- 1082 Okunma
- 19 Yorum
- 0 Beğeni
İŞTE GELDİM GİDİYORUM 9
İŞTE GELDİM GİDİYORUM
Bölüm 9
Gençler şaşkındı. Adamın davranışına anlam verememişlerdi. Düşünceli bir halde denize doğru yönlendiler. Ay ışığı yoktu, karanlıktı sahil. Sadece şiddetli dalgaların sesi vardı ve kıyıyı dövmekteydi köpükleriyle. Hafif nemli kumlara oturup olayı değerlendirmeye başladılar.
Bir saat kadar tartıştıktan sonra, yürüyüşe, sadece izleyici olarak katılmaya, o adamı görürlerse konuşmaya karar verdiler. Artık yorulmuşlardı ve yatakhaneye doğru gittiler.
Belli ki pek uyumamışlardı sabah olduğunda. Çünkü güneşin denizden kızıl bir renkle yükselmesini seyretmek olmasa da amaçları, çoğu kumsala gelmişlerdi. Sonsuz maviliğin kızılla öpüşmesini izliyorlardı. Birbirlerini gördükçe de yan yana geliyorlardı. İçlerinden birinin aklına parlak bir fikir gelmiş gibi ayağa kalktı.
-Hadi çocuklar. Bugün yemekhanede kahvaltı yapmayalım. Babam yeni yolladı para. Gidelim sucuk ekmek yiyelim mahallede.
Gençlerin gözleri parladı. İyi fikirdi. Grup olarak kısa süredir tanışmalarına rağmen çok iyi arkadaş olmuşlardı. Sırlarını, düşüncelerini birbirlerinden gizlemiyorlar, ayrıca paylaşmayı da çok iyi biliyorlardı. Birinde para varsa hepsinde var demekti. Kalktılar ve yürümeye başladılar kıyı boyunca. Yoldan değil, kıyıdan gitmeyi tercih etmişlerdi.
Yaklaşık on dakika yürüdükten sonra mahalleye geldiler. Köy yeri gibiydi mahalle. Henüz yeni yapılıyordu binalar. Bina aralarında büyük tarlalar ve seralar vardı.
Sucuk ekmek yapan yere yaklaştıkları o mis gibi kokudan belliydi. Adımlarını istemeden sıklaştırdılar. Kokusuyla doymak yerine iyice acıkmışlardı. Hemen bir masaya oturdular. Beş kişi oldukları için bir de sandalye ilave ettiler.
Sucuk ekmek yapılan yer, ağaç dallarıyla uyduruk bir şekilde düzenlenmişti. Dört tane kavağı soyup direk olarak dikmişler, yine dört adet kavakla da üst tarafı birleştirmişlerdi. Okaliptüs ve palmiye dallarını da üste atmışlar, gölgelik oluşturmuşlardı.
Deniz kokusu ve sucuk kokusunun birleşimi harikaydı. Bekliyorlardı ustanın gelmesini. Gecikmeden geldi usta; ama haber iyi değildi.
-Gençler sucuk bitti. Bugün de günlerden pazar. Kusuruma bakmayın bugün.
Gençlerin hayal kırıklıkları yüzlerinden okunuyordu. Çare de yoktu. Ismarlayacak olan genç ayağa kalktı:
-Haydi, şehre gidiyoruz. İstikamet lahmacuncu…
Hepsi sevinçle kalktılar. Otobüsü beklemeye başladılar. Otobüsler Nuh Nebi’den kalma gibiydi; ama şoförlerine, muavinlerine çok alışmışlardı.
Yaklaşık on dakika sonra geldi otobüs. Neşeyle bindiler. Tıkış tıkıştı. Ama olsun! Lahmacuncuya gidiyorlardı. Yirmi dakikalık bir yolculuk sonrası geldiler şehrin merkezine. Yakında bir meydan vardı; oraya yönlendiler.
Küçük bir yerdi. Dışarıdan söyleniyor ve ufak kürsülere oturup yeniyordu. Siparişi verip beklediler.
Lahmacun geldi bir süre sonra. O kadar lezzetliydi ki; bir solukta yediler dörder tane. Ayranlarını da içtiler. Artık biraz gezmek haklarıydı. Yakınlarda, deniz kıyısına büyük bir park yapılmıştı. Çok modern bir yapılanması vardı. Oraya gidip iki saat kadar temiz hava aldılar.
Biraz da şehri gezmeye karar verdiler. Kuruyemiş falan alıp okula dönmek istiyorlardı. Lahmacun yedikleri o meydanda güzel kuruyemişler de vardı. Gezinerek yola çıktılar.
Meydana geldiklerinde, lahmacuncunun önünde büyük bir kalabalık gördüler. Belediye zabıta memurları, polisler en öndeydiler. Gençler merak edip kalabalığa karışıverdiler. Birine sordular hemen.
-Abi bu kalabalık neden?
-Gençler tas yitmiş buralarda. Adam yakalandı. Meğer eşek etiyle lahmacun yaparmış bu deyyus. Hep toplandık işte. Lahmacuncuyu döveceğik. Ama polisler de bırakmıyor ki dövek.
Gençler birden ağızlarını tuttular. Konuşacak takatleri kalmamış, kusacak yer bakıyorlardı.
(Dokuzuncu bölümün sonu)
YORUMLAR
Ben de selamlarım teşekkürlerimle geldim, takıldım öyküye gidemedim bir daha...
Hayat için söylencek bir söz: işte geldik giidyoruz, sevgiler,hüzünler bırakarak.
Ve hikâyenizdelki derslerden herkesin payına düşeni alması dileğimle sevgiler baki selamlar.
Nice şiirlere, öykünün devamına ve yeni öykülere esenlikler dileğimle...
Turgay COŞKUN
Nice şiir ve yazılara efendim...
Saygılar...
Daha yazının başındaki resimi görür görmez canım lahmacun çekmişti...ve yazının sonuna doğru hepten kararımı vermiştim, bugün akşam kesin lahmacun yiyecektik...ama yazının sonuna geldiğim vakit, gençlerin düştüğü duruma düştüm:( güleyim mi, ağlayayım mı, yoksa hevesimi kursağımda bıraktınız diye size kızayım mı bilemdim sevgili yazarım:(
Turgay COŞKUN
Ama şimdi ne olacak? Yok yok. O yıllarda varmış bu hal de, şimdilerde yok(muş).
(Yukardaki cümleme ben de inanmadım. Önerim sizin de inanmamanız)
Çaresi var... Bildik yerler.
Selamlar...
Ben bu delikanlıyı çok merak ettim..
O çağlarında böyle bir sorgulamalar da olduğunu farkedemiyor insan. Bunları sorgulayacak çağa geldiğinde şimdi ki aklım olsaydı diyebiliyor..
Delikanlı ne zaman köyüne dönecek.?. O kız ne oldu? Ve bu yaşamdan çıkacak dersi merak ediyorum...
Turgay COŞKUN
Artık bu dünyada hepimiz gibi misafir olan delikanlı her bölümde bir hayat dersi vermeye devam edecek kronolojik sırada...
Zümra Zen
.......
Şuan sorgulamada olan delikanlının artık nasıl dersler vereceğini merakla bekliyorum..
İnsanlar yaşayarak tecrübe ediyor ve başkalarına ders verebiliyor..O başkalarına etkili olur mu yaşamadan dinlemek, hikaye gibi gelir bazen..
Anladım der gibi başlar sallanır ama devri yaşayanlar en iyi bilir sanırım..
Turgay COŞKUN
Nasıl böyle olduk? Ne idik nasıl olduk? Bu cevaplar bulunmalı ki o çivi bulunabilsin...
Şu an teneffüs ettiğimiz havada, gök kubbede, beş kıtanın tümünde kan ve kan kokusu var.
Yine dertlendim çok yazdım :)
Selamlar kardeşim..
Zümra Zen
Dinlemeyi seviyorum ve yazılanlardan hisse çıkarmayı..
Nasıl böyle olduk..Her şey değişti dünya gidişat bizler ..
Önce kendimizi birey olarak sorguya çeksek..
Turgay COŞKUN
haaa.. Etkili olacak mı? Bence hayır... Çünkü yönetenler her zaman bizden akıllıdır.. :)))))
Zümra Zen
Önceden geceleri oturumlara takılır kalırdım siyasi tartışmalara bile girerdim..Uykumdan olurdum ne günlerdi şimdi pek ilgilenmiyorum açıkcası..
Baktım kendi kendime konuşuyorum işiten duyan yok..Böyle mi olmalı hayır!
Belkide herkes böyle yapıp kabuğuna çekildiği için başımıza gelenler..
Varsın hocam şiir yazın:)
Yeni şiirlere göz attım yok bir şey gibi..Keleminizi seviyorum yazın bir şeyler...
Turgay COŞKUN
İşte bak... Sen önceleri oturumları izler hem de katılırken onlara sonradan baktın birşey olmuyor vazgeçmişsin...
İşte istenen bu! benim de haykırmak istediğim bu!
Bu hale geldik... Müzik, barlar, chatler, değişen sevgililer...
Yurt mu? "Bize ne" dedik...
Bari düşünen bir insan olarak sen böyle kenara çekilme...
Zümra Zen
Ben mi kurtaracağım düşüncesiile kabuğumuza çekildik hep..
Ben fazla yazan birisi değilim..Yazdığım zaman faydasız şey yazmaktan korkuyorum...Söz uçar yazı kalır.
Yazdıklarımın içinde eminim yanlışlar vardır..Birilerine yanlış örnek olmaktan korkuyorum. Boş yazmaktan korkuyorum. Bazen neden sevgiyi aşkı yazmıyorsun diyorlar..İnsanlara bu durumları hatırlatacak hüznü hatırlatacak şeyler yazmak istemiyorum..Faydasız olmak istemiyorum..Bu yüzden kendime güvenmiyorum açıkcası hocam..Ha yazmıyormuyum kendime ait olmayan alıntıları forumda çok paylaşıyorum siz girmiyorsunuz hocam foruma.
Müzik duygusallık derken kaybolduk hocam..Özümüzden uzaklaşıyoruz..Okumaktan uzaklaşıyoruz..Tv'den saçma sapan dizlerden tarihi öğrenmeye kalkıyoruz..Çok boş yaşıyoruz kendi adıma yaşıyorum..Geçmişte kalan üzüntülere takılıp hayattan soğuyoruz..Sevdaymış aşkmış gençliğimizi boş şeylerle geçiriyoruz..Bu duygularda olmalı olacak. Ama çok kapılmadan ..Dünyada olanları görerek yaşama macamızı bir beşeriaşka bağlamadan..
Bilirken susmak çok yanlış birileri biliyorsa diğerlerine öğretmeli hocam..Ben dini eğitimciydim şartlar gerektirdi bıraktım sonradan..Ve kendimi vebalde hissediyorum hem çok unuttum okumayı bıraktım zamanla..Biz ezbercilikle yetişen bir nesiliz..Olayların özüne inmeden belkide bunun için bu haldeyiz..
Bize ne oluyo? Bana ne oluyor? Başkalarını suçlamadan insanlara ne oluyor diye kendimize bakmak..Çünkü artık insanları suçlarken o suçun bende olduğunu biliyorum..
Çok yazdımsanırım aman deşmeyin hocam :)
Turgay COŞKUN
Ülkemizin bir gerçeği yansımış sayfaya. Vicdanı olmayanlardan korusun Allah hepimizi. Otomobilin amacı neydi? Benim aklım orada kaldı. Yüreğinize, emeğinize sağlık. Saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Otomobilin amacını ileriki bölümlerde göreceğiz. Hayatı ele aldığımız için; hani hayat içinde herşey olabiliyor. Bugün kavga, yarın aşk, diğer gün terör, bir başka gün doğa, hastalık vs.
Ama kopye vereyim beni iyi takip eden bir yazarım olarak... Delikanlı o araba sayesinde yelpazedeki yerini buluyor. O arabanın sürücüsü bakalım taraftar mı kazanmış yoksa rakip mi :)
Saygılar, selamlar...
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Yürekten tebrikler. Saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Allah'tan tok mideyle idim ki canim cekmedi :) Yoksa bende simdi yemistim ..
Gencler istemeden de olsa yediler, insallah ilerki bolumlerde istemeden yada zorlayarak baska seyleri tadmasalar dedim :)
Guzeldi yine paylasim. Bir sonraki istikamete dogru hazirlanayim..
Saygilar..
Turgay COŞKUN
Hayatın gerçeklerinde bakalım daha neler çıkacak değil mi? :)
Teşekkürler güzel yoruma...
Saygılar...
Turgay Bey yazı dizinizin başarıyla devamını dilerim öncelikle...
Usta kalemin engin bilgi, gözlem ve yaşam tecrübelerinden süzülerek kaleme alındığı aşikar yazının verdiği mesajlar ön plandaydı,değerini kaybetmeye başlayan paylaşım kültürünün eşsiz güzellikteki örneklerinden birini okuttu bizlere.
Ve gıda terörünün geldiği son nokta; eşek etinden lahmacun yapmak insanlara yedirmek...
İki kuruş kazanç için insanların sağlıkları ve hatta hayatlarıyla kimlerin, nasıl oynayabileceğine dikkatleri çekmektedir güzel yazı.Devlet kurum ve kuruluşlarının, vatandaşların duyarlı ve etkili olmaları gerektiğini hatırlatan bir yazıydı.
Yazım kurallarına uygunluğu ve noktalama işaretlerine gösterilen ihtimam edip kalemin bilgi ve birikimli bir üstad olduğuna işaretti.
Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.
Selâm ve saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Terörün her türü gibi gıda terörü de baş belası. Ve bu terör de insan hayatına mal olabiliyor. Kazandıkları para bir insan hayatına asla değmez...
Elimden geldiğince sıklıkla yazacağım devamını...
Saygılar, selamlar...
lahmacun resmi sucuk derken sonu iyi değildi :( ama akıcı ve her bölümünde başka konu ilginçleştiriyor kutlarım yolunuz açık olsun...saygılarımla.
Turgay COŞKUN
keşke hep tatlı olsaydı hayat...
Selamlar.. :)
sayfayı açar açmaz lahmacunu görünce çokk canım çekti
ama yazının sonunda......:)
beğeniyle okuduğum bir bölüm daha oldu
tebrik ediyor, devamını bekliyoruz
saygı ve hrümetlerimle hocam
Turgay COŞKUN
Aslında "İyi insan" olan hiç kimse yapmaz.
Teşekkürler yoruma..
Selamlar...
............... Bir saat kadar tartıştıktan sonra, yürüyüşe, sadece izleyici olarak katılmaya, o adamı görürlerse konuşmaya karar verdiler. Artık yorulmuşlardı ve yatakhaneye doğru gittiler....................
Tam olarak yürüyüşün amacını bilmiyor gençler. Fakat o yaşlara has bir merak da var elbet. Grup olarak konuşup tartışabilmek ise bir avantaj. Hiç değilse endişe ve oluşan sorular tartışılabilmiş .
....................Belli ki pek uyumamışlardı sabah olduğunda. Çünkü güneşin denizden kızıl bir renkle yükselmesini seyretmek olmasa da amaçları, çoğu kumsala gelmişlerdi. Sonsuz maviliğin kızılla öpüşmesini izliyorlardı. Birbirlerini gördükçe de yan yana geliyorlardı. İçlerinden birinin aklına parlak bir fikir gelmiş gibi ayağa kalktı..................................................
En azından bir karar verme aşamasında, baş başa kalabilecekleri huzur köşeleri varmış. Denizden masaları, kızıl sandalyeleri. En zor anlarında bile, beyinlerini dinlendirip yenilenmek için eşsiz bir fırsat.
..................................... -Hadi çocuklar. Bugün yemekhanede kahvaltı yapmayalım. Babam yeni yolladı para. Gidelim sucuk ekmek yiyelim mahallede...............................................
Paylaşmanın tarifsiz zevkini de yaşıyor gençler. O kadar sorunun arasında ayakta kalabilmelerinde ki en büyük pay, paylaşmanın gücü bence. Henüz paylaşmanın modası geçmeden ben de yaşadım o güzel duyguyu, en güzel çağlarımda.
Gençliğin enerjisiyle ordan oraya dolaşıyorlar, bir parça ekmeği bir arada bölüşüp yiyebilmek için. Sucuk kalmayınca, lahmacuncuya yol alıyorlar ve kimse problem çıkarmıyor bu arada. Aifyetle yeniyor lahmacunlar ve sıra kuruyemişlere geliyor. Öğreniyorlar ki lahmacunlar pek de masum değilmiş. Halk dövme grişiminde, gençlerin midesi savaş halinde.
Ne olursa olsun mideleri isyan etse de, paylaşımın eşsiz lezzeti şimdi yüreklerinde.
Hikaye güzel akıyordu, duru bir su gibi. Güzel benzetmeler suyun üstünde birer nilüfer gibi nazlı nazlı gezinince, daha bir hoş hale gemiş bu gece ki bölüm. Sanırım bu bölümler sonrasında kitap haline dönüşecek. Çok yakışacak bu bölümler, bir kitabın içine.
Saygılarımla.
hayal deniziii tarafından 9/18/2012 9:37:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
hayal deniziii tarafından 9/18/2012 10:47:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Yazının özüne inme gayreti her zaman güzeldir ve bu kalem o nedenle hep güzel yazacaktır...
Kitap konusu hep kafamda... Ama zamanını ben de bilemiyorum...
Saygılar değerli kaleme...
Turgay COŞKUN
Bu dünyaya gelen misafir seyyah, büyürken, yaşadıkları ders olabilecek olayları aktarmakta teker teker...
Sevgiler ve selamlar...
Turgay COŞKUN
Dürüst lahmacuncular okursa beni ne yaparlar kim bilir? :)
Bence insanların vicdanı düzelse hiç bir sorun kalmaz dünya üzerinde...
Selamlar...
Yine güzel bir bölümdü. Galiba bundan sonra şenlenecek öykü. Tebrikler arkadaşım. Saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Dünyadaki misafir, diğer misafirlerle yaşamaya devam edecek ve belki her bölümde bir aksak tarafı vurgulayacak... Kimbilir :)
Selamlar...
Eyvah eyvah çocukların yedikleri zehir oldu.
Merakla takip ediyorum.
Hastanıza da Rabbim hayırlı şifa versin, selam ve saygılar.
Turgay COŞKUN
Saygılar, selamlar...
Eşek eti iştahımı kapatsa da resmi görüp acıkmamak elde değil. Okurlarınıza bir göz hakkı borçlusunuz gibi :)
Turgay hocam, öncelikle bu yazınızla boyut atladığınızı düşünüyorum. Öykü, gene akıcı gene anlamlı. Ancak daha önemli olan kelimelerle oyanamanız ve örneklemeleriniz. Daha bir yerli yerinde olmuş. Gerçekten ayrı bir tat.
Artık bu öykünün güne gelmesi gerekir. Gelecektir de diye iddialı da konuşmak isterim.
Saygılar-seviler...
Turgay COŞKUN
Güne gelme konusundaysa... :) İnan bana 2010 yılına kadar zoruma giderdi. "Neden?" derdim ve çok kızardım için için. Şu an sanırım o konuyu aştım... Çünkü 24 saat güne gelmek yerine, dostlarımın beynine ve yüreğine gelmek çok daha güzel ve çok daha özel... :)))
Yürek dolusu selamlar... :)
zaten lahmacunu da hiç sevmem ama resmi görünce canım istemedi desem yalan olur..
amaaa..hikayenin sonunda kendime geldim..yememekte çok haklıymışım..demek o zamanlarda da yapılıyormuş bu ahlaksızlıklar!!yazık o eşekciklere:(( tabi onu yiyenlere de...
bu defa daha farklıydı öykü..pek bir gelişme olmadı öyküde..sanırım yeni seriyi beklemekten başka çare yok;)
saygılar suskun yazar...
Turgay COŞKUN
Aynı şekilde düşünürsek et de almamak lazım hiç :) Ne olur ne olmaz... Bu uzar gider...
Öyküde gelişme var aslında... :) Nasıl mı?
Öykü; "İşte geldim gidiyorum"... Yani gelip giderken sınır ötesine neler gördü neler bu misafir... İnsanın insana rağmen yaşantısını, insanın insanı yok edişini yaşadı bu evrenin seyyahı...
Kim seyyah? Sen, ben, o, ,biz, siz, onlar... Herkes...
Keşke bu öyküde yaşananlar olmasaydı... Cennet olurdu değil mi dünya :)))))))
Saygılar... Ve teşekkürler öyküye olan ilgiye...
küsss
bu öyküde yaşananlar olmasaydı Dünya yine de Cennet olamazdı suskunyazarım..o zaman da başka başka şeyler olurdu muhakkak...
saygılar,çokça..
hele şükür bende üzülmüştüm geldi işte gitti yazı daha gelmeyecek diye:)
Turgay COŞKUN
İlginize ve beğeninize çok teşekkürler.. :)
Saygılar...
@DAĞÇİÇEĞİ@
durum anlaşıldı efendim beklerim bileyimde yeterki, ben teşekkür ederim saygımla...