Yalnız Adam
Yalnız bir adam geçiyor sokaktan.
Büyük bir yara taşıyor yüzünde, içinde, yüreğinde. Kaybettiklerine ağlıyor bu adam. Yitirdiklerine. Geçtiği yollar ağlıyor, altından geçtiği ağaçlar eğiyor dallarını. Kuşlar bırakıyor söylemeyi şarkılarını. Bir sessizlik çöküyor şimdi sokağa. Yarım ve yitik cümleler yazılı taşlarda. Yalnız bir adam geçiyor çünkü Yarısını yarasında bırakmış Ayaz düşüyor kirpiklerimize, rüzgâr savuruyor tozları paçalarımıza. Şimdi Tam şu anda Yalnız bir adam geçiyor sokaktan Paltosunun yakasına gizlediği hayatıyla. Nefesleri soğutuyor sokaklarımızı. Boğazından çıkan kesik bir öksürük Bu onun yaşadığının ispatı Attığı her adımda bizim pervazlarımız titriyor. İstanbul titriyor. Bir kere daha kaybediyoruz. Bir insan daha yitiyor yine bu şehirde. Toprağın altına giriyor kızlar. Ölen kızların kutlu babaları onlar. Bu adam. Yalnız şimdi. Hiçbir şey düşünmeden gidiyor. Bize bakmadan. Merak edilmiyoruz merak ettiğimiz kadar. Hoşumuza gidiyor çünkü Hoşumuza gidiyor acımak. Köşeler başlarını eğiyor. Bizim için utanıyorlar. Hatalarımızı onlar taşıyor. Bizim taşımadığımız kadar. Gidiyor şimdi o adam. Aşkları da sürüklüyor peşinden Mutluluklarımızı da alıyor Geriye hiçbir şey bırakmadan. Kuşlara bırakıyor selamlarını. Kızıma iyi bakın diyor. Biz duyamıyoruz ama. Duymayalım istiyor Biliyor çünkü duyarsak onu da satın alacağımızı. Gidiyor şimdi o adam. Bir daha gelmeyecek. Bu zalim şehirde bir daha görmeyeceğiz onu. Bu sefer acıdığımız başkası olacak. Bitmiyor çünkü. Bu şehrin görecek daha çok yalnız adamı var. Yalnız bir adam geçiyor sokaktan Yalnız bir adam. |