- 1934 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Mutluluğumu Gri Renkler Gölgelemesin
Hepimiz dünyaya öğrenmek, paylaşmak, sevmek için geldik. Hiçbirimiz bu olağanüstü deneyimin ne zaman biteceğini bilemeyiz. Bu güzellik her an elimizden alınabilir. Sevdiklerimiz çoktan terk-i diyâr eylediler bile. Belki de bu bize Allah’ın, her günümüzü en güzel şekilde yaşamamız için birer göstergedir.
Nefes aldığımız her an, her dakika, hatta her saniye mutluyum, hem de çok mutluyum diye haykırabilmek; ufacık güzelliklerden, minicik olaylardan kendimize mutluluk payı çıkarabilmek, bunu kendi iç dünyamızda hissedip, etrafımızdakilere de hissettirebilmektir önemli olan.
Aslında uygulaması son derece basit gibi görünen ancak, pek çoğumuzun bildiği halde yapmadığı, belki de yapamadığı şahane bir güzelliktir bu. Güzellik diyorum, çünkü mutluğunun farkına varan insanlar, çevrelerine de öyle bir pozitif enerji yayıyorlar ki; onlarla olmak, onlarla konuşmak, hele hele bir yaşamı onlarla paylaşabilmek dünyanın en güzel duygusu.
Eğer bu derece şanslı bir insansanız sizden daha mutlusu var mıdır acaba dünyada? Çünkü hayat görüşü böylesine pozitif, enerji yüklü, akıllı insanlar, siz ne kadar karamsar olursanız olun, size de pozitif enerji yükleyeceklerdir. Siz de bir süre sonra hayata bakış açınızın, olaylara yaklaşım tarzınızın ister istemez değiştiğini gözlemleyeceksiniz. Çevrenizde pozitif dalgalar yayan ve aranan bir insan olacaksınız. Bu ne güzel bir keyif değil mi?
Siz de güzel şeylerin farkına varın. Mesela bir koku olabilir. Bir evden yayılan taze pişmiş ekmeğin kokusu. Yaprakları kıpırdatan hoş meltemin sesi, sonbahar yaprağına yansıyan bir sabah ışığı da farkına varılacak güzelliklerdendir. Lütfen bunlara dikkat edin ve bu şeylerin varlığı için şükredin.
Bu bazıları için sıradan, basmakalıp olabilir. Ama bunlar yaşamı dolduran, dünyayı sevmemiz için konulmuş küçük, şükretmemiz gereken şeylerdir. Onları fark etmenin önemini kavramalıyız. Bir gün hepsi elimizden alınabilir. Siz de bir öğle yemeği tatilinde etrafınızdaki güzelliklerin farkına varın, çıplak ayakla yürüyün kumlar üzerinde; tabi yürünebilecek kum bulabilirsek şu beton yığınlarının arasında…
Güneş batarken şehrin en yükseğine çıkın ve güneşin şehre yaydığı kızıllığı seyredin. Güneşin hiç göremediğiniz sıcağından, bakamadığınız dolunay hâlini gözlerinizi kamaştırmadan seyredin. Harika bir duygu! Yaşamın getirdiklerini farkında olmadan düşünecek ve Allah’ın büyüklüğünü bir kez daha anlayacaksınız.
Eve giderken koca bir külah dondurma alın henüz havalar soğumadan… Hazan vaktinde ağaçların altında, ayaklarınıza sonbaharın hüznünü yansıtan gazellerin dokunuşunda, hayatınızı sorgulayın! “Değer mi bu hiçlikte, sonumuzun hazan olduğunu, hayatın bir ağaç yaprağının yeşilinden daha da kısa olduğunu bile bile kendimi hırpalamaya.” diyerek.
Yaşlanıyoruz farkında olmadan ve unutmayalım ki yaptıklarımız değil, yapamamış olduklarımızdır pişmanlıklarımız.
Pırıl pırıl bir yaz güneşi teninizi ısıttığında, lapa lapa yağan kar bir anda etrafı bembeyaz yaptığında, minicik bir bal arısının çiçekten çiçeğe koştuğunu gördüğünüzde, kulaklarınıza çok eskilerden maziyi hatırlatan bir melodi çalındığında, çoktandır görmediğiniz bir dostunuzdan haber aldığınızda, birine şu ya da bu şekilde yardım ettiğinizde, karşılığındaki o sıcacık teşekkürde, içinizde tarifi zor mutluluk dalgaları oluşacaktır.
Bu hoş duyguları hiç çekinmeden sizde etrafınızdaki dostlarınızla paylaşın. Onların da ufacık olaylardan mutlu olmasına, en azından hayattaki güzellikleri fark etmelerine yardımcı olun. Kazanılan her mutlu insan çevremizde, yaşantımızda güzel bir tebessüm demektir. Her güzel tebessüm ise mutlaka yenilerini oluşturacaktır. Minicik bir gayretle bunu başarmak mümkün... Yeter ki gönülden isteyelim.
Hayat denen o kısacık anda yaşanacak ve yaşattırılacak güzel keyiflere yelken açalım. Kim ne yaparsa yapsın kendine yapar. O yüzden bizi olumsuz etkileyecek kimseyi dikkate almamak lazım. Onu hayatımızdaki renklerden gri olanı diye düşünüp, o rengi giymemeye gayret göstermeliyiz.
Benim hayatımda ya siyah ya beyaz vardır, griye yer vermemişimdir. Ama istemesem de hayat denen modacı, arada gri denen tonları da bana yakıştırıyor ki zaman zaman onu giymek ve onunla tenimi buluşturmak zorunda kalıyorum. Bu da bana alerji yapıyor.
Mutluyum demenin keyfini yaşayan insanlardan biri olmak için, gri renklerin mutluluğumu gölgelemesine izin vermiyorum.
Tavsiye ederim, siz de öyle yapın.
YORUMLAR
O kadar üzenle yazmışsınız ki her şeyi,sanki ben söylemişim de siz yazmışsınız.Doğaya olan özlemleri,mutlu ve mutsuz olanları,çiçekten çiçeğe konan nesnelerin yaşam tarzlarını,birbirlerini seven iki sevgililerin bir denizin kenarında gezmeleri,dans etmelri çiçekli bahçede dolaşmaları,birlikte denizde yüzmeleri,ve onların birbirlerinini düşünülen şekilde anlamaları.Birbilerine raks etmeleri v.s Velhasıl yaşamın en güzel şeklini yakalamak.Bu yazıda paylaşabileceğimiz çok şey gördüm.Çok güzel yazı yazanları gördüm.Ama hepsini okumak ve ona göre eleştiri yapmaya zaman yetmiyor.İnsan insandır,duygular ve istemler hep aynıdır.Tüm okuduğum eserlerde bunu gördüm.M.Ö 375 Aristotelas madenin temel kanunu ve huku ile insan zihinde oluşan değişim teorini atmış,onun bu düşüncesi lavaziye'nin elementlerin eleman teorisini ortaya atıp sonra onun bu bilimsel görüşünden dolayı idam edilmiştir.Ondan sonra yapılan tüm deney,araştırma ve incelemleri yapan nice filozof ve yazarlar haksızlıklara uğramışlardır.Bunu çoğumuz gördük ve çektik...Yazının içeriği hep onları bana anımsattı.
Bu nedenle bu harika yazınınız içten kutlarım
Sevgim sevginiz olsun,sevgi ve saygılarımla
sevgidamlalarim
okuduğum en güzel yazılar bırıydı..hayatın küçük vırajlarında emnıyet kemeri olacak bu yazı bana dedı kı ...küçük şeylerden mutlu ol ,mutluluğunu başkalarının ınsıyatıfıne bırakma ve hep pozzıtıf düşün..sevgıyı saygıyı aşkı..saygının ıçınde ara...grililik herkezden uzak kalsın...
tbrıkler ..