"Aşk, bir kaldırımın taşlarında adımlarını saydırmaya başlatacak kuvvetli bir aklının başından uçma halidir. Aşkı anlamaya çalışmak ne güç bir şey olsa gerek. Ortada bir yangın söz konusu iken yangından korunma ve yangını söndürme durumunda olması gerekenler, yangının nedenlerini düşünüp konuşuyorsa bu gerçekten saçmalıktır. Aşk yangındır, kendini yakabildiğin kadar içine atmak, yandıkça sönmek, söndükçe yanmak kısacası aşkı içine kadar, sonuna kadar adam gibi yaşamak.. Zamanı nedir, hangi durumda âşık olunur gibi sorulara cevap verecek bir “aşkı kullanma kılavuzu” ile bu sorularınıza cevap verecek bir “aşk bilge kişiliği” de olmayacak.

Aşk, seni hak edene şartsız ve izahsız, ruhunla icabet gerektirmektir. Aşk, “aşk”ı anlamadan, âşık olup olmadığını bilmeden, körü körüne uçsuz bucaksız huzur coğrafyasının merkezine gitmektir. N’olur aşkı anlamayı beklemeyin, aşkınızın peşinden gitmeyi yeğleyin. Aşkın coğrafyasında, kimi kurak, kimi susuz bazen de acıyla kuşatılmak pahasına kendi yürek rotasında başıboş kalsan da, ne Leyla ne de Mecnun, ne Romeo ne de Juliet olmayı bekle! Sadece aşık ol, aşk ol ve yaşamanın aslında bu olduğunu yaşayarak anla ve anlat… ışte aşkı anlamak burada saklıdır! "