- 87 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÜFÜRÜKTEN SİYASET
ÜFÜRÜKTEN SİYASET
Şu ülkenin haline bak. Ülkemizin ve insanlarımızın yığınla sorunu varken, aklı evvel bir takım siyasetçiler, 31 Mart yerel seçimlerine hazırlanıyor. Bu öyle bir hazırlanma ki, küfür, hakaret, iftira birbirini kovalıyor. Seçildiğinde asla yerine getiremeyeceği sözleri veriyorlar, vatandaşların aklı büyülü, tempolu ve vurgulu sözlerle düğümleniyor. Sözcükler arasına kutsal terimler de yerleştirilince o biçim bir konuşma oluyor. Seç, beğen al!
Siyasetçiler, sanatçılar, yazarlar, düşünürler ve gazeteciler ülkesinin aynasıdır. Yaşlı-genç tüm insanlar, her gün televizyonlar aracılığı ile evlerine konuk ettiği bu siyasetçileri takip ediyor, dinliyor ve aklında ve vicdanında olumlu ya da olumsuz bir siyasetçi portresi oluşuyor. Küfürbaz siyasetçileri dinledikçe genç-yaşlı insanların zihninde, siyaset yolunun küfürlü konuşmaktan, iftira atmaktan ve yalan söylemekten geçtiğini düşünüyor. Hedefe varmak için namuslu da olsa rakibine iftira atmanın meşru olduğu zannına kapılıyor.
Dünya ülkeleri de yakından Türkiye siyasetini takip ediyor, notlar tutuyor ve ikili ilişkilerde de bu bilgilerden faydalanıyorlar. Türkiye siyaseti, Türk halkına güven vermiyorsa, Türkiye’nin ülkelerarası ilişkilerinin akamete uğraması kaçınılmaz olur. Bu sebeple, koltuk derdine düşmeyen, haksız ihaleler yoluyla seçkin yandaşlara rant sağlamayan, rüşvet alıp-vermeyen, ülkemizi kara para cenneti yapmayan ve “yasalar arkamızdan gelsin…” demeyen kadroların ülkemizin yönetiminde söz sahibi olması gerekir.
Türkiye’yi yönetecek şahısların bilgili, tecrübeli, ahlaklı ve emin kişiler olmasına özen gösterilmelidir. Zira ülkemizi yolda bulmadık; bu vatanın her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Onların aziz hatıralarına saygılı olmalı, vatanımızı kutsal bir emanet olarak görüp, canımız pahasına korumalıyız. Çapsız siyasetçilere bu ülkenin idaresini asla teslim etmemeliyiz. Bu milli bir meseledir.
Devleti yönetenlerin ve diğer siyasetçilerin bu devletin Cumhuriyet rejimiyle yönetilen sosyal-hukuk devleti olduğunu asla unutmamalıdır. İktidara gelenler veya devleti yönetmeye hazırlanan siyasetçiler milletin dinine, mezhebine, ırkına ve sosyal konumuna göre ayırmamalıdır. Devletin yasaları ve imkânları her insanı kucaklayacak özellikte olmalıdır. Atatürk’ün söylediği gibi “iç cepheyi sağlam tutmalıyız.”
Harami zihniyetiyle makam-mevki sahibi olanların yaptıkları yolsuzluk, rüşvet ve usulsüzlükler Sayıştay raporlarına girdiği halde herhangi bir cezai uygulama yapılmıyor. Bu tür haramzadeler, besmeleyle harama kaşık sallayan ahlaksız kişilerdir. Sakallı-cübbeli sözde din adamları ve bunlarla birlikte hareket eden siyasiler, Arap-din anlayışını bu millete aşılamak için Arapça okutup, Türkçe anlatmaya gayret ediyorlar. Bunun doğal sonucu olarak, ülke ve millet olarak ağır bir yıkımın altında inim inim inlemeye mahkûm oluyoruz.
Posta yoluyla oy kullanan Avrupa ülkeleri var. Bu ülkelerde insanlar, oylarının çalınmayacağından emindirler. Geceler boyu, seçim torbaları üzerinde uyumak ve bu yolla oylara sahip çıkmaya çalışmak asla söz konusu olmuyor. Bu ülkeler, böyle saçmalıklarla uğraşmıyor. Bilim, sanat ve teknoloji üretiyor. Uygarlık yarışında dev adımlarla ilerlerken, ülkemizde siyaset yapanlar, büyük bir iştahla koltuk ve rant peşinde koşuyorlar.
Emevi yönetiminden bu güne, din siyasetin ve ticaretin bir aracı haline getirildi. Oysa Müslüman olduğunu iddia edenlerin yaptıklarına dikkat edersek eğer, Yüce İslam’ın kişisel hırslara ve siyasete nasıl alet edildiğini görürüz. Kur’an bu konuda insanları şu ayetleriyle uyarıyar: Bakara Suresi 174. Ayet “Allah’ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar, gerçekten karınları dolusu ateşten başka bir şey yemezler. Kıyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren azap vardır.”
İri ve diri olarak eğitimin kalitesini yükselterek, bilimde, fende, tıpta, sanatta, edebiyatta ve felsefede çığır açacak eğitim politikaları geliştirmeliyiz. Çığ gibi büyüyen ülke sorunlarını çözecek kadrolar tahsis edilmeli ve sorunlar bir an evvel çözülmelidir. Ülke sorunlarını çözmek için benden, senden, o hain, bu bilmem ne demeden, yeteneklerinden faydalanmalıdır. Ülkemizde hainler, uyuşturucu ve kara para aklayanlar derhal yakalanıp, Türk adaletine teslim edilmelidir. Son günlerde, İçişleri bakanımızın çetelerle, baronlarla amansız bir mücadele yürüttüğünü görüyoruz ve bundan mutlu oluyoruz. Umarım, bu mücadele akamete uğramaz ve ülkemiz bu baronlardan ve çetelerden temizlenir.
İftiralara son, temiz siyasete selam diyelim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.