden daha kötü olabilir.
Ok yaydan fırlamış gibi. Maalesef yeni bir isyandan vaz geçmeleri pek mümkün görünmüyor. Devletimiz de ne yazık ki zaafiyet gösteriyor. Onlar da bundan yüz alıp- güç bulup yola çıkmış durumdalar.
Dilerim sihirli bir güç akıllarını başlarına getirsin. Tam da hiç olmadıkları kadar özgürce ve insanca yaşamalarının mümkün olmaya başladığı bu günlerde, böyle bir fırsatı tepip, yıllar öncesine geri gitmesinler.
Kaybeden değil kazanan barış olsun, insanlık olsun diyorum ama ; mucizeler sadece masallarda oluyor. Ne yazık ki........
Fikret TEZAL
YORUMLAR
fikret bey..bizler memleketimizfe kürt lerle yan yana yaşıyoruz .komşuyuz.akrabayız.....onlar da bizden biri..ve en güzel inşaatları .en güzel eserleri kürt lerle bizimkiler yapıyor bizimkiler fazla paraya doymazlarken kürtler aza kanaat edip şükür diyor..bu yazınız küllenen ateşi yeniden canlandırmak gibi..lütfen ALBAYRAGIM gölgesi hepimize yeter mesele hepimizin.. kardeşce .el.ele verelim herşey daha güzel olacak vede olmalı çünkü kardeşiz hepimiz...saygı larım la
Fikret TEZEL
Benim sözüm bu ülkeyi bölmeye, yıkmaya, kan akıtmaya , kin tutmaya meyilli olanlaradır.
Ben de bir insanım ve insan olan ırkçı olamaz !
Sanırım yanlış anlaşılma söz konusu.
Ben Fikret Bey gibi düşünmüyorum. Ülkede böyle bir sorun varsa bu hepimizin sorunudur ve sorunun temeline inip tarafsız bir gözle bakmak gerekir diye düşünüyorum.
Fikret Bey yazıya gerçekten müthiş bir giriş yapmış. Türk Milliyetçiliği adı altında ırkçılık yapanları belirtmiş. Kürtlerin de bu ülkenin fertleri olarak kendilerince bir takım hakları olduğunu yazmış. İsyanlardan bahsetmiş. Peki bu isyanlar neden çıkmış onu belirtmiş mi? Maalesef girişteki sorunu çok güzel bir şekilde belirleyen bakış yazı ilerledikçe yerini tamamen Kürtleri suçlamaya bırakmış, katı bir Türk Milliyetçilğine dönüşmüştür. Bunu da tehdit edercesine yazılan yazıdan anlamaktayız. Yanlış anlaşılmasın yazdıklarım lütfen amacım insanlara bu konuyu kendimce anlatabilmek. Ha çözüm ne midir diye sorarsanız şöyle derim; Kürtler aslında çocuklarının asimile olmasını istemiyorlar şayet herkes böyle bakabilirse bence bu iş büyük oranda hallolur. Sorun burada hep isyanlara bağlanmış ama temeline gidilmeyip suçlayıcı bir tavır almıştır malesef ki....
Eğer ortada bir sorun varsa bu hepimizin sorunudur ve kaybeden de hep bizler olacağız. Kimimiz insani ilişkilerde,kimimiz maddiyatta,kimimiz maneviyatta ve malesef kimimiz canıyla... Yazılacak çok şey var bu konuda ama dediğim gibi lütfen beni kimse yanlış anlamasın yazdıklarımla. Ama Fikret Beyin affına sığınarak sormak istiyorum ona "Siz hiç Kürt oldunuz mu"
Saygılarımla
Fikret TEZEL
Çok güzel bir yazı okudum.
Yorum azlığına şaşırdım doğrusu.
Elbette tehlike üç değildir.
Katılamadığım ve eksik bulduğum öze dair şeyler olsa da içeriği çık doğru bir yazı olarak gördüm.
En büyük iki sorundan biri bozuk ideoloji ve kültürel sömürüye açıklıktır.
Hükümletin yumuşak güç olan kardeşliği öne alan projelerle olaya yaklaşımı zaaf değildir bence.
Yöntem hükümletin, başarı devletimizin, barış insanlığın olur İnşallah.
9 numara bir yazı.
Tebrik ve teşekkür ederim.
Sevgi ve selamlar.
Fikret TEZEL
Kaybeden sadece Kürtler değil ki, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan her insan kaybediyor...pkk harcanan paralar Gayri Safi Milli Hasıla sorunu ve pkk sosyalist solcu tabanının sakat çocuğudur...Tedavi ihtiyacı olduğunu Türkiye sınırlarında yaşayan her insan bilir...
Ve şunu da ifade etmek gerekir ki, doğu ve güneydoğu da yer alan iki güç vardır, birincisi inanç değerleri ile islama ve islamın önem verdiği akaid değerleri ile yaşayan insanlar ile inanç değerleri islam olmayan ve etnik ırkçı bir zihniyetin zorbalıkla toparladığı insan grubu...
Doğu ve güneydoğu da Allahın birliğine iman etmiş hiç bir insan pkk savunmaz, pkk savunanların inanç değerlerine baktığınız zaman tamamen kozmik bir yapı içerir...
Umarım hasta olan bu çocuğun tedavisi kısa zaman da yapılır, yoksa bu hasta çocuk büyüdükçe her ailenin canını yakacağı kesindir...
Türkiye de irtica sorunsa, ermeni, süryani, yahudi, hristiyan, ateist de sorundur...Hiç bir inanç bence sorun olarak görülmemeli...sorun olan sadece ideolojilerdir..
sevgile kalın...
Fikret TEZEL
PKK , gerçekten de Türkiye'de solun katilidir. On iki Eylül öncesi ve sonrası üniversite öğrencilerinden biriyim ben. Milliyetçilerin hatalarından dolayı kendimi sol hareketin içinde buldum. İlericilik, çağdaşlık, demokratlık ve Atatürk milliyetçiliği, sosyal demokratlık olarak benimsediğimiz solculuğu, PKK ve Kürtler bir anda Kürt milliyetçiliğine, bölücülüğe çevirdiler. Oysa biz onların da ezilmişliğinin bilinciyle haklarını savunuyorduk. Yani, aynı saflardaydık.
Bu gün maalesef, yeni bir isayanın kararlılığı içindeler. beklentileri de Birleşmiş Milletler müdahalesi sonucunda ve onların korumasında önce özerkliği sonra da bağımsızlığı ilan etmek.
Dilerim başarılı olamasınlar. Zararı tabii ki tüm ulus olarak hepimiz gördük ve görmeye de devam ediyoruz.