- 754 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAY BARDAKLARI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ayla hanım yine oldukça telaşlı, mutfaktı, salondu, bu sabah hiç işi bitmiyor inanın. Bir o yana, bir bu yana koşuşturup duruyor. Belli ki misafirleri gelecek. Böyle mühim günlerde indirir bizi raftan. Özene bezene temizlenip, paklanıp, sıramızı bekleriz. Gördüğümüz kadarıyla diğer hazırlıklar da tamam.
Zillerin çalınışından anlarız kimin geldiğini, işte kısa aralıklarla üç kez çalındı kapının ev sahibi gibi heyecanlı zili. Gelen tombul Mualla, şekerimli, canımlı konuşmayı pek bilir. Uzun uzun çalarsa zil, kesin Dürdane teyze teşrif etmiştir tüm zarafetiyle. Bir kere çalınıp bırakılırsa dut yemiş Esin, merdivenden çıkarken kahkahasını önden yollayan fingirdek Hale. İçini çeke çeke ağlayarak gelen sulugöz Nalân.
Yüzü gibi zili çalışı da gergin, gelen botokslu Zuhal. Telefonla arayarak kapıda olduğunu haber veren utangaç Sezin. Çocuklarını tatlı uykusundan çok uyandırmışlar, her defasında zaten zorla uyuttuğundan, o kadar canı yanmış ki bu yüzden kimsenin zilini çalamıyor. Belki rahatsızlık vermek istemiyordur canım. Bu arada Mualla alıştırdı bizi canım demeye kusura bakmayın.
Bir yanda sohbet demlenir, bir yanda çay. Kaynayan su ile iyice ısınır hava. Usulca bize içini döker porselen demlik ve çaydanlık. Kaşık şıngırtıları, muhabbetin ortasına dalıverir. Bakalım kimin ellerinde son bulacak, mutfaktan odaya yolculuğumuz. İkram faslından sonra öğrenmiş oluruz nasılsa, acele etmeyelim arkadaşlar.
Mualla hanım durmadan şekerim der ama çay içerken şeker kullanmaz. Her zamanki gibi yine diyet meselesi vardır. Onun elinde iken kaşık hiç ses çıkarmadan bir kenarda bekler, biz de kafamızı dinleriz. Kilolarıyla başı dertte, bunu anladık. Anlamadığımız konu, çayı şekersiz içiyorsun da pastaları börekleri niye arka arkaya sıralıyorsun. Neyse biz burnumuzu sokmayalım bu işe.
Dürdane teyze ise kıtlama içer çayını, eski bir alışkanlık olsa gerek. Çantasında mutlaka cam şeker bulundurur. Atar ağzına cam şekerini, ardından büyük bir yudum. Ya da biz ona yudum demeyelim, bu başka bir şey. Şahsına münhasır, höpürdete höpürdete çıkardığı gürültüyle çay sevmeyeni bile kıskandırır. Aralarındaki yaş farkından dolayı saygıda kusur etmemeye çalışır diğerleri. Avantaj elinde olunca höpürdetmeler alır başını. Ama gitmez bir türlü. Üstüne gençlik hatıraları tuz biber olur.
Esin elinde tuttuğu çayı soğuyana kadar bekletir, tabi biz de onun çamaşır suyu kokan teniyle daha fazla muhatap olacağız demektir. Temizlik yapmaktan başını kaldırmaz, bir de evhamlı ki sormayın. İki lafından biri yaptığı ev işleridir. Bu kadar da olmaz ki canım. Her şeyin bir sınırı vardır.
Canı sıkıldıkça cam siler, halı siler, toz alır. Tamam, anladık titizsin, ne demeye yaptığın marifeti böbürlene böbürlene anlatırsın ki. Allahtan biz yalnız buraya geldiklerinde duyuyoruz. Ya diğer hanımlar ne yapsın. Her buluşmada dinlemek zorundalar ne yazık ki. Ne büyük işkencedir bilseniz.
Hale’nin yüksek perdeden kahkahaları, ya da biz ona fingirdeme diyelim. Kahkahanın şiddetinden hangimiz ortadan çatlayacağız diye merakla beklemekteyiz hazin sonumuzu. Konuşurken espri yaptığını zannedip atıyor kahkahasını ki biz de ona eşlik edelim, ay ne kadar komik. Aslında tamamen içinden geliyor böyle davranmak, ortamı germesinden iyidir canım.
Ortamı germek dedik de yüzü yaptırdığı estetiklerle def gibi gerilen Zuhal hanımı unuttuk. Kendisi tazeliği kaçmış haline aldırmadan, her ay botoksa gider, fırsat buldukça cilt bakımı yaptırır, tavsiyede bulunmayı da ihmal etmez. Şu doktor işinin ehli, bu estetisyen daha iyi, yok öbürü maharetli derken laf lafı açar. Zaman nasıl geçmiş fark etmezsiniz. Tabi kadınsal mevzular bunlar. Çay bardakları ne bilsin değil mi?
Bizim sulugöz Nalân hanımı anlatacaktık, germe faaliyetinden ancak sıyrıldık. Hiç sormayın derdini sulugöz Nalân’ın, bir dokunsan, bin ah işitirsin. Başında gaddarlıkta sınır tanımaz bir koca, bir de maydanoz kaynana. İşi çok zor kadının. Eli dursa dili durmuyor kocasının, tam bir şiddet bağımlısı. Şikâyet et, mahkemeye falan başvur diyor hanımlar. Nasıl şikâyet edeyim ki, çocuklarıma kim bakar sonra, katlanmak zorundayım diyor.
Dahası kaynanası evin her şeyine karışıyormuş. Burası oğlumun evi benim lafım geçer burada diyormuş. Hatırladıkça başlıyor, sinirden ağlamaya. Bazen sinirden bazen üzüntüden ağlıyor Nalân. Bize de dert yanıyor. Bardağı tutan elleri zangır zangır titriyor. Fingirdek Hale bile güldürmeyi başaramadı henüz.
Başta bahsettiğimiz kadarıyla Sezin’in nasıl biri olduğunu anladınız. Yalnız çay bardaklarına değil, herkese nazik davranan müstesna bir hanımdır. Kırılmamızdan, incinmemizden korkuyor gibi tutar ince belimizden. Onun elinde bulduğumuz rahatı hiçbir yerde bulamayız. Tadını çıkarırız bu şanslı buluşmanın. Konuşması da hareketleri gibi hanım hanımcık. Şimdiye kadar kimseyi üzüp ağlattığını sanmıyoruz. Canlı cansız fark etmez onun gözünde, hepsi nazik davranmayı hak ediyordur.
Ev sahibi Ayla hanıma gelince onun muhabbeti bir başkadır canım. Evinde ne olup bittiğini en ince ayrıntısına kadar anlatmak mecburiyetinde hisseder kendisini, pürdikkat dinletmesini de iyi bilir. Onun derdi dedikodu yapmamaktır muhakkak.
Bazen kocasıyla arasındaki tatlı sürtüşmelerden bahseder. Bazen çocuklarının okul maceralarını dilendirir. Kimi zaman en mutlu anıları paylaşır bizimle, doğrusu bu ya, keyifle dinleriz diğer hanımlarla birlikte.
Bir gün daha sona erdi hayırlısıyla, misafirler birer birer ayrılırken içimizi garip bir hüzün kapladı. Kolay mı senli benli olduk o kadar, kıymetli hanımefendilerle. Ayrılık vakti gelip çattı, biz de yeniden yıkanıp paklanıp raftaki yerimize geri döndük. Bir başka günde yeniden buluşalım ama. Anlatacak çok şey var.
YORUMLAR
Konu Çay, dolayısı ile Çay Bardakları olunca tutmayın Tülin hanımı!
Çok seyrek girdiğim Defterde okumaya da pek sabır gösteremiyorum maalesef.
Son derece keyif aldım.
Benim için eşyaların önemi büyüktür.Her birini nefes alıp veren gizemli birer varlık gibi algılarım.
Ömrünüze Bereket
Çay Bardakları, başlığı cezp etti; geldim sayfanıza.İyi ki de gelmişim. Bardakları kişileştirmeniz, öyküyü bardağın ağzından aktarmanız çok hoş. Okuyucuyu sıkmayan akıcı bir anlatım tarzınız, özgün buluşlarınız var. Yazıyı değişik tiplemelerle zenginleştirmeniz de oldukça etkili olmuş. Kahramanlarınızın hepsi de nevi şahsına münhasır. Betimlemeriniz de başarılı. Sizi ve seçim kurulunu kutluyorum. Gıpta ediyorum yazınıza. Kaleminiz ve yüreğiniz bereketli olsun.
Yazınızı çok başarılı buldum Fatma Hanım ve de çok beğendim. Kaleminize bereket... Tiplemeler çok güzel ve gerçekçi. Bir de bardakların gözünden anlatmışsınız ya, hoşluk katmış. Bu arada, bardaklar ev sahibine torpil geçmişler galiba... Ben yine de Sezin Hanım'ı çok sevdim. Gerçekten, o çocukları uyutmak bazan dünyanın en zor işi. (Bu duyguları yaşamış biri olarak, ben de ona torpil geçeyim bari...) Enteresan tiplemeli bol yazılar...
Selâm ile.