ESMER BENLİ YÂRİM
o yayılışın yok mu ırmak boyunca
o mintanımdan tutuşun sarmaş dolaş oluşun yok mu hafifçe aralıyor gönlümün kapısını o mor düğmelerin ve salkım salkım esmer tanelerin hayat ne güzel seninle diyorum ki her seferinde nizam-ı alem yerli yerinde bazen bir gök gürültüsü alabildiğine kuşlar geçiyor başucundan dokunarak saçlarına sende bir nazlanma bir salınma nazenin ürkek ve titrek ruhun yayıldıkça yayılıyorsun rüzgar tenine değiyor bir hüsnü davet gibi yarına geceleri ay ışığı düşüyor topuklarına umarsız ve ıssız bir gecenin ardından bir yudum güneş süzülüyor pırıl pırıl ılgıt ılgıt bir rüzgar esiyor ve düzgün bir ritimle tekrardan kızıl yeşil ve gök ırmaklar sana doğru akıyor bulutlar her geçişinde üstünden kalbine ve eteklerine gözyaşlarını bırakıyor yine bu minval üzere geçip gidecek sessiz sedasız bir mevsim kıyıda bir hayal gibi bırakıp o simsiyah gözlerini ve senden bir tek kare resim lâkin kadir kıymet bilmek gerek yolunu bekleyeceğiz baharla bitmez tükenmez tutkularla kıskansın seni ahududu siyah üzüm beklerim yolunu iki gözüm varsın uğrunda şerha şerha olsun bu ten ah, esmer benli yârim canım B ö ğ ü r t l e n! (Taşova, 23.08.2008) Ali Rıza Atasoy |