Zıtlıklar Ufku
Bahar bir amansız kar-buz içinde,
Her ufukta masmavi bir aydınlık. Hülyalarımız var Çin’de, Maçin’de, Gözde uzaklık, gönülde yakınlık. Hedefler tâ Kâfdağı’nın ardında, Ama vadi şâhikaya yol olmuş; Yolda şafak şölenleri ard arda, Işık atakta, zulmetse yorulmuş... Aşılmaz rampalar iniş ufuklu, İnişlerse geçit vermez sarp yokuş; Boş sandığın ummân gibi dopdolu, Ummân görünenlerse sığ ve bomboş. Saf yağmurla kara çamur iç içe, Kuru balçık bir dirilişe gebe; Karanlık nurların alnında peçe, Işıklar yağıyor açık her kalbe. Gerçi poyraz biraz serince esiyor, Tülleniyor sık sık acı bir melâl; Ama sürprizler de nefes kesiyor, Yeniden iç içe yıldız ve hilâl... Zaman bir altın çağ gongu vuruyor, Her seste ikbâlimizin bestesi; Devran gerçek eksenine yürüyor Her bucakta Hızır, İlyas nefesi. Arkada kırık kalpler var hüzünlü, Bahar gelsin, güller açsın dilerler. Aşkla gerilmiş, hizmete gönüllü, Oturur-kalkar "Allah" der inlerler... |
İz sürer hakikati beyan eden sözde
Tevhidi kutpa çıkarır bırakmaz düzde
Yananla yanar, donan ile donar özde