İntihar eden sularSebe Melikesi’ne Feleğin boynuna taktığı renkli fuları Islatıyor saçlarından dökülen yağmur suları Zelzeleler başlıyor kalbimin çarptığı yerden Zaman gözlerinde çağlıyor birden Ne senden geçiliyor Sebe, ne de serden Denizler ki nehirleri biriktirdiğin teştindir Kimse bilmez damarımda tepinen ateşindir Gözlerini kapasan, gece oluyor gündüzlerim Bir lahit kadar sessizleşiyor denizlerim Bir çift kırlangıç havalanıyor yuvasından Gözlerini açtığın yerden başlıyor zaman Seher yeli gibi öpürken dudaklarımı Al bir renk kuşatıyor yanaklarımı Bakışların toprağıma atılan tohum gibiler Senden doğru geliyor esen meltemler Saçlarına koşuyor bütün yağmurlar Hoş kokun da olmasa ne kokar bağlar Soluğunla sinen dağ gibi kalkıp iniyor Süleyman’ın sallanmaz denilen tahtı sallanıyor Hüthüt kanat çırpamıyor tebessümünden Yıldırımlar düşüyor düşmez denilen yerden Topal karıncalar dört nala koşuyor, toz kaldırıyor Susturulamayan ne varsa hepsi dilini yutuyor Birden silikleşiyor alın yazım, kayboluyor defterden Orada yazmayan şeyler geçiyor içerimden Eğreti bir bakışın katili olmak istiyorum İçimdeki çocuğu artık doğurmak istiyorum Dinle beni Sebe! Dinle ki dinlediklerin huzur buluyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor Bir başka yükseklikten intihar ediyor sular Bilmeyenler bu intiharın adını şelale koyuyorlar Bilseydi güzelliğini Süleyman tahtını bırakırdı, bahtını yapardı Çiçekler kokunu bilseydiler Senin gibi olmak için topraktan ömür içerdiler Yıkılan bir putla kaybolamaz senin adın Bir puta tapmak olsaydı muradın Sen tahtını putlara vatan yapardın Bir ay doğardı zincirlendiği dağın ardından Ne kadar kötü varsa Hepsi firar ederdi masalından Nikahsız bir bahttın bende Sebe Biz fısıltının başka kulaklara firarıydım ben Acı bir çayın demi kaçardı gözlerime Soluklaşırdı ufuktaki mavi Saklanırdı şems eksikliğinden Bulutların gökyüzüne isyanı başlardı Bilmem ki sende güzel olmayan ne vardı Mavi gözlüydü senin dilencilerin Ah Sebe! vücudumda geziniyor ellerin Sen ki Havva’nın kızısın, Adem’in gelini Senin ülkende aşıklara ayrılıktan söz kesilmezdi Kayıt altına alınamayan yüreğin vardı senin Hıçkırarak ağlasan Nuh Tufanı’nı yaşar zemin Gözlerin gülsün Sebe! Gülsün ki ağlatanlar iflah olmuyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor Yakışmıyor sana aşk ocağında kıt kanaat yaşamak Mayışıp kalmak bir türlü taşamamak Bütün pınarların kaynağı olan yerde, suyla kavuşamamak Leyla ancak sözün ızdırabıydı Adem ile Havva’ya verilen aşkın yasağıydı Mecnu’nun bir adı vardı, aşkın taslağıyla yaşardı Sen bir türlü susturalamayan avazdın Bakışlarınla aşkı çağırırdın Asıl aşkı sen yazardın Sen gülünce ateş böcekleri ışığını gözlerinden çaldı Seni görenler yandıkça yıkanırdı, yıkandıkça yanardı Sen susardın, onlar da sussalardı toğrağı duyarlardı Konuş isterlerdi, bilmezlerdi ki sen konuşursan Dilleri bir daha konuşamazdı, pas tutardı Senin uyuduğun geceler, zeminin gözleri kör kalırdı Çoğalan ne varsa, azalmaya başlardı Gereğinden fazla açılan gözkapakların vardı Işık hüzme hüzme sızardı En uzun körlüğünü yaşamışım gönlümün İmbiğimden sızmaz oldu soluklarım Çeperlerini yaktı göğüs kafesim Menevişli ellerin yoktu Aynalar olduğundan güzel göstersinler diye Fazla mesai yapmazdı ustalar Tebessümün son nefesten önce verilen şerbetti Sensizlik gurbet içinde gurbetti Nazarlarını kaçırma Sebe! Kaçırma ki vazgeçtiklerin çabuk tükeniyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor İnsan gibi yaşardın herşeyi, hakkıylaydı solukların Bu sebeple senin kısa özgeçmişini anlatamazlar Mertliğin bozulmadığı zamanı yaşıyordun Barut kokusunu bilmezsin sen Senin zamanının siyahları, şimdiki beyazdan daha beyazdı Göğsünü gere gere yürürdü yiğitler Sırtından hançerleyecek kadar kalleş olmamıştı insanlar Saklayacak bir şeyi yoktu kimsenin Fısıltıyla söylenmezdi hiç birşey Saate gerek duyulmazdı Saatler seni vururdu Dalgalar saçlarındı senin Martı çığlıkları kaynardı kulaklarımda Sen kıyılarımdan gidersen martılar denizlere küserler Sırtı toprak kokan emekçiler, aç kalmaktan korkarlar Bir damla düşecek olsa gözlerinden, boğulur yeryüzüm Sen geleli beri, bronza çaldı tenim Yokluğunda hangi varlığa açılır ellerim Beni bir başıma bırakma Sebe! Bırakma ki bıraktıkların ırak oluyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor Son çirkinlikte tükeneleli çok olmuştu Barudi bakışlar karanlıklarda patlamıştı İçinden ırmaklar akan gözlerin vardı senin Kuruyan dudaklarımı sulardı Gönülleri taşımak en büyük hicretti Hayalin bittiği yerde esaretim başlardı Yıldırımların sık düşmediği bir tenin vardı Dualarla korunurdu barınağın Sen giderken hasretini bırakırdın zindanıma Çıngıraklı patikalarda yorulur, düşerdim Ganimet diye paylaşılırdı, bana bıraktığın sevgi şehrim Sen giderken yokluğuna mahkum olurdum ben Tutuklanırdım hiç günah işlememiş en temiz yerimden Avcı hikayelerinde vururlardı beni, Seni en çok seven yerimi leş kargalarına verirlerdi Kuşatmanı benden kandırma Sebe! Kaldırma ki unuttukların helak oluyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor Yanıbaşımda olunca istediklerim Hayallerimle sefere çıkmıyorum ben Neresinden yakalarsam yakalayayım hayatı Necati bir gayret oluyor tutunuşum Sen ısıtan bir rüyasın Sebe! Ondördünde durdurmuşsun zamanı Kameri bir durgunluk var sende Varlığında yedi iklim yaşıyor insan Sana alışıklığım alnıma yazılı taş bir baskıdır Gizli serzenişlerim Yanaklarımı kendimi ele vermesin diyedir Yokluğun yokluğum oluyorsa, varlığına mecburum Yokluğuna gönülsüzüm Üzerinde umutla yürünmeyen kaldırım kadar amaçsızım İçimi sızltıyor gönül sızım Doğurgan topraklardan gelmişim ben, İçimde büyütmeliyim köklerini Bir su sesine nice yalvarışlarım var Yıldızsız gecelerimi saymıyorum ömürden Bana öyle bakma Sebe! Bakma ki mahzun baktıkların viran oluyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor Vebalı nehirlerin akıttığının Vebalini yüklemesinler omuzlarımıza Yeni bir serüven omuzlayacak gücüm yok artık Bizim nehirlerimiz saçlarından doğardı Koy’una zincirli donanma gibi, ellerimi bağlamışlar saçlarına Hangi çığlık kırar zincirlerimi, hangi yel savurur yamaçlarına Kıpçak yiğitliğime tatar sarhoşu bakışların var Uzattım bileklerimi, beni ancak kelepçe anlar Anlardım ki varsın, aşikarsın İstesen abad eder, istemezsen yıkarsın Karanlıklar gündüzde uyuyup kalsa Biraz daha uzun yaşardı sevdalılar Sevda yolu ne kadar darsa Bu yolda yürüyenler kabına sığamıyorlar Kimse özgürlüğümün farkında değil Gökyüzü mavisi uçurtmamsın benim Bir elim sinenden nem toplar Bu suskunluğum sebepsiz değil Gözlerim tebessümlerini devşirme derdindedir Eşiğinde bekletme beni, mahzun bir derviş gibi Tebessümüm ümidimdendir, sanma murdına ermiş gibi Bana nazlı nazlı bak Sebe! Bak ki baktıkların çoğaldıkça çoğalıyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor Soluyarak toplamışsın, tüm güzellikleri sinene Son soluğunda çağırdın beni, kevser akan dudaklarınla Alaca bir günün sonunda, kavuşmak kilitlenircesine Kapkara lekelerinden arınmak ayrılığın Çözülmeye yüz tutmuş sorular gibi basitleşmeden Sarılıp kalmak bedenine, oynaşmadan, elleşmeden Sebe ben biz aziz değilim Çekip gidenden geriye kalan bir iz değilim Çölde uyku tutmayan bir bedeviyim ben Sahra ateşinin en gür aleviyim ben İstemem vermesinler Süleyman’ın tahtını Yeterki bana versinler öpmüş ölmüş bir insanın bahtını Ölüm ağıtları söyleyemeyen tek şair benim Doğmadım ki daha, ölümü nerden bileyim Kandırıyorlar seni Sebe Bütün diş ağrıları Leyla’dan kalmadır Diyemedikleri zonklatır insanı Kavuşamayanları da beyaz kefenliyorlar Birazdan boşaltırım sana beklettiğim mahzenlerden Mayışmış gönül çığlıklarımıı Falları sevmem ben Seviyor, seviyor diye koparabilmeliyim yapraklarını papatyanın İtimalli hesaplar bana göre değildir İçimdeki köklü bir sevdadır ne efsunludur ne de yeldir Bana gülücüklerini yolla Sebe! Yolla ki gülümsediklerin huzur buluyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor Usul usul seveceğim seni usülünde Yüzeyinde parlayacak denizin dibinde ne varsa En dibe saklanma gereği duymayacakı inci mercanlar Bıyığı yeni terlemiş bir genç Hayallerinden aklanma gereği duymayacak Ah Sebe! Bir kez düşünde ağırlandım, Benim bütün kazancım bir düş busesi oldu Görsen ne hesaplar veriyorum En masum yerimden hançerleniyorum Sebe Sayende kazancımdan daha çok bedeller ödüyorum Sebe! Sen kollarıma yatan bir çocuk oluvereceksin birden Yanaklarından öpeceğim kimseler işkillenmeden Bana masumluğunu sakla Sebe! Sakla ki sakladıkların kıymetli oluyor Gözlerin nemlense, göklerim ağlıyor Bekir Kale Ahıskalı 05 Ekim 2010 |
Gönülden tebrikler