BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 17. BÖLÜM
" Güzel bir gün" diyerek derin derin nefes aldı Zeynep. Elindeki kitaplara baktı bir süre ;aslında Mustafa Kemal Atatürk için söylenecek ,yazılacak ne çok bilgiler vardı.
Murat ; Büyük taarruzla ilgili kısa ve önemli bir anıyı daha not almıştı .
Müjdat her zamanki aceleciliği ile buluşma yerine hızlı hızlı yürüyordu.
Halide gene kırtasiye dükkanına uğrayarak Atatürk’le ilgili bir çok fotokopi çektirmekle meşguldu.
Aysun" Unuttuğum bir şey var mı ? diyerek elindekileri bir kez daha gözden geçirdi ve otobüs durağına doğru ilerlemeye başladı.
Bu kez Muhsin Öğretmen onlardan önce gelmiş; o da çınar ağacının altındaki masayı ayırmıştı.
Sevgili öğretmenlerini görünce gençlerin yüzlerinde tarifsiz sevinç belirmişti
" Hocam bu ne güzel bir sürpriz."
Saygıyla ellerinden öptükten sonra hepsi masanın etrafına sandalyelerini çekip oturdular..
Çaycı onlara gülerek hemen çaylarını getirdi.
Murat
" Geçen hafta Büyük taarruz u anlatmıştık.Ben son olarak Atatürk’ün bir anısını paylaşmak istiyorum arzu ederseniz."
" Ne güzel... iyi olur."
" Seve seve dinliyoruz."
"
Sonu İzmir’e, sonu memleketin kurtuluşuna varan Büyük Taarruz, bütün dünyanın da kabul ettiği gibi, gerçekten akıllara durgunluk verecek bir deha eseridir.
Çağının en zeki, en güçlü ve kendini -ulusunu da- en beğenmiş adamlardan biri olan İngiltere Başbakanı Lloyd George bir konuşmasında, "Yüzyıllar çok seyrek deha yetiştirir. Şu talihsizliğe bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk milleti içinden çıktı. Mustafa Kemal’in dehasına karşı elden ne gelir ki?" dediğinde, tüm dünya uluslanna tercüman olduğunu biliyordu.
Afyon Cephesi’nin yapılışında, büyük bir devletin genelkurmayının en yetkili adamları bulunmuştu. Bu kurmayların verdikleri rapor şöyleydi: "Eğer Türkler, iki yüz bin asker harcayarak, bu cepheyi iki yılda yıkabilirlerse, dünyanın en kahraman adamlarıdır."
Mustafa Kemal bu raporu okur, kısa bir süre düşünür, sonra gülümser: "Bu istihkamları sekiz saatte yıkarak Afyonkarahisar’ ı ele geçireceğiz."
Ancak, Mustafa Kemal bunları söylemeden önce, askeri hareketlerin bütün planlarını, en ince ayrıntılarına kadar hazırlamış ve bütün ihtimalleri belirleyerek hiçbir şeyi rastlantıya, kadere bırakmamıştı.
Üstelik Ankara’ da bulunan bütün yabancı diplomatlar, 26 Ağustos günü, Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin Çankaya’ da vereceği çaya çağrılmışlardı. Bu çağrı, Anadolu Ajansı aracılığıyla tüm dünyaya duyurulmuştu.
Oysa o gün Mustafa Kemal, Akşehir yolundadır... Ve düşmana yapılacak o eşsiz baskının son ayrıntılarını, son kez gözden geçirmektedir.
Aynı gün, cephede Gazi, Büyük Taarruz’un planlarını ortaya koyar... Ve, huyu olduğu üzere, çevresindekilerin fikirlerini almaya başlar. Biri dışında hepsi, onun fikrine katılmaktadır.
Mustafa Kemal, karşı çıkan komutandan, fikirlerini yazılı olarak vermesini ister. Komutan şöyle yazar: "Bu plan gerçekleşirse, sonuç eşsiz olacaktır. Fakat, en ufak bir yanlışlık da bütün savaşı ebediyen kaybetmemize sebep olur. Bu kadar büyük bir riske girilmesinden yana değilim."
Sabaha karşı Büyük Taarruz başlar... Plan gerçekleşir... Sonuç eşsizdir.
Mustafa Kemal, Meclis’ten, bütün subayların bir üst dereceye yükseltilmelerini ister. İsteği 24 saat içinde kabul edilir. Orduda bir ikinci bayram havası esmeye başlar. Herkes yakasına, bir yıldız, bir çizgi eklemenin mutluluğu içindedir.
Bu sırada Gazi, Büyük Taarruz fikrine karşı çıkmış olan kumandanla karşılaşır. O, rütbesini değiştirmemiştir.
Mustafa Kemal sorar:
-"Neden sizin bir yıldızınız eksik?"
-"Bildiğiniz gibi, ben bu taarruza karşı idim... Şimdi onun nimetlerinden yararlanmak için kendimde hak bulamıyorum."
Mustafa Kemal, İsmet Paşa’ya döner:
-"İsmet, senin gibi yüksek bir komutanın yıldıza ihtiyacı yok," der. "Bir yıldızını sökde bu arkadaşımıza ver. O da bu bayrama yeni rütbesiyle katılsın."
Kaynak: Anılarla Mustafa Kemal Atatürk, İsmet Kür, Alfa Yayınları, ISBN: 978-975-297-924-6. Sayfa:92-94
" Teşekkürler. "
"Gerçekten çok anlamlı hemen not almalıyım."
Muhsin Öğretmen in gözleri doldu birden uzaklara doğru baktı baktı ve ...
" Evlatlarım hani Mustafa Kemal’in Kocatepe’de sus işareti yapar gibi muhteşem bir resmi var.
" Evet hocam."
" Bu fotoğrafı kim ve nasıl çekmiş biliyor musunuz *?"
" Bilmiyorum inanın."
" Ben de o kadar da araştırdım ama..."
" Lütfen anlatır mısınız efendim ?"
" Tabi ..fotoğrafı Etem Tem çekmiş .
Afyon Kocatepe Saat 05:30
Etem Tem, Afyon Kocatepe’de yarattığı "anıt fotoğrafı" nasıl çektiğini, ülkenin kaderini belirleyen o sabahı ve ardından gelen günlerde neler yaşandığını Fikret Otyam ile 1960 yılında yaptığı söyleşide şöyle anlatmıştı:
" O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. Taaruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu... Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı... Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11’di... O gün 7x11 boyunda sekiz on rulo film çektim. Bir kaç tane 10x15 cam... Mustafa Kemal Paşa, bütün gün ağzına bir lokma koymamıştı... Gece ric’ate (geri çekilme) başladılar. 2 Eylül’de Uşak’a girdik. Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde bir kaç film yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. İçeri aldılar. Berberi traş ediyordu. Odada portatif bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı. Bir aralık odayı işaret etti: "A be.... Bu bir başkumandan odasına yakışmaz" dedi. Salih (Bozok) odayı halılarla süsleyeceğini söyledi. Zira o gün Trikopis getirilecekti. Gazi, fotoğrafları aldı, baktı. Parmaklarını fotoğrafların üzerinde gezdirdi ve çekti: "Çok güzel, " dedi.
" 9 Eylül’dü... Kadifekale’ye çıkmıştık. Zaman güneş batımına yakındı. Deniz pırıl pırıldı... Şehir ayaklar altındaydı... Körfezde bazı vapurlar vardı...Dumanlıydı vapurlar... Bir rapor geldi. Süvarilerimiz İzmir’e girmişti...."Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri.." emri yerine getirilmişti. İzmir bizimdi yine...
"Sonra mı?.. Ha, evet... Sonra otomobillerle şehre girdik. İlk işim bir fotoğrafçı bulmak oldu. Kocatepe’de çektiğim sekiz on rulo filmi bir Rum fotoğrafçıya verdim. Zaman geçirmek için etrafta biraz döndük, dolaştık... Sonra yeniden geldik. Fotoğrafçı geldiğimizi, içeri girdiğimizi görünce "fotoğraflarınız bir harika!" diye bağırdı. Baktım fotoğraflar daha yaş yaştı... Doya doya baktım...Hakikaten birer harikaydı...Taa Uşak’tan İzmir’e kadar bu anı bekliyordum. Fotoğrafların kuruyup, hazır olması için bir gün daha lazımdı. Ertesi günü gelip almak üzere karargaha, Bornova’ya döndük. Ertesi sabah otomobille indik İzmir’e... Millet yollara dökülmüştü... Bayram vardı... "Biraz sonra Mustafa Kemal gelecek" dedik... Görmeliydiniz o anı... İzmir yanıyordu... Ne dost ne düşman belliydi... Cayır cayır yanıyordu İzmir... Fotoğrafçı dükkanının olduğu yere güçlükle varabildik. Fakat ne görelim?.. dükkan yanmıştı... Uşak’ta o ahır bozması yerde yıkaya bildiğim birkaç film kalmıştı elimde... Ötekilerin hepsi fotoğrafçı dükkanıyla birlikte yandı kül oldu..."
Bu fotoğrafla ilgili olarak Falih Rıfkı Atay, "Bir 26 Ağustos Yıldönümü" yazısında şöyle diyecektir:
"Fotoğraf objektifi, tarihe bu kadar canlı bir eser bırakmamıştır."
Kaynak:1- Fikret Otyam, "Etem Tem" röportajı, Ulus Gazetesi, 4 Aralık 1960, Ankara.
2- Falih Rıfkı Atay, " Bir 26 Ağustos Yıldönümü" Milliyet Gazetesi, 26 Ağustos 1928
Fotoğraf kaynağı: ATATÜRK, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, hazırlayan Mehmet Özel (Güzel Sanatlar Genel Müdürü), Sayfa: 93
İşte bu fotoğrafı : Etem Tem çekmiştir.
"Daha ne önemli bilgiler öğreneceğiz .çok teşekkür ederiz ."
" Sağolun hocam."
Aysun
"Bundan sonra hangi gelişmeler oldu ? "
Müjdat hemen atıldı
" Ben söyleyebilir miyim ?"
Neşeyle gülmeye başladılar
" Tabii bay acelecii."
Mudanya Ateşkes antlaşması önemi ,koşulları sonuçları
MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI
(11 EKİM 1922)
Batı Anadolu’dan atılan yunan ordusu daha önce işgal etmiş olduğu doğu Trakya’da büyük katliamlar yapmaya başlamıştır.Bu nedenle Türk ordusu İzmit ve Çanakkale bölgesine doğru harekete geçerek hem işgal altındaki boğazları hem de Doğu Trakya’yı kurtarmak istemiştir.
Bu durum üzerine İngiltere Boğazları savunmak için müttefiklerinden yardım talebinde bulunmuş fakat bu isteği olumsuz karşılanmıştır. Böylece İngiliz Başbakanı Lloyd George’un “Türk düşmanlığı” politikası iflas etmiştir.Bunun üzerine İtilaf devletleri Mustafa kemal Paşaya barış teklifinde bulunmuşlardır.Yaklaşık iki hafta süren ön görüşmeler sonunda Edirne dahil olmak üzere Meriç ırmağına kadar olan Trakya’nın TBMM’ye verilmesi istediğimizin dikkate alınması kaydıyla ateşkes görüşmelerinin başlaması kabul edilmiştir.
Böylece herhangi bir silahlı çatışmaya gerek kalmadan sorunların diplomatik görüşmelerle çözülmesi imkanı ortaya çıkmıştır.
Mudanya ateşkes Antlaşması görüşmeleri 3 ekim 1922’de başlamış ve 11 Ekim 1922De bitmiştir.Görüşmelere İngiliz Fransız İtalyan temsilcileri ile TBMM adına İsmet Paşa katılmıştır.Yunanistan Mudanya’daki konferansa katılma imkanı bulamamış fakat üç gün sonra antlaşmayı onayladığını bildirmiştir"
Halide
" Bundan sonra neler oldu ? Elimde şu bilgiler var okuyabilir miyim ?"
Mudanya Ateşkes görüşmelerinde en önemli konular Doğu Trakya’nın TBMM’ye teslim edilmesi İstanbul ve Boğazların durumu olmuştur.
Antlaşmanın Maddeleri:
• Türk ve Yunan orduları arasındaki savaş sona erecektir.
• Yunan ordusu Meriç ırmağına kadar olan Doğu Trakya’yı 15 gün içinde boşaltacaklardır.Yunan ordularından boşalan bölgeye itilaf devletleri birlikleri girecek onlarda en geç bir ay içinde Doğu Trakya’yı Türk ordusuna devredeceklerdir.
• TBMM Trakya’da en çok 8.00 kişiden oluşacak bir jandarma kuvveti bulundurabilecektir.
• İstanbul Boğazlar ve çevresinin yönetimi TBMM’ye bırakılacaktır.ancak itilaf devletleri barış antlaşması imzalanıncaya kadar İstanbul’da bulunacaklardır.
• Barış antlaşması yapılıncaya kadar Türk ordusu İzmit ve Çanakkale arasında belirlenen çizgiyi(Milne Hattını) geçmeyecektir.
Zeynep
" Vee...
Antlaşmanın Önemi:
• Kurtuluş savaşının askeri safhası sona ermiş diplomatik safhası başlamıştır.
• Lozan Barış görüşmelerinin yapılması için çalışmalar başlamıştır.
• Savaş yapmaya gerek kalmadan diplomatik görüşmelerle Edirne Tekirdağ ve Kırklareli Yunan işgalinden kurtarılmıştır.
• İstanbul Boğazlar ve çevresinin de işgalden kurtarılması sağlanmıştır
• Osmanlı Devletinin başkenti olan İstanbul’un TBMM’ye devredileceğinin belirtilmesi İtilaf devletlerinin İstanbul Hükümeti yerine TBMM Hükümetini hukuken kabul ettiğini göstermiştir.Bu nedenle Osmanlı devletinin hukuki varlığı tartışılmaya başlanmıştır.Ancak İtilaf devletlerinin Lozan Konferansına İstanbul Hükümetini de çağırması TBMM’nin saltanat makamı hakkında kesin bir karar vermesini kaçınılmaz hale getirmiştir."
Murat
" Mehmet Akif Ersoy bir anısında Mustafa Kemal Atatürk için ne demiş bakın.
" Ne demiş ?"
Herkes dikkat kesilmişti...
"Milli şair Mehmet Akif Ersoy 1936 da geldiği İstanbul’da hasta yatağında anlatıyor:
Tarık Bey ben yemin etmem ;fakat işte yemin ediyorum,ben milli mücadelede yanında bulundum,yakından tanıdım.Vallahil’azim eğer Atatürk olmasaydı bu zafer kazanılmazdı."(Mithat Cemal Kuntay Mehmet Akif,Semih Lütfi Kitabevi İstanbul (1939)
Muhsin Öğretmen gençlere sevgi ve gururla bakarak...
" Gerçekten öyle.! Bu günkü toplantımız mükemmel geçti. Çok güzel hazırlanmışsınız; hepinizi tebrik ediyorum ."
" Efendim eşlik ettiğiniz için asıl biz size teşekkür ediyoruz."
" Değerli yavrularım ;Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli sözlerinden birini bu kez ben söyluyorum ."
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Yaptıkları işin doğruluğuna inanan insanlar: çalışmasının denetlenmesinden, karşı fikirler ortaya atılmasından ve tercihleri üzerinden münakaşa yapılmasından zevk alırlar.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
NEŞE KIZILYAR
SEVGİLERİMLE
..........................................................................................................
CAN DOSTLARIMDAN ALTIN DAMLALAR
Modası aşikâr tarihten bi haber zamanenin,
Alınlara çekilen o bantlar da hangi milletin!
İsimler Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma, Hatice
Düşünmeyi belirsen eğer rahat uyur Şehidin.
On sekiz gününde savaş vardı ceddimin,
Gülistanda rehavete sitemini gördüm güllerin.
Bukalemuna özenirsiniz bir gün devran dönünce,
Bedeli kan olan bu vatana ihanet etmeyin…16.07.2012-Ahmet BOZTAŞ
..............................................................................................................
YORUMLAR
Bu yazı dizisi size hayranlığımı saygımı daha da çok artırdı
Yüreğinin sesi daim olsun dilerim.Güzel kardeşim
GÜLDESTE
yeğenimin düğününden dolayı bir kaç gündür nete giremedim.....kaçısamda yine okurum.... çünkü bu sayfa alışkanlık yaptı...kalemin dam olsun can sevgiler saygılar
GÜLDESTE
efendim yine çok güzeldi yine severek beğenerek okudum yüreğinize kaleminize sağlık kolay gelsin bi dahaki yazıda görüşmek üzere hoşça kalın saygılarımla selamlar
GÜLDESTE
Ablacığım uygun zamanımda baştan sona okuyacağım. Tebrik ediyorum. Sevgilerimle...
GÜLDESTE
ÜSTADIM BU GÜZEL YAZI DİZİLERİNİZDEN DOLAYI SİZİ KUTLAR BAŞARILARINIZ DEVAMINI DİLER SAYGILAR SUNARIM!
NOT:MUNDANYA ANLAŞMASINI YAPILDIGI BİNAYI 3 DEFA ZİYARET ETTİM,İNSAN BİNAYI GEZERKEN ORDAKİ ORTAMDANSANIRIM TÜM TARİH BİLGİLERİNİZ HATIRLIYORSUNUZ ,MÜTAKERENİN YAPILDIGI YERLERİ TARİHE ŞAHİTLİK ETMİŞ YERLERİ GÖRMEK BİR BAŞKA GÜZELLİK.
Aşiyan01 tarafından 7/17/2012 3:18:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
GÜLDESTE
Annem yine harika ve anlamlı bir yazı okudum.Her yazında yeni yeni şeyleri öğreniyorum...yüreğine sağlık kutlarım saygılarımla....
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Modası aşikâr tarihten bi haber zamanenin,
Alınlara çekilen o bantlar da hangi milletin!
İsimler Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma, Hatice
Düşünmeyi belirsen eğer rahat uyur Şehidin.
On sekiz gününde savaş vardı ceddimin,
Gülistanda rehavete sitemini gördüm güllerin.
Bukalemuna özenirsiniz bir gün devran dönünce,
Bedeli kan olan bu vatana ihanet etmeyin…16.07.2012-Ahmet BOZTAŞ
Tarihin sayfalarına seyyah olduk yeniden. Çok güzel bir seslenişti paylaşım. Bütün samimiyetimle kutluyorum Can Kardeşim. Gönül dolusu selamlar, sevgiler.…
GÜLDESTE
Değerli arkadaşım . Bu sefer tam puan.
Ellerine sağlık.
Selam ve sevgilerimle.
GÜLDESTE
yazan yüregi yürekten kutluyorum çok güzel bir calışma olmuş kalemin daim olsun şaire dost