- 584 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Ender's Game
İnce bilekli kadınları sever misiniz? Ben sevmem. Taşınacak herhangi bir şey varsa, onu benim yükleneceğimi hatırlatırlar. İnce bilek zerafettir, narinliktir, çıt kırıldımlıktır, “Yapabilsem ben taşırdım”lıktır. Polis görmüş gibi kaçmak isterim onlara denk gelince. Pek de kaçamam aslında. Onların yanında, bavul ve türevleri pranga misali elime yapışır.
Onun da ince bilekleri vardı. Hafiften bol gelen bir Cartier o bilekten sarkıyor, başaşağı bir şekilde zamanı dört dakika geriden söylüyordu. Elini seyrediyordum. Önce Deniz Fenerinin Aydınlığı’na dokundu. Kapağı açtı, bir iki sayfa çevirdi ve tahminen romanın ilk cümlelerini okudu. Bir anda ilgisini kaybedip kapağı kapatıverdi. Belki de fener aydınlık değil, karanlık olmalıydı, ya da hiç bir kadının gezmemiş olduğu bu fenerdeki romantizmi yapay buluyordu. Bulunduğum yerden bilemiyordum.
Bir sonraki ise F ti. Bu kitabı tanımıyordum, adını bile duymamıştım. İsminin kısalığından roman olduğuna karar verdim. F daha şanslıydı; iki elle kavranıp havaya kaldırıldı. F... İngilizce’deki Sin Kaf kelimesinin ilk harfi... Belki o da değil. Belki sadece sevgilinin baş harfi ya da ‘Fransa’ya gidelim mi?’ sorusunun bitmemiş hali. Size ‘Gidelim’ deme fırsatı verilmeden, F de Deniz Feneri’nin yanındaki yerini aldı.
Üçüncü sırada Guguk Kuşu Çağırıyor vardı. Bu çağrıyı ben ta bulunduğum yerden duydum da, o duymadı. Duyduysa da oralı olmadı. Fazla direnemedi kuş. Kim bilir, belki kadın hayatında rol yapan kimseleri istemiyordu. Sırf kendi çıkarına yuvanın asıl sahiplerini aşağıya atan bir canavarın öyküsüne kimin hayatında yer vardır? Onunkinde olmadığı belliydi. Yuadan atılan yavruların intikamını alırcasına kitabı elinden bıraktı.
Dördüncü kitap ise ... Aslında dördüncü kitap asla olmadı. Gözleri bir sonraki adayı ararken, yerimden kalkıp onun yanına gittim. Bir anda yanıbaşında bittiğimi görünce afalladı. Eli havada kaldı, bakır rengi saçları yanmaya devam etti, gözleri ise... Gözlerine ne olduğunu hatırlamıyorum desem, inanır mısınız?
Neden sonra bakışlarını tezgaha geri çevirdiğinde elini uzattığı kitabın yerinde olmadığını farketti. Bir süre arkamdan bakmış olmalı. Söylemesi zor; Ender’e sıkı sıkı sarılıp, aceleci adımlarla kasaya giderken ona son kez bakmak aklıma bile gelmedi.
YORUMLAR
Yazar ince bilekli kadınları görünce kaçasım gelir derken gözü yinede o ince bilekli kararsız kadına takılıyor.Ne okumak istediğini bilmez ince bilekli o kadının kafası başka bir yerde kitap rafları arasında belki kafasını dağıtacak kitabı bulamıyor çünkü ne aradığını bilmiyor.Yanında aniden biten kendini gözleyen kişiyle karşılaşıncada birden daldığı düşüncelerden sıyrılıp ana dönüyor ve elini yine uzattığında onun belki yine kararsızlıkla el atıp yine yerine bırakacağı o olmayan kitabın yerinde olmadığını anlıyor.O olmayan kitapla kitapçıdan uzaklaşan adama uzun uzun bakarken film burda kopuyor.Keyifli olduğu kadar gizemlide bir anlatımdı elinize sağlık.
Dostum, bu sefer de ben senin gibi yapıp yazanın penceresinden keşif yapmaya çalıştım.Bu kesinlikle yoğunluğun arasında, bir on dakikanı ayırarak yazmış olduğun harika bir yazı. Kısalığından bana da öyle gelmiş olabilir. Gerisini okuyucunun düşünce kapılarına bırakılmış da olabilir. Ya da her şey olabilir...Keyifle okunacak harika bir yazı olduğu kesin. Yoruma gelince,
Raflardaki kitapların isimleri çok çekici ve bakır saçlı kadının ince bilekleri. Hele de aradığını bulmak için rafların arasından gezerken parmakları... Ve o kitaplar her biri kendi ismine uygun içindeki öyküler. "Deniz fenerinin aydınlığı" kadın aralayıp bir kaç satırını okuyor ruh hali onu romantizmden kaçırıyor belki ya da ismi tek bir harf olan kalın bir roman onu başka ufuklara götürüyor bilinmez. Sonuçta bir arayış işte.
"Guguk kuşu çağırıyor " -kadın hayatında rol yaparak davrananları sevmediği için ya da kendi çıkarları için yuva sahiplerini dışarı atan bir canavarın varlığını anlatan bir kitap kendine hitap etmediğini anlamış olabilir.
Ben o kitaba uzaktan baktım İlhan Kemal gibi bakmaya çalıştım. "Guguk Kuşu Çağırıyor" gerçek bir hayat hikayesini anlatan ve her geçen yıl dramatik bir hayatın gizli yıkılışını gördüm sanki...
(klavye yormaya başlamadan) Ender, evet bu kitap ince bileklinin ve adamın aradığı ortak kitap. Adında da belli "az rastlanan" tesadüfler üzerine kurulu iki kişilik bir karşılaşmanın sonucunda başlayan oyunları anlatıyor.Başlangıç kısmı kitap okuyan insanların "nadiren" uğradığı bir kitapçıda okumayı seven iki insanın, sürekli aynı yerde karşılaşmasını anlatıyor...
Ve erkek kahraman, ince bilekli kızın aldığı onca kitabı kan ter içinde taşıması ile oyun başlıyor :-)
Dostum hoş görüne sığınarak içimden geçenleri yazmak istedim. Okuttuğun bu güzel öykü için yine sana teşekkür ederim....
Sonsuz saygı ve selamlarımla...
DİLEK YILDIZI tarafından 9/5/2013 8:50:19 AM zamanında düzenlenmiştir.