60'ların sonlarından 80 ihtilaline varan dönemi, aynı dönemde gençleri tesiri altına alan ideolojik saplantıları, bir takım sendikal hareketleri CANBAZ isimli romanıyla Emine Işınsu akıcı bir dil, güzel ve etkileyici bir kurgu ile anlatmış...
Bundan tam 44 yıl önce yazılmış olmasına rağmen, bugünün gençlerinin de istifade edebilecekleri iyi bir roman...

Okuyalım, okuduklarımızdan faydalı olanları tavsiye edelim, başkalarının da istifade etmesine gayret edelim...
Topyekün bir okuma seferberliğinin vakti geldi de geçiyor bile...

“Devleti emmesine emiyorlar, ama bir türlü boy atmıyorlar. Akıllarında şöyle bir düşünce var: Aman, nasıl olsa bize her şeyi verirler! Borca gelince onu ödeyemezsek ne olur ki, zaten neyimizi alacaklar?”

Mihail Şolohov-Uyandırılmış Toprak, sh.32. Çev:Leyla Soykut

Bu satırları okurken ülkemizdeki kredi borcu olanları düşündüm bir an. Bankalardan kredi çekenler bir yana, hemen herkesin cebinde 3-5 tane kredi kartı var ve çoğu kişi işin sonunu düşünmeksizin harcama yapıyor…
Netice hacze varsa bile milletin verecek pek bir şeyi yok zaten… Bu kadar insanı hapis edemeyeceklerine göre…

Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan bir seri. İsmine bakıp bir parti propagandası gibi algılamayın. N. Atsız'ın Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor kitapları gibi partiler üstü bir kitap olduğunu vurgulamakla yetiniyor, meraklısına tavsiye ediyorum...

Merhume Emine Işınsu’yu ya da tanıyanların hitap ettikleri şekliyle Işınsu Abla’yı ve eserlerini birbirinden kıymetli yazarların kaleminden okuma fırsatı sunan harika bir çalışma.

Emeği geçenlerden Allah razı olsun!

İnsanın kendi kitabına inceleme yazması doğru olmasa gerek, ama affınıza sığınarak birkaç cümle edeceğim.
Biz bu kitabı yazarken, Filistin’de kan ve gözyaşı olmasın da varsın kitabımız okunmasın ne gam, demiştik. Kitabı yazalı neredeyse 14 yıl, yayınlatalı ise 13 yıl olmuş. Bunca zaman geçmesine rağmen, Filistin’de gözyaşlarının dinmesi bir tarafa, akan kan, işlenen zulüm artık kanımızı donduracak seviyelere ulaştı.
Bizler yarım yamalak dualar etmekten gayrısını yapamıyoruz…
Fert olarak elimizden fazla bir şey gelmeyebilir, ancak bizleri yönetenler kınamaktan öteye geçerek bazı caydırıcı yaptırımlar uygulayabilirler…
Barış ve huzur içinde yaşanacak günlerin bir an evvel gelmesini temenni ediyorum…

“Güzel bir anı olarak içimde saklayacağım seni.
Senin içinde güzel bir anı olabilmek umuduyla….
Hoşça kal.”
Cümlelerini okurken gençlik yıllarıma geri gittim adeta. Chat odalarında geçen zamanlarımız az değildir hani. Aşkın sanalını yaşamadım ama çok kaliteli sohbetler ettim. Bizden öncekilerin “mektup arkadaşlıkları” bizim dönemde mail veya chat (sohbet) arkadaşlıklarına evrilmişti. Şimdikiler ise çok daha farklı yaşıyorlar, hızlarına yetişmek ise ne mümkün!
Aslı varken sanaldan uzak durmak evla olsa gerek….
Az da olsa nostalji yaşamak isteyenlere okumalarını tavsiye ederim…

Önyargılardan kurtulup Orhan Pamuk okumaya başladığımdan bu yana okuduğum üçüncü Orhan Pamuk romanı…

Veba salgını ile alakalı şu satırları pandemi zamanı yaşananları hatırlattı bana: “Hoca’nın gözünü en çok korkutan şeyse, vebanın ne zaman biteceğini kestirmekti. Günlük ölüm rakamları üzerinde çalışmamız gerektiğini seziyordum…” (sh. 101)

Romanın ilk baskısı 1985’te yapılmış. Neredeyse 40 yaşında bir eser. Bugün bile okurunu farklı düşüncelere sevkediyor…
Tarihi roman sevenlere tavsiye ederim..

Maxime Chattam’in Kaosun Sırları isimli eseri ABD’deki İkiz Kule’lerin “Yeni Dünya Düzeni”ni oluşturmak isteyenler tarafından nasıl havaya uçurulduğunu adım adım gözler önüne seriyor. Bu “Yeni Dünya Düzeni”yle insanların özel yaşam alanlarının, ekonomisi büyük firmalar/devletler tarafından nasıl iğdiş edileceğini, etkileyici bir hikaye ile dile getiriyor. Meraklısına tavsiye ederim...

Bu kitapta Köroğlu’nun Kars-Sarıkamışlı olduğuna dair rivayete de yer verilmiş. Hemşerimi bir dörtlükle yad etmek gayrı üzerime vaciptir diye düşünürken ve şu mısraları yazıverdim….

Koç Köroğlu derler Çamlıbel şahı
Ayvaz’a evlat der sever Kırat’ı
Düzene asidir diktir hep başı
Hem yiğittir hem de ozan Köroğlu!

Şiirlerin yanısıra Köroğlun’a dair söylencelerin de anlatıldığı güzel bir kitap.
Meraklısına tavsiye ederim….

Özellikle 1970'li yılların Türkiyesi hakkında verdiği bilgiler, o dönemlerle ilgili duyduklarımın adeta bir sağlaması oldu. İşin garibi zaman geçiyor, teknoloji ilerliyor fakat ne hikmetse devleti yönetenlerin tutumları pek farklılık göstermiyor. Gerek sağ iktidarlar döneminde, gerekse sol iktidarlar döneminde meydana gelen olayların neticesinde fatura hep Aydınlara kesiliyor. Aydın geçinenler de bu dönemlerde yine Aydınlara düşman kesiliyor. Düşünün ki ideolojisi ne olursa olsun bir yazarımızın Nobel ödülü almasına kesin gözüyle bakılırken içimizdeki bazı kendini bilmezlerin hasetleri-nefretleri yüzünden Nobel ödülü alması engelleniyor. Beğenip beğenmemek, okuyup okumamak kişinin kendisine kalmış. Ama Edebiyat alanında bir yazar dünya çapında ilgi ve değer gören bir ödüle layık görülmüşse neden engellenmek istenir? Bu ve benzeri sorulara cevap bulacağınız, bir besteci ve yazarın inişli çıkışlı hayat hikayesinden çok şeyler öğrenebileceğiniz bu eseri, her türlü ideolojik kavramdan sıyrılarak okumanızı tavsiye ederim...