9
Yorum
22
Beğeni
4,6
Puan
150
Okunma
Bir vakit gök, insanla konuşurdu,
Yıldızlar sır taşır, rüzgârlar dua getirirdi.
Toprak, secdede bir bilgenin sabrındaydı,
Su berrak, kalpler pak, sözler emanet.
O vakit insan, nurun yeryüzündeki iziydi;
Bir tebessüm, bir sadaka sayılırdı.
Şimdi gök dilsiz, toprak küskün,
İnsan, insanın yurdu değil yükü artık.
Bir selam, bir bakış bile korkuya bulanmış;
Gözler değil, şüpheler konuşur olmuş.
Kavimler helak oldu bir zamanlar,
Bir sapkınlıkla, bir isyanla.
Bizde hepsi var, fazlasıyla:
Yalan, rüşvet, iftira, zina…
Zulüm, en yüksek makamda oturuyor,
Adalet, arka sokakta can çekişiyor.
Hak mı dedin?
Hak, artık güçlü olanın elinde.
Hukuk mu?
Parayla satın alınan bir gösteri.
İnsanlık mı?
Bir reklam kampanyasında unutulmuş kelime.
Çocuklar bile korkuyor artık gelecekten,
Masallar bile karanlıkla başlıyor.
Bir anne dua ederken ağlıyor,
Bir baba suskunluğuyla isyan ediyor.
Ve biz…
Biz hâlâ eğleniyoruz kıyamete ramak kala.
Eskiye özlem bir çığlık gibi içimizde,
Bir tas sıcak çorba, bir komşu selamı…
Şimdi herkes birbirine şüpheyle bakıyor,
Kalpler buz tuttu, eller dikenli tel gibi.
Bir zamanlar “komşusu açken tok yatan bizden değildir” denirdi,
Şimdi aç olanı suçlayanlar bizden sayılıyor.
Tedirginlik, sokak lambası gibi titrek,
Korku, sabah haberlerinde sabit.
Bir çığlık yükseliyor göğe:
“Bu muydu medeniyet, bu muydu ilerlemek?”
Teknoloji var, ama merhamet yok.
Bilgi var, ama hikmet yok.
Ve şimdi…
Kıyamete ramak kala,
Bir yakarış yükseliyor insanlıktan:
“Ey Rahman ve Rahim olan,
Biz yoldan saptık, özümüzü unuttuk.
Kalplerimizi taş ettik, sevgiyi unuttuk.
Zulme göz yumduk, iyiliği susturduk.
Ama Sen merhametlilerin en merhametlisisin.
Bizi affet.
Bizi yeniden vicdanla dirilt.
Bizi yeniden bir kalp etrafında topla.
Kıyamet kopmadan önce,
İnsanlığımıza yeniden diriliş ver.”
5.0
86% (12)
3.0
7% (1)
1.0
7% (1)