0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
21
Okunma
Zaman bana bir gece fısıldadı,
“Neden hep beni suçluyorsun, insan?”
Ve ben sustum… çünkü kelimeler
Senin ardından düşen gölgeler kadar ağırdı.
Her hece bir yara, her nefes bir eksilme.
En çok seni geri getiremediğim için yanıyorum;
Her saniye bir parça içimi koparıyor.
Hatıralar elimden kayıp giden yapraklar gibi;
Rüzgâr onları uzak diyarlara savuruyor
Ve ben… hep boşlukta, hep seni ararken.
Ah, o eski günler…
Senin gülüşünle aydınlanan gökyüzü
Ve bizim suskun gecelerimiz
Şimdi yalnızca bir yankı…
Bir çığlık gibi, ama duyulmadan,
Zamanın derin kuyularında kaybolmuş.
Zaman, o acımasız bekçi,
Beni suçluyor, beni bekletiyor,
Ama en çok seni geri getiremediğim için
Kendini affedemiyor.
Gözlerimde biriken binlerce yıldız,
Sana bakamayan gecelerim gibi parlıyor.
Her ışık bir “keşke” diyor,
Her karanlık bir pişmanlık taşıyor.
Ve ben… karanlığın içinde seni ararken,
Bir ömür boyu kaybolmuş gibi hissediyorum.
Zamanın sessizliği, senin yokluğunun soğukluğu
Ve benim kayıp çocuk yüreğim…
Hepsi iç içe geçmiş bir fırtına gibi.
Senin gittiğin yolları arıyorum hâlâ,
Ama bil ki… hiçbir saniye,
Hiçbir dakika, seni geri getiremeyecek.
Ve insan…
Kendi kalbindeki kıyametlerle baş başa,
Zamanın suçlamalarına rağmen
Senin adını haykırıyor.
Ama duyulmayan bir çığlık…
Sadece sessizlik, ve geri gelmeyen bir sen…
Ah, ama biliyorum,
Senin yokluğun bile bir hikâye anlatıyor:
Sevginin ne kadar büyük olduğunu,
Kaybın ne kadar derin,
Ve zamanın ne kadar acımasız olduğunu.
Ve ben…
Yıldızlara bakarken sana dair her şeyi
Bir dua gibi saklıyorum;
Her gece rüyalarımda seni arıyorum,
Ve her sabah seni yeniden kaybediyorum.
Zaman bana soruyor hâlâ:
“Neden hep beni suçluyorsun, insan?”
Ve ben cevap veriyorum:
“Çünkü sen, tüm yıldızları elimden alıp
Beni sadece seni hatırlamaya mahkûm ettin.”
Ve işte böyle, zamanın kıyametinde,
Kaybolmuş bir ben, kaybolmuş bir sen,
Ve bitmeyen bir özlem…
Sonsuz bir sessizlikte birleşiyor.
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)