ERTAN A MEKTUP
Küçücük yürek, kocaman sevgi,
Kan bağı yok can bağı yok memleketlerimiz de ayrı sadece karşı komşumun üç yaşındaki şeker gibi tatlı oğlu Ertan Buğra…
Bir akşam iş çıkışı sitenin önünde gördüm onu. Nasıl ağlıyordu parkta oynamak için annesinin eve gitmesi gerekiyordu belli ağlayarak elinden tuttu ve götürdü. O zaman başladı bizim hikâyemiz. Çantamı eve bıraktığım gibi kapılarının zilini çaldım ve kapıyı açan annesine Ertan ı parkta oynatabileceğimi söyledim. İlk önce biraz tereddüt etti ama sonra olur dedi. Nasıl mutlu olmuştu. İkimiz parkta oynadık biraz zaman geçince eve geldik.
Derken böyle bazı akşamlar alıyordum ve bizde bir iki saat kalınca anne ve babasına gitmek istiyor bende hemen karşı dairemiz olduğundan gönderiveriyordum. Çünkü Ertan daha ana çocuğu idi. Bize geldiğinde kendi dilince “şenin güzel yemeklerin yok mu” diye sorması beni bitiriyordu. Çok zaman ağlayarak gidiyordu evlerine. Son zamanlarda kreşten de bazı akşamları ben alıyordum. Öyle mutlu oluyordu ki beni görünce gözlerinin içi gülüyordu. Kreş öğretmeni de fark etmişti “sizi çok seviyor “ diyordu.
Sanırım torunuma da benziyordu, zayıflığı ve küçük cüssesiyle onun içinde çok sevmiştim. Ama suskun ve akıllı halleri de kendini sevdiriyordu. Eşime de alışmış bazı akşamları balkonda bekliyor ve köşeden görününce avazı çıktığı kadar “cafey amcaaa ben şizdeyim” diye bağırıyordu. Sonra kapının arkasına saklanıp Ertan ı gördün mü sanırım kayboldu numaralarına yapıyorduk.
Ne zaman evde olmazlarsa “ciyda” gile gitmiş oluyorlardı. Ceyda ve Yıldırım Ertan ın kuzenleri ve Yıldırım dan çok şikayet ediyordu. Yıldırım büyük kuzen olduğundan Ertan ve Ceyda’yı dövüyormuş idi. Bazen “dün seni alacaktım ama evde yoktunuz oğlum yinemi ciyda gile gittiniz. Ben bu ciyda dan bıktım oğlum hep ciyda lara gidiyor bende özlüyorum dediğimde” hemen tasdik ediyordu…
Bir akşam geç vakit olmuştu bir türlü evlerine gitmek istemiyor, “oğlum bizim burada senin yatak odan yokki, git sizin evde uyu sabah yine gel” dediğimde.
“sende sizin yatağın kenarına bana yatak yap ben orda yatarım” demişti. Beni öyle seviyordu ki boynuma sarıldığında elleri ile yüzümü sever ve çok sıkı kucaklardı.
Son zamanlarda oğlum ozan bizde kalıyordu ve bilgisayar ozanın odasında olduğundan Ertan a oynatmadığından” biz çok uzaklara taşınalım sende gel ama ojan gelmesin. Onu getirme “ diyordu…
Öyle alışmıştım ki bu çocuğa her gün zillerine basıp “oğlumu alayım” diyordum artık.
Yakın zamanda zillerine bastığımda annesi ile sohbet esnasında babası içerden bağırdı “ komşuya tayınımızın çıktığını söyle “ diye. Gözlerim doldu.
Şimdi sorduğumda sen beni görmeye gelecekmisin dediğimde “orası çok uzak gelemem ama telefonda konuşuruz” demesi koca bir adam olmuş benim oğlum dedirtiyor…
Hayatta her bireyin kendine ait bir dünyası var. Yaşam çizgisinde hedefleri var. Ertan ı çok sevdim ama Ertan o ailenin çocuğu ve annesi ve babası ile beraber mutlu. Ben ya da biz Ertan ın anılarında belki hayal meyal hatırlayabildiği kadar karşı komşu olarak kalacağız.
Dostluklar ve sevgiler ne kadar karşılıksız olursa o kadar kalıcı oluyor
Ertana mektup:
Sevgili Ertan, hayat boyunca ailenle birlikte sana kocaman bir ömür diliyorum. Attığın her adım hayatında başarı sağlık ve mutluluğa yol alsın. Umarım çok uzaklara gittiğinde beni unutmazsın. Ankara ya ne zaman gelirsen beni görmeni isterim.
Karşı komşu
Dudu bayram Eyeoğlu ANKARA
YORUMLAR
Çok güzel bir anı olmuş. Sevgi dolu, içten, sıcacık. Bir an kendi çocuklarımın küçüklüğüne götürdün beni. Bizim de senin gibi bir ablamız vardı. Benim kız rabia teyzesine "babia bapıyon" diye balkondan seslenir. beni taklit ederdi. Kızımı çok severlerdi o evdeki komşularım. Teklifsiz evlerine gider istediği zaman gelirdi. Sonra biz de taşındık. o güzel büyü bozuldu. Kalemine yüreğine sağlık sevgili şairem. Kutluyorum seni.