2
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
315
Okunma

önce küstük.
mor izler bırakırken
tende darbe.
nakış nakış işledi
yüreğimize yokluk..
sonra susturduk
bizli günleri.
bir zamAN aralığında.
susturulduk ki
körebe oynayan çocukların
avuç içi telaşlarında,
çarparak ışıksız gölgelerimize,
geceleri
en kuytu yerlerine
kaçıyordun sen/
balkona çıkıyordun
ve ben
salonun en derin yerinde,
gözkapaklarımın içindeki
sesleri
susturmaya çalışırken,
şehadet parmağını teğet geçen
bir yıldız çarptı göğüsüne ki
sen, balkonunda
savurarak saçlarını
kendinle konuşuyordun
hiç unutmadım...
biliyorum,
mavi bir gök/yüzü kırılıyor
kuş kanatlarının ardında.
ve sen,
kala/kalıyorsun..
derin soluk alıp vermelerin
yakıyor üst dudağını
en hassas yerinden
bulutlara dalıyor,
en parçalı halleri
düş bozumları yaratıyor
yürek coğrafyanda..
sonra, şekil veriyorsun
hayata ki
sağanak bir geçiş oluyor
titrerken bedenin,
üzerine
kapanan kapıların
biriktirdiği
ne varsa
şimdi nabzında
kalbini yokluyor.
sonucu
hep soluk soluğa
kendine çıkan
yokuşların var.
özlerken sen
yağmur sonrası
toprağın kokusunu
g-özlerin
ruhuma dalıyor.
g-özlerin
balkonuma tüneyen
davetsiz güvercin
ne nakit kaybolsam
didikliyor kelimelerimi.
doğa olaylarını severim.
birde gözlerimin
dalıp sana varmasını,
zamansal bir boyutta..
ısırma
alt dudağını kıyamam,
derin
izler taşıyorsun orada.
sinirlenme lütfen,
kanat ama acıtma.
hani bazen,
aradığın şeyi
bulamayıp,
unuttuğun bir yerden
başlarsın ya kendine.
bir damla olursun,
mazgallardan akan
tünellere
biz,
seninle azala azala
çoğalıyorduk
ç/ağlayarak..
değişiyor gözlerimin
rengi
astigmat bakışlarla,
her şey kendi içinden,
dışına doğru değişiyor.
içim değişiyor...
sen sustuğunda..
ahh içini yerim
derimde
ıslanır yine dilim
ben sana
dilim dilimim
geçmişten gelen
hüzünlerimi çıkartıp
yürek heybemden,
-tersineormanlarbüyütüp-
senin için yaktım
bir gece hepsini
yakama yapışan,
oksitlenmiş yalnızlığı
birazdan
üstümden çıkaracağım..
ruhunun elbisesini soyup,
bir ağacın,
damarlı kabuklarına
sırtımı yaslayıp,
köklerini düşüneceğim..
şşş tamam
bende biliyorum,
insanı insan yapan
genlerinden başka
bir şey değil..
köklerimi düşünüp,
avuç içimdeki izleri
takip edeceğim.
yolum/
topraktan
çobanyıldızına kadar..
es verilmiş bir ses,
kapısını çalıyor.
bütün unuttuklarımın...
"herşey eksik
ve yarım kalıyor ne tuhaf"
dilimin ucunda..
sonra sen,
sonbahar oluyorsun yine.
bütün şehir bunu biliyor.
bütün sokaklar
ve ıslanmış yapraklar..
çekip çıkaramadığım
bir sen kalıyorsun
içimde..
gözlerim kaşınıyor,
kirpiklerinden tutup
seni
soluma sığdırıyorum
kafanı göğüsüme koy,
bir elma kokusu gelip
buluyor avuç içlerimi
bendeki seni yazmak
girdabından kurtulamıyorum..
-u yu ya mı yo rum-
kaybedemediğimiz
o cevher
belki bir köz.
çam kokuları
yükseliyor içimden,
dilimde
iğneli yaprakların tadı...
özgürlüğünün sınırları
içinde severken seni,
fırtınaya teslim olduk.
bulutların arkasına
saklandığından beridir
Ay/
sırrını saklıyorum
dudaklarımda...
kanatlarını kırıp,
kırıp attığın bir gece.
saklıyorum seni,
göğüs kafesimin içine
ve yazmak
savuruyor beni sana doğru ki
hava sahana
karışıyor buluyorum
kendimi.
kelimelerinin ayazında
üşüyorum sonra
ifade güçlüğü çekiyorum
kanarken bir harfin
en derin yerinden.
bir bakıyorsun
seninle konuşur buluyorum
kendimi,
dudağının kıvrımlarından
d-üşüyorum,
ne vakit yüreğime DÜŞsen;
çöllerime yağıyor yağmur
üşüyor ve titriyorum..
ve ben,
dönüyorum sana,
dönerek geliyorum sana.
gitmediğim bütün yollardan..
(...)